10 MUHARREM VE AŞURE GÜNÜ

Bugün Aşure, Hicrî yeni yılın ilk ayı olan Muharrem'in onuncu günü. Önemli olayların yaşandığı anlamlı bir gün!

 İslâm Ülkelerinde ve ülkemizde değer verilen bu günde ibret alınacak, sevinç duyulduğu kadar üzüntü ve matem tutulacak olaylar, tarihin sayfalarında yer alıyor.

Dünyanın yaratılması, Adem Peygamberin yaratılıp hayat verilmesi, Nuh Peygamberin tufandan kurtulması, İsmail Peygamberin kurban edilmekten kurtulup, koç gönderilmesi, İbrahim Peygamberin Nemrud'un ateşinden kurtulması, Eyyüb Peygamberin hastalıklardan kurtulup şifa bulması, Yakup Peygamberin oğlu Yusuf Peygambere kavuşması, İdris Peygamberin göğe yükseltilmesi hep bu gün olmuştur.

Yine Sevgili Peygamberimizin torunu, Hz. Hüseyin'in Kerbelâ'da şehit edilmesi bu gün içinde geçen en acı olaylardan bir tanesidir.

Ve şimdi, ne acıdır ki “Her gün Aşura, her yer Kerbel┠dır.

İslam Âlemini bilmem de ülkemiz Müslümanları, 10 Muharrem gelince ya üç günlük bir oruç tutmakta, ya da Aşure Çorbası'na odaklanmaktadır.

Esnaf, alışveriş merkezleri, marketler aşure malzemeleri satarak günlük cirolarını yükseltme yarışına girmektedir. Gazetemiz bile “Bereket Yağıyor” diye manşet atarak, bu bereketi haberleştirmektedir.

Kerbelâ'da yaşanan acı olayların benzerleri şimdi bütün İslâm Coğrafyası'nda yaşanırken, oluk oluk Müslüman kanı akarken, halkı Müslüman olan ülkeler bombalanırken, kadın erkek, küçük büyük binlerce insan evsiz, barksız ve yurtsuz kalıp mülteci durumuna düşmüşken, bebek cesetleri, çocuk bedenleri sahile vururken, üç gün oruç tutup, aşure çorbasının ceviziyle, fıstığıyla, keneviriyle, ağzımızı tatlandırıp göbeğimizi kaşıyıp “bana ne, neme lazım”cı tavırlar sergilemenin anlamı ne demek?

Bir türlü cevap bulamıyorum.

Halimize, perişan ahvalimize bakıp, üzülüyorum.

Taraftarı olduğumuz partinin iktidara gelmesini istiyoruz.

Tuttuğumuz futbol takımının galip gelmesini istiyoruz.

Arabamızın boyasının çizilmemesini istiyor, içi temiz kalsın diye terlemiş insanları, yakınlarımızı bile arabamıza almaktan çekiniyoruz.

Sahip olduğumuz arsamızın, evimizin, paramızın sürekli değer kazanmasını bekliyoruz.

Evlerimizi eşya yığınlarıyla doldurup, oturacak yer bırakmıyor, sohbete, muhabbete, misafire açmaktan çekiniyoruz.

Evet, şimdi her yer Kerbelâ. Her yer acılarla dolu, her yerde kan ve gözyaşı. Bizim ellerimizde de aşure kâseleri. Tadı az olmuş, çok olmuş muhabbetleri.

İslâm düşmanları, içinde Müslüman kanı olan kadehleri tokuştururken, Müslümanlar da ellerinde aşure kâseleriyle göbeklerini şişiriyorlar.

Oysa her ayda olduğu gibi Muharrem ayında da Müslümanlar kötülüklerden ve günahlardan arınıp iyiliklere ve sevap getirecek amellere yönelmeli, iyilik ve takvada yardımlaşmalı, kendine çeki düzen vermelidir.

Evet, bu günde gusletmeli, boy abdesti alarak hayata başlamalı, namazla, niyazla, oruçla ve dua ile güne bismillah demeliyiz.

Evet, bu günde evimiz için ve yoksullar için, muhtaçlar için en az on çeşit erzak alıp götürmeli, hediye etmeli, en az on kişiye selam vermeli, sıla-i rahimde bulunmalı, yakınlarımızı, anne babamızı, hastalarımızı, yaşlılarımızı, mahkûmları, asker çocuklarımızı, kabirlerimizi ziyaret edip, gönüllerini almalıyız.

Evet, bu günde ilim meclislerini, ders halkalarını ziyaret edip, ilim öğrenmeli, Kur'an okumalı, nafile namaz kılmalı, Allah'ı daha çok zikretmeliyiz.

Ama bütün bu güzel işleri Allah için yapmalı, riyâ ve gösterişten uzak durmalıyız.

Her şeyden önemlisi, acı ve sıkıntı içinde olan, zulüm altında yaşama mücadelesi veren din kardeşlerimizi asla unutmamalıyız.

Onlar için bir Ensar, bir ilâç bir merhem, bir çare olmaya çalışmalıyız.

Susuz ve yanan yüreklere, kırgın gönüllere bir can suyu olmalıyız.

On Muharrem, Aşure gününüz mübarek olsun, bereketli olsun.

                                                      GÜNÜN SÖZÜ

HAYATIN İLK YARISI, İKİNCİSİNİN BEKLENTİSİYLE GEÇER. İKİNCİ YARISI DA İLKİNİN PİŞMANLIĞIYLA!

                                                                                           Fransız Atasözü

KAMİL BİRCAN 23.10.2015