Olur ancak ne kadar faydalı olacağı muamma.

IQ nedir?

Zekayı ölçebilmek amacıyla uygulanan birtakım testler sonucunda değerlendirilen, kişinin akıl yürütme ve düşünebilme yeteneği, farklı bir deyişle zeka seviyesidir.

Gelin yıllarca bilinen bu yanlışı birlikte görelim.

“Çocuğumuza IQ testi yaptık, çok yüksek çıktı!” diye sevinen ebeveynler;

Ne yazık ki IQ tek başına yeterli değil. Duygusal zeka ve matematiksel zeka iki farklı alan olarak karşımıza çıksa da kesişim noktasına eriştiremediğimiz zaman ne yazık ki çok değerli olmuyor.

Bir eğitimci olarak IQ testi uygulanan bir çocuğa olumlu veya olumsuz test sonucunun net olarak bildirilmesi taraftarı değilim. En nihayetinde çocuğa arkasına sığınacak bir yer yaratmış oluyorsunuz. Sonra oradan çıkarabilenin vay haline. 

IQ’su benimsenmiş bireylerde bir yerden sonra sosyal hayattan kopma, yalnızlaşma, hatta reel dünya ile sanal dünya arasında ayrım yapamama gibi olumsuz durumlarla karşılaşabiliyoruz. Bu da demek oluyor ki IQ’su çok üst düzeyde olanlar öyle woow değil. Biraz da EQ’ya yatırım yapmak gerekiyor.

EQ (Duygusal Zeka) Nedir?

Türkçe karşılığı duygusal zeka demektir. Duygusal zeka; insanların anlama, empati kurabilme, kendi düşüncelerini ve davranışlarını yönlendirirsen başkalarını ise etkileyebilme, ekip ruhu yakalayabilme, olağandışı durumlarda çözüm odaklı yaklaşabilme yetisi gerektirmektedir.

IQ su çok yüksek ama çok başarısız olan bireylerle de karşılaşılmaktadır. Bu tamamen kişinin duygusal zekasını geliştirememesinden kaynaklanıyor. Bu durumun tam tersi olan örneklerle de karşılaşmaktayız. Kişinin IQ seviyesi çok yüksek olmamasına rağmen, çok başarılı olabiliyor.

IQ sosyal mecralardan uzaklaşmış daha çok matematiksel veriler sunarken, EQ ise sosyal ilişkilere dayandırılmaktadır. Yani IQ Matematik ile EQ ise Psikoloji ile ilintilidir diyebiliriz. IQ’da olanı gerektiği gibi söylemek var iken, EQ’da nasıl söylersem kırmamış ve çok daha iyi anlatabilmiş olurum mantığı yatmaktadır. EQ’su gelişmiş bireylerde buna bağlı olarak ‘ben dili’ kullanımı daha fazla gelişmiştir.

Bir şirkette CEO olmak o kadar kolay değil!

Üst düzey yöneticiler, işe alım mülakatlarında ilk olarak duygusal zekanın seviyesini ölçümlemeye çalışmaktadır. Her başarılı şirketin veya kurumun başında mutlaka EQ seviyesi çok gelişmiş bir de bunu IQ kapasitesi ile destekleyen bir yönetici vardır.

Duygusal zekası gelişmiş olan yöneticinin bulunduğu alanlarda;

Ortak hedefler doğrultusunda kümelenme,

Birlikteliği destekleyici, geliştirici ve yaratıcı fikirler sunma,

Çalışma ortamında üst düzey mutluluk,

Çalışan sirkülasyonunun ve çatışmaların en az olduğu görülmektedir.

Duygusal zeka iş hayatımızda da bireysel alanımızda da ciddi bir öneme sahiptir. Daha açık cümlelerde örnekler verecek olursak;

İşe sürekli geç gelen ve alanında yetersiz olan bir çalışana karşı kurulabilecek iki cümle sunalım:

  • Bu şekilde geç gelmen diğer ekip arkadaşların tarafından hiç hoş karşılanmıyor. Buradaki kurallara uymak zorundasın. Ayrıca kendini daha fazla geliştirmen lazım. Yetersiz kalıyorsun. (IQ baskınlığı)
  • Seni zamanında burada göremeyince başına bir şey gelmiş olabilme ihtimalinden dolayı tedirginlik duyuyorum. Sabahın ilk enerjisini seninle geçirmeyi daha çok arzu ederim. Birlikte daha çok vakit geçirdikçe daha güzel işler yaratacağımızdan eminim. (IQ ile EQ birleşimi.)

Bu iki cümlenin size kurulduğunu hayal edin. Hangisi sizi daha çok harekete geçirecek?

Daniel Goleman bununla ilgili çok güzel bir şey söylemiş:

‘Liderlik hükmetmek değildir; insanları ortak bir hedef
doğrultusunda birlikte çalışmaya ikna etmektir.”

Ve bizim günümüzde hep göz ardı ettiğimiz şey ise ne yazık ki bu. Edinilmeye çalışılan başarının bireyselleştirilmesi. Son olarak yalnızca şunları söylemek istiyorum. Ne demek istediğim konusunda çok da zorlanmamanız için birden fazla şey sunmak isterim:

Bir elin nesi var, iki elin sesi var. Birlikten kuvvet doğar. El el ile, değirmen yel ile. Nerede birlik, orada dirlik.

Kalın sağlıcakla…