Çocuklarımız Allah'ın bizlere verdiği en güzel nimetlerden bir tanesidir. Dünya süsüdür. Mutluluğun, ailedeki birlik ve beraberliğin çimentosudur. Çocuklar, Allah'ın bizlere emanet ettiği en önemli varlıklardır.
Ne var ki onlara verdiğimiz ya da veremediğimiz eğitim, ahlâkî terbiye bizim için ya hayırlı ya da hayırsız bir sonuç ortaya çıkarabilmektedir. Çocuklarımıza sahip olmak, onlara iyi bir gelecek hazırlamak, iyi yetiştirmek, iyi yerlerde bulunmasını sağlamak, iyi insanların, güvenilir kurumların eline teslim etmek, iyi insan olmaları için hiçbir fedakârlıktan kaçınmamak gerekir.
Çünkü en iyi yatırım, insana yapılan yatırımdır. Yüksek binalar, duble yollar, geniş meydanlar, modern şehirler, plazalar yapabiliriz, ama ahlâklı bir nesil yetiştiremezsek, geleceğiniz karanlık demektir.
Bizim üzerimize düşen en önemli görevlerden biri de çocuklarımıza iyi örnek olmaktır. Çocuklarımızdan beklediğimiz ahlâkî davranışları, öncelikle kendi üzerimizde bulundurmaktır.
Öncelikle kendimizin, insan olduğumuzun, insanlığımızın farkında olmak, insan gibi yaşamak, evrensel insanî değerlerimizi yitirmemek zorundayız. Oysa bugün insan olmaktan ve insanlıktan öylesine uzaklaştık ki. Birimizin çektiği acı, bir başkasının mutluluğu oluyor. Birisinin kaybı, bir başkasının kazanımına, sevincine dönüşüyor.
Hele işin içinde bir de siyasî düşünce farklılıklarımız varsa, işi iyice abartıyor, birbirimize olan saygımızı ve insanlığımızı iyice yitiriyoruz. Pek çok konuda kindarlık ve düşmanlık, öfke vekızgınlık gözümüzü öyle bürüyor, aklımızın üstü örtülüyor, iyiyi kötüden ayıramaz oluyor, sağlıklı düşünemiyoruz.
Oysa yüce Rabbimiz Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik edenler olun. Bir kavme, bir topluluğa olan kininiz sizi asla adaletsiz olmaya sevk etmesin. Adil olun, şüphesiz ki Allah ne yaparsanız haberdardır (Maide:8)buyuruyor.
Ama biz, hem bu âyeti okuyor, hem de işin ucu kendimize dokununca feryâd ü figan etmeye başlıyoruz.
Ama biz, bir iktidar uğruna, iktidarı elimizden kaçırmamak, ya da iktidarda olamamak uğruna ne adaletsizlikler yapıyoruz, ne dolaplar çeviriyoruz? Kamplara ayrılıyoruz. Birbirimizi ötekileştiriyoruz.
Özellikle çocuklarımızın başına gelen acı olaylarda bile ortak düşünemiyor, ortak bir karar alamıyoruz.
Karaman'da Ensar Vakfı'nın öğrenci yurtlarında meydana gelen pedofili hastası ya da sübyancı denilen bir ahlâksızın yıllar önce, küçük çocuklara yaptığı cinsel istismar ve tecavüz olayının haberlerde veriliş biçimi, haberler üzerine yapılan yorumlar, değerlendirmeler insanlığımızın ne hallere düştüğünü açıkça gösteriyor.
Kimsenin tasvip edemeyeceği, kimsenin savunamayacağı, her yerde, her zaman, tarihin derinliklerinde ve günümüzde meydana gelen bu çirkin olay üzerinden siyasî, ticarî rant elde etmeye çalışan, hizmetleriyle gönüllere taht kurmuş koca bir camiayı karalamaya çalışan zavallılara ne demeli?
Bunlar keşke samimi olsalar, içimiz hiç yanmayacak.
Gittikçe sekülerleşen, dünyevileşen, ahlâksızlığın, iffetsizliğin, dinî ve manevî değerleri dışlayan, ahlâksızlığı ve hayâsızlığı sürekli pompalayan, seksten, pornodan başka bir şey düşünmeyen bir toplumdan başka ne beklenebilir ki?
Batılılaşmak, çağdaşlaşmak adına Oğlan züppe, kız hoppa, ana ördek, baba kaz olmadı mı? Medenîlik adı altında aile yapımız çökertilmedi mi, evlilikler zorlaştırılıp, boşanmalar teşvik edilmedi mi? Kolaylaştırılmadı mı?
Zinânın adı aşk, zâninin adı âşık yapılmadı mı? Cinsel sapıklıklar, eşcinsel evlilikler, nitelikli cinsel birliktelik sayılmadı mı?
Bu sorunlar, hepimizin sorunudur. Bu ahlâksızlıklardan, fuhuş ve hayâsızlıklardan iktidarıyla, muhalefetiyle hepimiz sorumluyuz. Bu sorun bir ülke ve millet sorunudur. Hepimiz bu sorunla ilgilenmeli ve mücadele etmeliyiz.
Kim yaparsa yapsın, hangi vakıf ve dernekte, hangi yurt ve pansiyonda olursa olsun, bu çirkin işleri yapan alçaklara karşı, el ele verip savaşmalıyız.
Sapıklığın, özellikle cinsel sapıklığın dini, mezhebi yoktur. Tıpkı, terörün olmadığı gibi.Sapıklık, sapıklıktır. Bu da bir nevi terördür. Hatta terörden daha beterdir.
Öyle olmasaydı Kur'an, bırakın zinâ yapmayı Zinâya yaklaşmayın, çünkü oçirkin bir iştir. Ve ne kötü bir yoldur(İsrâ:32) buyurur muydu? Bu olaylardan elbette ülkeyi yönetenler ya da doğru dürüst yönetemeyenler, ülkeyi böyle durumlara düşürdükleri, rüzgâr ekip fırtına biçtikleri için, aymaz ve vurdumduymaz oldukları için sorumludurlar.
Sapıklar, sübyancılar, pedofili hastaları mı?
Onlar, belki bu dünyada hesap vermekten kurtulacaklardır. Ama büyük mahkemede kurtulamayacaklar, tecavüze uğrayan, hakarete uğrayan her masum çocuğun çığlıklarını, ellerini boyunlarında hissedeceklerdir.
Hayırlı, huzurlu ve bereketli Cumalar.
GÜNÜN SÖZÜ
ÂLEMDE, ÂLİMLERİN YAĞCILIĞI OLMASAYDI, ZALİMLERİN ZULME CESARETİ OLAMAZDI.
Dağıstanlı Abdülfettah Efendi
KAMİL BİRCAN 01.04.2016