Atalarımız “Minareden düşenin parçası bulunur da, gönülden düşenin parçası bulunmaz” derler. Yıkmak kolay, yapmak ise zordur.

Yıkmanın ne kadar kolay olduğunu, yapmanın ise ne kadar zor olduğunu, belediyelerimiz sağ olsunlar, bize gösteriyorlar. Yapılması gereken bir iki aylık işler, bakıyorsunuz ayları buluyor, yıllara erişiyor. Sokaklar, caddeler, kaldırımlar, meydanlar tozdan geçilmiyor.

Her yerde bir hafriyat, her yerde bir çöplük ki sormayın gitsin.

Aydoğdu'dan, Kurtuluş'tan Saadet mahallesinden söz ediyorum.

İstasyon Evleri yıllar oldu, bir türlü bitirilemedi. Önünden geçen caddenin eksikleri, kaldırımları, bisiklet yolları nedense bir türlü bitirilemedi.

Aydoğdu'yu Lalebahçe'ye bağlayan, Meram Belediyesi Hizmet Binası'na bağlayan yoldaki Alt Geçit, ne yazık ki Aydoğdu'yu bitirdi. Burada oturan mahalle sakinlerini küstürdü.

Tapu Kadastro'nun önü, alt geçidin sağı solu garip bir oto parka dönüştü. Sağlı sollu, ters düz, enlemesine uzunlamasına garip biçimlerde park eden yüzlerce araç, sanki ikinci el oto pazarı gibi görüntü vermeye başladı. Yayalar bile rahatlıkla yürüyemez, karşıdan karşıya geçemez oldu. Tam bir keşmekeşlik içinde her yer.

Vakıfbank İH Orta Okulu'nda okuyan bir çocuk, Niyazi Usta tarafına gitmek istese, ya da o taraftan bir insan bu tarafa geçmek istese, tren yolu üzerinden, rayların üzerinden geçmek yürümek zorunda. Bisikletlilerin durumu zaten perişan... Bisikletini omuzlayıp geçmesi gerekiyor ki, tam bir ilkellik.

Aydoğdu halkı kırgın ve kızgın. Kurtuluş da böyle, Saadet de böyle. Bir Selçuk İlkokulu vardı, yıkıldı, hâlâ başlanamadı. Nasıl bürokrasi ise yıllar oldu, çocuklar perişan, aileler perişan.

Selçuk Camii vardı, o da yerle bir olmuş, yerinde yeller esiyor. İkinci iş olarak tabelacılık yapan bir imamı vardı. Şimdi artık asıl işini daha rahatlıkla yapabilir.

Kurtuluş Mahallesinin çalışkan gayretli bir muhtarı var. “İnşallah yerine yenisini, daha büyüğünü ve güzelini yapacağız” diyor. Okula da başlanacakmış.

İnşallah yılan hikâyesine dönmez. Okulsuz kalan mahalle camisiz de kalmaz.

Karaman- Konya tren yolunun,  istasyondan Karaman'a doğru giden istikamette bulunan alt geçitler ne zaman bitecek, tren yolu kenarlarındaki yollar ne zaman tamamlanacak ayrı bir muamma. Ortalık toz duman, yollar bozuk, delik deşik.

Toplu Ulaşım ise bu bölgede 15 nolu Aydoğdu- İşgalaman otobüslerinin sırtında. Sefer sayısı az, süre uzun, güzergâh desen felaket. Daracık yollar. 7-8 hat, belki daha fazlası Havzan istikametine verilmiş, demiryolu üst köprüsünü kullanıyor.

Vatandaşlar Ahmet Özcan ve Çeçenistan Caddesi'nin devreye sokulmasını, yeni güzergâhlar, yeni hatlar oluşturulmasını, sefer sayılarının artırılmasını istiyor.

Evet, gönlü kırık vatandaş hizmet istiyor. Doğalgaz istiyor. Temizlik istiyor. Bakım istiyor.

Vatandaş, Aydoğdu halkı, Kurtuluş ve Saadet mahallesi halkı, üzerimize hizmet güneşi doğsun da, çirkinliklerden kurtulalım, saadete erişelim istiyor.

Mehmet Vehbi mahallesine yapılacak Spor Merkezi'nin hafriyat çalışmalarını görünce seviniyor. Seviniyor da bir an önce başlamasını, bitmesini istiyor.

Başta Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek ve Meram Belediye Başkanı Fatma Toru, ne yapıp ne edip Aydoğdu, Kurtuluş ve Saadet mahalleleri halkıyla kucaklaşmalı, yapılacakları ve yapılamayanları açık yüreklilikle anlatmalı, vatandaşın gönlünü almalıdır.

Gönlünü alamadığınız vatandaşlar, yarın 1 Kasım'da sandığa giderse, öfkesini, kırgınlığını ve kızgınlığını attıkları oylarla sandıkta gösterebilir. Aydoğdu'da yaşayan biri olarak söylüyorum ki, sayıları binleri aşan tepki oyları yarın sizleri üzebilir.

Vatandaş fazla bir şey istemiyor. İnsanca yaşamak ve hizmet görmek istiyor. Verdiği oyların, verdiği vergilerin hizmete dönüşmesini istiyor. Yol istiyor, okul istiyor, park istiyor, kaldırım istiyor, temizlik istiyor, şeffaflık istiyor, ilgi istiyor, bilgi istiyor. Hemen olsun istiyor.

Belediye Hizmet Binalarına bir iş için gidince saygı ve hürmet görmek istiyor.

Ama her şeyden önce gönül yapmanızı istiyor. Çok mu istiyor?

                                                        GÜNÜN SÖZÜ

MÜSLÜMANLAR BİRBİRİYLE SAVAŞTIKÇA, AĞITLAR TÜRKÇE, KÜRTÇE VE ARAPÇA; ZAFER ÇIĞLIKLARI İSE İNGİLİZCE VE İBRANİCE OLACAKTIR.

                                                                                                    Yusuf İslam

 

KAMİL BİRCAN  16.10.2015