Kardeşim Hasan yazmış: “Bahçeli sezdi, Oyuna gelmedi” demiş. Uzun uzun örneklerle iddiasını ispat etmeye çalışmış. Kendince güzel bir siyasî analiz yapıp düşüncesini ortaya koymuş.

Eline sağlık, genç yaşta güçlü bir kalemi var. Ama yazısını okuyunca ister istemez birçok soru aklıma geldi ve yazmadan edemdim.

İyi de siyaset bir ülkeyi yönetme, idare etme, ülkeye hizmet etme sanatı değil de, birbirimizi alt etme, aldatma, kandırma, oyuna getirip yok etme sanatı mıdır?

Bizleri yönetsinler diye Meclis'e gönderdiğimiz Milletvekilleri, onların mensup olduğu Siyasî Partiler, O partilerin Liderleri, oynanan bu oyunun birer aktörü müdür?

Bahçeli ve Partisi MHP, daha önceden ortak olduğu hükümetlerde geleceği sezemeyip oyuna mı gelmiştir?

Oyuna geldiği için mi iktidar olamamıştır. Oyuna geldiği için mi büyüyememiştir?

Lise yıllarında güreş ve judo yaptığım yıllarda, yaptığımız müsabakalarda, bazen rakibimizi yenmek için oyun yapmaya kalkar, sonunda kendi oyunumuzla oyuna gelir yenilirdik. Bazen de rakibimizin oyununu anlar, onu kendi oyunuyla altımıza alır tuş yapardık.

Siyaset de böyle midir? Bir savaş mıdır? Siyaset, bir menfaat savaşı mıdır? Savaş olunca savaşta hile ve oyun da caiz midir?

Siyasî Partilerin bütün hedefi iktidar olup, diğer partileri yok etmeye mi gayret ederler?

Siyaset ve Politika'nın dili, böyle olduğu için mi bir savaş diline dönüşmektedir? Böyle olduğu için mi aynı dili konuşan, aynı vatan toprakları üzerinde, aynı bayrak altında yaşayan, aynı dini aynı inancı paylaşan siyasiler birbirlerine “ahlâksız, şerefsiz” gibi sıfatlarla hakaret etmektedir?

Böyle olduğu için mi ortada güven, sevgi ve saygı yoktur?

Siyaset ve Politika böyle olunca, yapılan hizmetleri görmemek, yapılan güzellikleri ve iyilikleri fark etmemek, hepsine birden “tu kaka” demek var mıdır?

Ya da yapılan yolsuzlukları, hırsızlıkları görmezden gelmek, kendi adamı yapınca ses çıkarmamak, “onun hırsızı kötü, benim hırsızım iyi” diyerek savunmak, ne derece doğrudur?

Siyasette “Düşmanımın düşmanı benim dostumdur” mantığıyla hareket edip, vatan hainleriyle yan yana gelip, görüntü vermek, neyin nesidir? Yoksa bu da oyunun bir parçası mıdır?

Ülkede oluk oluk kan dökülürken, ülke batılı emperyalistlerin, para babalarının, silah tüccarlarının, insan kaçakçılarının, karanlık mafya ve örgütlerin pazarı haline getirilirken, maskeli balodaymış gibi hareket etmek, ikiyüzlü ve riyâkâr davranmak da, bir oyun mudur?

Demokrasi oyunu bu mudur? Bunun için mi demokrasilerde güç ve kuvvet, aklı çok olanın değil de parası, malı çok olanın, yalan ve dolanı iyi bilenlerin elinde midir? Demokrasi buysa yapılan seçimlerin ne anlamı vardır?

Evet, Siyaset, Politika ve Demokrasi sanatı, dün kara dediğine bugün ak, bugün ak dediğine daha sonra kara deme sanatı mıdır?

Bahçeli oyuna gelmedi, çünkü önceki yıllarda oyuna geldi. Sütten ağzı yandı, şimdi yoğurdu üfleyerek yemeye çalışıyor. Ama ne yapsa işi zor! Çünkü ortam sıcak ve demokrasi yoğurdu çok ekşidi.

O da şimdi rakiplerini oyuna getirmeye çalışıyor.

Ve hepimiz, hep birlikte sanki oyuna geliyoruz.

Kuklacı, kuklaları eline almış oynuyor ve oynatıyor.

Kuklacıların kendi ülkelerinde iç savaş yok, kardeş kavgası yok, akan kan yok, ağlayan analar yok, ağlayan askerler yok. Ama bizde çok!

Oyuna gelenlerden bazıları “Türkmenlere giden Türk Tırları'nı, yardım Tırları'nı Batı'ya ve ABD'ye şikâyet ederken, HDP'li Belediyelerden çıkan silahları ve PKK'ya yapılan yardımları” görmüyor, manşete bile atamıyor. PKK'ya kızar gibi gözükürken onun siyasî uzantısı HDP'e göz kırpıyor.

Kuklacıların işini medyanın içindeki kuklalar kolaylaştırıyor.

Şimdi önümüzde yeni bir seçim ya da seçim oyunu var. Bakalım bu oyunda hangi oyuncular daha iyi oynayacak. Az kaldı.

Ve bizler Sadık Gökce'nin dediği gibi ya uyumaya devam edeceğiz ya da uyanacağız.

Allah, bizleri gaflet uykusundan uyandırsın.

 

GÜNÜN SÖZÜ

İNSAN BİR HAZİNE, İBLİS BİR HIRSIZ, AKIL BİR HAZİNEDARDIR. HAZİNEDAR GİDERSE HIRSIZ, HAZİNEYİ ÇALAR.

                                                                                                   Hacı Bektaşi Velî