İSTİKLAL MARŞI'NIN YAZILMASI VE “ MİLLİ MARŞ” OLARAK KABULÜ

Bu gün 12 Mart. Bundan 94 yıl önce İstiklal Marşının meclis kürsüsünden okunduğu ve kabul edildiği gün.  Bu gün, yıllardır savaşmaktan yorgun düşmüş askerin şevkini artırmak üzere ona lazım olan manevi gücün verildiği gün.

1873 yılında İstanbul'da Karagümrük'te doğan Milli Şairimiz Mehmet Akif, İpekten İstanbul'a göç etmiş bir ailenin çocuğudur. Kalbi vatan ve Millet sevgisiyle dolu olan bu büyük şair, Trablusgarp savaşını, Balkan Faciasını görmüş, bir imparatorluğun tespih danesi gibi nasıl dağıldığını acı ve ıstırapla bizzat yaşayarak hissetmiş birisidir. Devletin verdiği her türlü vazifeyi büyük bir özveriyle yerine getirmiş, Osmanlı devletinin yenilgisiyle sona eren I. Cihan harbinden sonra Anadolu'ya geçerek Milli Mücadeleye destek vermiştir. Yazılarıyla, vaazlarıyla şiirleriyle halkın ve ordunun maneviyatını yükselmiştir. ; İlk Meclis'e Burdur milletvekili olarak katılan şairimiz 1923'ten sonraki seçimlerde yer almamış, politika hayatından çekilerek kendini ilme vermiş. Hidiv'in daveti üzerine Mısır'a giden Mehmet Akif, 1936'da hastalanarak yurda dönmüş ve 27 Aralık 1936'da İstanbul'da vefat etmiştir.

İstiklal Marşının Yazılması

Ölüm kalım mücadelesinin verildiği İstiklal Harbi günlerinde milli mücadeleyi ifade etmek, bunun ruhunu söyletmek, halkın heyecanını dile getirmek ve milli şuuru yükselmek amacıyla bir milli bir marşın yazılması zaruret haline gelmişti. Büyük Millet Meclisi'nin ilk günlerinde kurulan “ irşad heyeti” Erkan-ı Harbiye Reisi velili Miralay İsmet Bey'le konuşarak bu talebini dile getirdi. İsmet bey de Dr. Rıza Bey'le görüşerek konuyu Maarif Vekâletine havale etti.

1920 yılının kasım ayında Dr. Rıza Nur, çalışmalara başladı. Rıza Bey, Milli bir marş için güfte yarışma açılacağı birinci gelen yarışmacıya 500, besteciye 1000 TL mükâfat verileceğini,  önce okullara bir genelge göndererek sonra 7 Kasım 1920 yılında Hâkimiyet Gazetesi'nde bir bildiri yayınlayarak basına duyurdu.  Yarışmada para ödülü olduğu için Mehmet Akif tüm ısrarlara rağmen bu yarışmaya katılmamıştı. Yarışmaya 724 şiir katılmasına rağmen hiç birisi İstiklal Marşı olacak nitelikte değildi. Netice olarak hiç biri dereceye giremedi ve ödüle layık görülmedi.

İstiklal Marşı'nın yazılmasında Balıkesir Mebusu Hasan Basri Bey'in büyük rolü vardır. İstiklal Marşı konusunda Mehmet Akif'i teşvik etmiş, adeta zorlamıştır. Bu hadiseyi Hasan Basri Bey şöyle anlatır:

Vekil salonunda Hamdullah Suphi ile karşılaştım. Yanıma gelerek beni bir tarafa çekti ve: “Biliyorsunuz istiklal marşı yazılabilmesi için bir müsabaka açtık. Müsabakaya 700 şiir katılmasına rağmen hiç birisi marş olacak kudret değildi. Böyle bir şiiri ancak Mehmet Akif Bey yazabilir. Sizin de yakın arkadaşınız olması hasebiyle kendisine rica ederseniz müspet bir tesir husule gelir zannederim.” dedi

Cevap verdim: Akif bey müsabaka şeklini ve ikramiyeyi kabul etmiyor. Eğer bir şekil, bir çare bulursanız yazdırmaya çalışırım.” Düşündü. “Dur!” dedi.

