İtiraf et, nesnel davran, açık ol.

Olur mu dedin olmaz mı ? Yıllardır konuştuğumuz şeylerden birisi bu boşluk aslında. Net bir yanıtı var mı, bana sorarsanız yok. Kişiden kişiye farklılıklar olabileceği gibi bir kişinin farklı zamanlarında bile değişkenlik gösterebilir buna verilen yanıt. Refah seviyesinin mutlulukla doğru orantılı olduğu konusuna çok da katılmıyorum, en azından belli bir sınırdan sonrasına. En nihayetinde hepimiz insanız ve belli yaşam koşullarında olmamız için belli harcamalar da yapmak durumundayız. Kişinin hayatını rahatça idame ettiremediği, kaygı ve zorluklar içerisinde büyüdüğü bir süreçte, ortamda veya durumda parayla saadet olmaz demek çok gülünç olacak. Ancak bu kişinin gelir düzeyinin artması, kaygılarının da azalmasına sebep olacağından dolayı mutluluğu artıyor diyebiliriz. Yani aslında parayla saadet oluyormuş. 

Amerikalı ekonomistler de gelir düzeyinin mutluluk seviyesini arttırdığını kanıtladı.

1972-2016 Amerika Birleşik Devletlerinde Mutlulukta Genişleyen Sınıf Bölünmesi” isimli araştırmada, 30 yaş ve üzeri 44 bin 198 ABD vatandaşının verileri dikkate alındı.

Çalışmanın baş yazarı Jean Twenge, çalışmayla ilgili olarak şunları söyledi;

Gelir ölçeğinin en üstünde mutluluğun azaldığını göremedik. Daha fazla para sürekli olarak daha fazla mutluluk getiriyor. Para arttıkça mutluluk da artıyor. Bunun aksi olan düşüncenin ise artık modası geçti.

Modası geçmek…Güzel bir deyim.  Gerçeklerle yüzleşmek mi demek istemiş yada polyannacılığa gerek yok artık mı demek istiyor Twenge ?

Yapılan araştırmaya göre üniversite eğitimi olmayanların mutluluk seviyeleri 1972den bu yana sabit kalırken, üniversite eğitimi ile mutluluk daha fazla artış göstermiş. Araştırmanın baş yazarı Twenge; Kesin olarak söyleyemeyiz ancak 1972den bu yana Siyah Amerikalıların mutluluğundaki artış, bu süre zarfındaki eğitim ve fırsatlardan kaynaklanabilir.” yorumunda bulunmuş. O halde ne diyoruz çok bilmenin mutlulukla bir bağlantısı olabilir mi ?

Sanırım bu da yanıtını hiçbir zaman bulamayacağımız sorulardan birisi. Öyle anlar oluyor ki; ‘Keşke hiç bu kadar biliyor olmasaydım.’ dediğimiz. Tam olarak bu noktada sevgili annem geliyor aklıma. Yapmasan bile bilmelisin mantalitesinde büyüttü hep bizi. ‘Bilmenin zararı olmaz, ne olursa olsun kimseye bilmiyorum cevabını verme, öğren.’ derdi her zaman. Öğrenmekle iyi mi ettik kötü mü orası meçhul. Kafanızı daha da bullandırmadan ilk sorumuza geri döneyim.

Yalnızca bir meta.

Evet, tabiki ana konumuz para. O, hayatımızı kolaylaştırıcı bir meta diyebiliriz. Ancak; kişiliğine değer katacak mı, asla! El üzerinde tutacaklar mı seni, samimiyetsizce belki evet. Ne olursa olsun, insan yaptıklarıyla hatırlanacak eninde sonunda.

Hayatını idame ettirmenin dışında lüks bir yaşam kalitesi peşinde gezen kişiler için ne denilebilir ? Bana sorarsanız hiçbir şeyin aşırısıyla saadet olmaz. Sevginin bile. Düşünsenize sizi çok sevdiğini iddia ederek, sırf sevdiği için her anınıza, kişisel alanınıza sürekli müdahil olan, sizin adınıza kararlar alan birisinin varlığında ne yapardınız ? Bu kişi anneniz de olabilir, babanız da, eşiniz de, herhangi bir arkadaşınız da. -Bundan boğulan tek insan olmadığımı bilmek istiyorum.- İşte bu noktada sırf aşırısı olsun diye insanın özünü, kişiliğini göz ardı etmesi, yalnızca bir maddeden ibaret olan paraya yönelmesini yanlış buluyorum. Öyle her zaman parayla saadet olmuyor. Buna verilebilecek epey örnek var. Ancak ben ne söylersem söyleyim, herkes anlamak istediğini anlayacak. Belki okurken ne saçmalamış bu kadın böyle diyen bile çıkacak. Çıksın. İlk söylediğim gibi, insan aslında hep kendisiyle çelişir. Kendisiyle çelişmek zorundadır. Ancak bu şekilde eksi ve artılarını görebilir. Bu şekilde kendini eleştirip geliştirebilir.

Sizce insanı hayata bağlayan yalnızca yeme, içmeden, gezmekten mi ibaret? Elbette hayır. İnsanı hayata en çok bağlayan şey hayalleri ve hedefleri. İnsan bunun için hep mücadele eder, birine ulaştığında daha iyisine ulaşabilmek için daha fazla çaba göstermeye başlar. Peki çabalayabileceğiniz hiçbir şeyin kalmadığını düşünün. Bir amacınızın olmadığını. Gelişigüzel bir hayat, her şey elinizin altında. Tabiri caize Nirvana’dasınız. Ne olurdu ? Bunun cevabını tüm insani duydularını kullanarak verebildiysen ne mutlu sana. 

Salt bir yanıtı olmayan bu soru hayatımızın her anında varlığını hissettiriyor aslında. Şartlara, psikolojiye, mutluluğa göre verilen yanıt değişebiliyor. Yani aslında parayla saadet olur. Ama bir yandan da parayla saadet olmaz. Her ikisi de doğru. Burada tek bir yanlış var; mutluluğu sadece bir kağıt parçasından ibaret olarak gösteren hayat.