Hayatımda ilk defa Karadeniz’e gittim…

Sizlere şöyle söyleyeyim neredeyse yeşil olmayan tek bir küçük alan yok.

Bir labirent düşünün, gökyüzüne kadar uzanan ağaçlarla kaplı. Karadeniz de böyle bir yer.

İlk durağımız Amasra olmuştu. Yolda giderken çok sayıda maden işçisinin hayatını kaybettiği o meşhur maden ocağının yanından da geçtik.

Burada geçen faciayı sadece televizyonda haberlerden görürken yanından geçmek tuhaf hissettirdi.

Amasra’ya vardığımızda bizi ilk karşılan o uçsuz bucaksız deniz oldu. Güne denize sıfır kahvaltı yapmakla başladık.

Sonrasında o meşhur Karadeniz yağmuruna yakalandık. Size şöyle söyleyeyim; Konya’da yağmur falan görmediniz.

Yağmur o kadar şiddetliydi ki dakikalar içerisinde yerler göl oldu. Allah’tan kısa sürdü.

Bir sonra ki durak adeta günümüz minyatür Osmanlı şehri gibi olan Safranbolu oldu. Evleri ‘saygı çerçevesinde’ yapılmış.

Evet saygı. O kadar mükemmel inşa edilmiş ki, hiçbir ev diğer evin güneşini dahi kapatmıyor.

Hatta rehberimizin anlattığına göre; bu evlerin odalarında 2 kapı bulunuyormuş.

İlk kapı açıldığında odadaki kişi ikinci kapı açılına kadar kendini toparlama imkanı buluyormuş. İnceliğe bakar mısınız?

Bu evlerde yaşayan insanlar hâlâ var ve işletme olarak kullananlar da bulunuyor. Ancak herhangi bir izin olmadan kafanıza göre yapılarda değişiklik yapamıyorsunuz. Zaten bu evler bu kural sayesinde hâlâ daha tarihi görünüşünü koruyor.

KORNA SESİ YOKTU VE İNSANLARI ÇOK KİBARDI

Bir yer düşünün; ne kadar kalabalık olsa da arabaların o yokuştan geçmesi ne kadar zor olsa da korna sesi duymuyorsunuz.

Safranbolu da böyleydi. Hayran kalmamak elde değil.

Karadeniz malum hep yokuş ve Safranbolu da turistik yer olduğu için tıklım tıklım. Ancak insanları gerçekten çok kibar, saygılı ve en önemlisi sabırlı. Konya’da trafikte herkesin sürekli korna çalmasına maruz kalınca, burada şok oldum haliyle.

SUSAMSIZ SİMİT BİLE VAR, KONYA’YA DA GELSİN…ÖZELLİKLE LOKUMU HARİKA

Gezide en çok sevdiğimiz şeylerden birisi de susamsız simit ve o meşhur Safranbolu lokumu oldu. Özellikle lokumların lezzetine varınca daha önce hiç lokum yemediğimi aslında plastik tükettiğimi fark ettim.

Dolayısıyla Batı Karadeniz’de yer alan Amasra ve Safranbolu’yu, her insanın hayatında en az bir kere gidip görmesi gerekiyor…