Geçtiğimiz yılın şubat ayında “asrın felaketi” dediğimiz deprem (kıyamet) yaşandı. Binlerce insan hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı, çok sayıda çocuk yetim, öksüz ve evsiz kaldı, onlarca insan bacağını, kolunu kaybetti.

Hatta deprem nedeniyle Türkiye, uluslararası yardımı da içeren 4. seviye alarm vermiş ve ülke genelinde 7 gün süreyle milli yas ilan edilmişti. Peki şu an ne haldeyiz?

Ben söyleyeyim size; UNUTTUK!

İnsanoğlu işte… Unutuyor ve başına gelen onca felakete rağmen tedbir almıyor. Uzmanlar bas bas bağırıyor İstanbul depremi diye! Biz bu depremin sonucunda bırakacağı yıkımı ne yazık ki hâlâ daha anlayamadık. Yıkım derken sadece beton parçasından bahsetmiyorum.

Eğer İstanbul depremi için yeteri kadar önlem alınmazsa, ki çoğu için çok geç kaldık, bu depremden sadece İstanbul değil bütün Türkiye etkilenecek. Büyük göç dalgalanmaları, kaoslar, iç sıkıntılar, ekonomik krizde büyüme, dış güçlerin İstanbul’a girmesi ve bir daha çıkmaması, binlerce ölü, binlerce yaralı… Daha fazla saymak istemiyorum.

Biz bu saatten sonra İstanbul’daki kentsel dönüşüm için çok geç kaldık. Ama elimizden geldiğince bazı önlemleri almak da bize düşüyor.

Emin olun ki; başına bu kadar çok deprem gelmesine rağmen bu kadar çok rahat takılan tek ülke biziz.

İKLİM KRİZİ KAPIDA DEĞİL, İÇİMİZDE!

İklim krizi; küresel ısınma, küresel iklim değişikliği ve bunların etkileriyle meydana geliyor.

Hani hep diyoruz ya; iklim krizi ve küresel ısınma kapıda diye… Şu an kapıda değil içimizde.

Özellikle Konya’da, kış mevsiminin en sert geçtiği şehir olarak bilinirdi, bu yıl kış hiç yaşanmadı. Ne yağmur ne de kar yüzü hiç görmeyen bu şehirde her şeye rağmen yine iyi tarım yapılıyor. Ama bu nereye kadar gider bilinmez.

İklim kriziyle ilgili birçok seminere, konferansa katıldım. İyi güzel bunları yapıyorsunuz da sonucunda ne oldu? Hiçbir şey.

Konya’ya kuş bakışı baktığınız zaman ağaç yok ağaç! Şunu bilin ki, bir yere ağaç dikmezseniz o yere yağmur da yağmaz. Çünkü ağaçlar nemi çeker. Yani yağmuru yağdırmak biraz da insanoğlunun elinde.

SEN ÇEVREYE, DOĞAYA, ŞEHRİNE ZARAR VER, SONRA DA YAĞMUR DUASINA ÇIK NE FAYDA!

Konya’nın havası desen, insan nefes alırken boğuluyor. Ben küresel ısınmayla ilgili, göz dolduran boş konferanslar dışında, hiçbir çözüm çalışması görmüyorum. Peki neden? Çünkü bizim ülkemiz önceden önlem almayı pek sevmez, huyu değildir. Çağımızın en büyük güvenlik sorunu iklim krizi, bunu artık anlamalıyız…