GELMEDEN ÖNCE BEŞ ŞEYİN KIYMETİNİ BİLİN

İnsanoğlu dünyaya geldiğinde çok aciz, bakıma muhtaç bir durumdadır. Diğer canlılar anne sütünü emdikten sonra hemen ayağa kalkarlar, hareket ederler. Ama bir çocuğun yürüyebilmesi için en az 10-12 ay gibi bir zamana ihtiyaç vardır.

 Cenab-ı Allah insan-ı aciz yaratmıştır; ancak ihsan ettiği akıl ve irade sayesinde diğer canlılardan üstün kılmıştır. Her yarattığının rızkına kefil olan Cenab-ı Allah,  dünyadaki varlıkları ve evreni insanoğluna boyun eğdirmiştir. Hz. Adem'e kendi bilgisinden bir parça lütuf ederek eşyanın hakikatlerini öğretmiş ve onu meleklerden üstün kılmıştır. Cenab-ı Allah meleklere eşyanın isimlerini sorduğu zaman onlar; “Yarabbi biz senin bize bildirdiklerinden başka bir şey bilemeyiz.” diyerek Hz. Adem'in üstünlüğünü, Yüce Rabb'in büyüklüğünü, varlığını ve birliğini tasdik etmişlerdir. Bunun karşısında Cenab-ı Allah insanlardan şunları istemiştir: Rabbinizi tanıyın ve birleyin, size gönderilen peygamberlere itaat edin, indirilen Kitab'a uyun, yeryüzünde bozguncuk yapmayın, birbirinize karşı adaletli olun v.s.

Biyolojik olarak zayıf yaratılan insanoğlu, dünyaya gelir gelmez Allah'ın kendisine sunmuş olduğu izzet-i ikram ile karşılaşmaktadır. Daha küçücük bir bebek iken hemen yanı başında anne sütü emrine amade kılınmıştır. Biraz büyüyüp çocukluk çağını aştığı zaman aklı ve iradesi sayesinde kendisinden kat kat güçlü varlıklardan istifade yoluna gitmiştir.  Hayvanları evcilleştirmiş kimisinin gücünden, kimisinin etinden ve sütünden, kimisinin de yününden faydalanmıştır.

Cenab-ı Allah insanlar kendi varlığını bildirmek ve insanlar arasındaki husumeti kaldırmak ve onları doğru yola, hak yoluna iletmek için yine kendilerinden elçiler seçmiştir. Biz bu elçilere Resul, Nebi veya Peygamber diyoruz. Son peygamber de Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimizdir. Kendisine gönderilen kitap da Kur'an-ı Kerim'dir. İnandık ve tasdik ettik.

Sevgili Peygamberimizin emir ve yasaklarına uymak her Müslüman'ın görevidir. Çünkü o vahye dayalı bir hayat yaşamıştır. Dinimizin emretmediği hiçbir şeyi insanlara yapmalarını emretmez. Sevgili Peygamberimizin insanlığa bıraktığı en güzel ve en faydalı miras Kur'an-ı kerim ve güzel ahlakıdır. Bir gün sahabelerden birkaç kişi Hz. Ayşe Validemize gelip sormuşlar, Hz. Peygamberin ahlakı nasıldı? diye. Hz. Ayşe sahabelere şöyle demiş: “Siz hiç Kur'an okumuyor musunuz? Vallahi onun ahlakı, Kur'an ahlakından başka bir şey değildir.”

Sevgili Peygamberimiz, pek çok öğüt ve nasihatlerinin yanında Müslümanlara, “Gelmeden önce şu beş şeyin kıymetini bilin demiş:

Sahabeler sormuşlar: Bunlar nedir, Ya Resulullah?

Resulullah Efendimiz: Bunlar hastalık gelmeden önce sıhhatin, yaşlılık gelmeden önce gençliğin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin, meşguliyet gelmeden önce boş vaktin,  ölüm gelmeden önce dünya hayatının.”

Sevgili dostlar, insan hastalanmadan önce sağlığının kıymetini pek bilmez. Hiç bir çaba sarf etmeden ya da hiçbir bedel ödemeden sahip olduğu sağlığı hovardaca kullanır, vücudunun dengesini bozmak için elinden geleni yapar. Mesela karnı tok iken yemek yer; sigara, alkol, uyuşturucu vs. gibi maddeleri kullanmakta devam eder, hatta doktorlar yasaklamasına rağmen ısrarla kullanmaya devam eder. Sıhhat elden gidip yataklara düşünce “ Biz ne yapmışız? Şimdiki aklım olsaydı bunların hiç birini değil ağzıma almak yakınından bile geçmezdim.” der. Ama son pişmanlık fayda vermez. Kaybolan sağlık elden gitti mi ne kadar tedavi görürsen gör bir daha geri gelmez, gelse de eskisi gibi olmaz. Bunun yanında sağlığına son derece dikkat eden insanlar da hasta olabilirler. Bu durum onların imtihanıdır. Cenab-ı Allah küçük sıkıntılar vererek kullarının kendisine karşı sadakatini denemek ister. Kulun aşikâr ve gizli her düşüncesinden ve fiilinden haberdar olan Cenab-ı Allah yine de bunu kulu üzerinde görmek ve göstermek ister.  İsyan etmeyip sabredenin sabrını ve ecrini arttırır,  ağlayıp sızlayana, isyan edene de acılarını arttırır. Allah hakkımızda hayırlısını versin, akıbetimizi hayretsin.

Yenigün Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı ve BİK Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Arslan'ın ağabeyi Şükrü Arslan başarılı bir kalp ameliyatı geçirmiştir. Şükrü Bey'e acil şifalar dilerken ARSLAN ailesinin tüm fertlerine geçmiş olsun, diyorum.

Yine yaşlılık gelmeden önce gençliğin kıymetini bilelim. Yaşımız genç iken, her şeye gücümüz yeter iken ileriye dönük birikimimiz olsun. Cenab-ı Allah kimseyi namerde muhtaç etmesin. Çevremizdeki insanlara, çocuklarımıza iyi davranalım, onları güzel ahlakla yetiştirelim ki hem topluma faydalı olsun hem de kendimize faydalı olsun. Yaşlılığımızda çocukların yüzüne bakacak yüzümüz olsun.

Fakirlik gelmeden önce zenginliğin kıymetini bilelim ki fakir fukarayı gözetelim, onların rızkının bizim kazancımızın içinde gizli olduğunun farkına varalım. Biz Allah'ın kullarına merhametli olalım ki dara düştüğümüzde Allah'ın yardımı bize ulaşsın.

Zaman, insanın en kıymetli hazinesinden birisidir. Zamanı dikkatli kullanırsak, boşa geçirmezsek işlerimiz birikmez, hayatımız daha düzenli olur.  Dinlenme zamanı dinlenmek, çalışma zamanı çalışmak gerekir. Bir de her şeyi zamanında yapmak gerekir. Vakti geçtikten sonra ne yapılan ibadetin ne de işin bir faydası olur. Tohum tavında toprakla buluşturulmalıdır.

Dünya hayatı ahretin tarlasıdır. Kişi bu dünyada iyilik ekerse iyilik kötülük ekerse kötülük bulacaktır. Öbür dünyada bu yaptıklarından dolayı hesap verecektir. Bu işi sonraya bırakmamalı. Bir bakmışsın ki ölüm gelmiş kapına dayanmış. Sen biraz bekle, ben iyilik yapıyım da öyle gel deme şansın yok artık.

Allah bizleri kendisine layık kul olarak kabul etmesi dileğiyle mutlu yarınlar!