Ben kendisine bir tezkire yazayım. Arzusuna tâbi olacağımızı bildireyim. Fakat tezkireyi kendisine siz veriniz...
Ben de muvafık gördüm. Yarım saat sonra şu tezkireyi getirip bana verdi.”
Hamdullah Beyin Mehmet Akif'e yazdığı mektup şöyledir:
“Pek Aziz ve Muhterem Efendim,
İstiklâl Marşı için açılan müsâbakaya iştirak buyurmamalarındaki sebebin izalesi için pek çok tedbirler vardır. Zât-ı üstâdânelerinin matlup şiiri vücuda getirmeleri maksadın husûlü için son çare olarak kalmıştır. Asîl endişenizin icap ettiği ne varsa hepsini yaparız. Memleketi bu müessir telkin ve tehyîc vâsıtasından mahrûm bırakmamanızı reca ve bu vesile ile en derin hürmet ve muhabbetimi arz ve tekrar eylerim efendim.
“Umur-ı Maârif Vekili, Hamdullah Suphi”
Mektubu Akif'e iletmek üzere alan Hasan Basri, millî marşı yazması için onu ikna etmenin yollarını arar. Onu ikna etmek için nasıl bir yol takip ettiğini ise şöyle anlatır:
“Meclis'te Âkif ile yan yana oturuyoruz. Çantamdan bir kâğıt parçası çıkardım. Ciddî ve düşünceli bir tavır ile sıranın üstüne kapandım, güya bir şey yazmaya hazırlanmıştım. Üstâd ile konuşuyoruz:
-Neyi düşünüyorsun Basri?
-Mâni olma işim var!
-Peki. Bir şey mi yazacaksın?
-Evet.
-Ben mâni olacaksam kalkayım.
-Hayır, hiç olmazsa ilhamından ruhuma bir şey sıçrar.
-Anlamadım.
-Şiir yazacağım da...
-Ne şiiri?
-Ne şiiri olacak. İstiklâl şiiri! Artık onu yazmak bize düştü.
-Gelen şiirler ne olmuş?
-Beğenilmemiş.
-(Üzüntüyle:) Yâ!
-Üstâd, bu marşı biz yazacağız.
-Yazalım, amma şartları berbat!
-Hayır, şart filân yok. Siz yazarsanız müsabaka şekli kalkacak.
-Olmaz, kaldırılamaz, ilân edildi.
-Canım, Bakanlık buna bir şekil bulacak. Sizin marşınız yine resmen Meclis'te kabul edilecek, güneş varken yıldızı kim arar?
-Peki, bir de ikramiye vardı?
-Tabi ki alacaksınız!
-Vallahi almam.
-Yahu, lâtife ediyorum, onu da bir hayır müessesesine veririz. Siz bunları düşünmeyin!
-Bakanlık kabul edecek mi ya?
-Ben Hamdullah Suphi Beyle görüştüm. Mutabık kaldık. Hatta sizin adınıza söz bile verdim!
-Söz mü verdiniz, söz mü verdiniz?
-Evet!
-Peki, ne yapacağız?
-Yazacağız!
Tekrar tekrar, 'Söz verdin mi?' diye sorduktan sonra ve benden aynı cevabı aldıktan sonra, elimdeki kâğıda sarıldı, kalemini eline aldı.”
Akif, İstiklâl Marşı'nı 5 Şubat-17 Şubat 1921 tarihleri arasında yazdı. Marş, 12 Mart 1921 tarihinde Hasan Basri ve Maârif Vekili Hamdullah Suphi Bey' in yazılı teklifi ile gündeme alındı. Hamdullah Suphi şiiri, meclis kürsüsünde üç defa alkışlar eşliğinde okudu. Yapılan oylamada Mehmet Akif'in yazdığı şiir “Milli Marş” olarak kabul edildi. Hakimiyet-i Milliye ve Sebilü'r-Reşat'ta yayınlandı.

Mehmet Akif'in sırtına bir palto alamayacak kadar ekonomik seviyesi bozuk olmasına rağmen şiirine mükâfat olarak takdir edilen parayı Darü'l Mesani'ye bağışladı.

İstiklal Marşı'nı Türk milletine mal eden Mehmet Akif, şiirlerini topladığı safahatına almadı.

Bir gün Mehmet Akif'e İstiklal marşını nasıl yazdığını sordular. O da şöyle cevap verdi:  “Doğacaktır sana vaat ettiği günler Hakk'ın/ kim bilir belki yarın belki yarından da yakın.” Evet, İstiklal Marşını, bu iman ve ümitle yazdım. İmanım olmasaydı hiç yazabilir miydim? Zaten ben başka türlü düşünüp başka türlü yazanlardan değilim. Bu elimden gelmez. İçimde ne varsa yazılarımda da o vardır. Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.” Cevabını vermiştir.

İstiklal marşını anlamak, verdiği mesajları kavrayabilmek çok önemlidir. Bu marş, bir milletin var oluş destanıdır. Milli şairimiz Mehmet Akif de milletin gönlünde mümtaz bir yere sahiptir ve sahip olmaya da devam edecektir.

Şu anda memleketimizin içinde bulunduğu dönem milli birlik ve beraberlik, millet olma şuurunun farkına varılmasının en çok ihtiyaç bulunduğu bir zamandır. Mehmet Akif'in dediği gibi “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırtmasın” diyor ve milli şairimizi minnet ve saygı ile anıyoruz. Allah rahmet eylesin ve kabrini pür-nur etsin.

*

NOT: 13 Mart Cuma akşamı saat 19.30'da Hilal Eğitim Vakfı tarafından düzenlenen “100. Yılında Bir Destandır Çanakkale” programı Konya Ticaret Odası Konferans Salonunda gerçekleşecektir. İlgilenenlere duyurulur.