Rusya Devlet Başkanı Putin, uçak kriziyle başlayan bu gerilimli dönemde Türkiye için “Bölgeyi İslamlaştırıyor” suçlamasında (!) bulundu. Aslında bu, yıllar boyu içinde beslediği düşmanlığın dışavurumudur. Doğu Roma'nın varisi Rusya bu sözle ağzındaki baklayı çıkarmıştır. Zaten Türkiye bir İslam ülkesidir. Hâlbuki çok yakın geçmişte Moskova'da Cami açılışında Cumhurbaşkanımızla birlikte kurdeleyi kesmişti.  

Müttefiki İran'ın Devlet olarak ismi “İran İslam Cumhuriyeti” olduğu, Şia yayılmacılığını devlet politikası haline getirip, Irak'ta, Suriye'de, Yemen'de, Bahreyn'de hatta Pakistan'da doğrudan karışıklıklara müdahil olup kendi mezhebini iktidara getirmek için canhıraş çalışmasına rağmen Rusya İran'ın Politikalarına da destek vermekte ve onunla işbirliği yapmaktadır. 

Rusya İran'ı İslamcı olarak görmüyor. Kendi politikalarına zarar vermediği gibi misyon olarak İran'la bir çok konuda beraber hareket ediyorlar. O zaman Rusya'yı rahatsız eden İslamcılık nedir? Türkiye'nin ileri gittiği bu İslamcılık nasıl bir şeydir. Eğer İslamcılık Başörtüsünün önündeki engelleri kaldırmak, İmam-Hatip okullarının önünü açmak, Kur'an Kurslarındaki yaş sınırını düşürmek, Kreş Kuran kursları açmaksa bu Müslümanların doğuştan ana sütü kadar hakkıdır.  Yoksa her alanda Kur'an'ın belirleyici olması mıdır, giyimde kuşamda Müslümanca kıyafetlerin artması mıdır, Namaz kılanların, oruç tutanların çoğalması mıdır?

Eğer Dindar yaşam biçiminin ülkemizde arttığını söylüyorsa bu çok güzel bir gelişmedir. Ülke tarih boyunca bize hangi unsurdan dolayı düşman olduysa biz o çizgiye gelmişizdir demektir. Yoksa tarih boyu var olmuş İslam âleminin koruyucusu, kollayıcısı ve hizmetkârı olabilme düşüncesinin yükselişe geçmesi midir? Biz biliyoruz ki;  bunlarla birlikte ülkenin kendi kaynaklarıyla savunmada sanayiinde öne çıkmaya başlaması ve İslam ülkelerini harekete geçirebilecek misyona sahip olmasıdır. Asıl Rusya'ya verilen rahatsızlık budur.  

Aslında bizimle dost gibi görünen diğer Avrupa ülkeleri ve ABD çıkarlarına ters düştüğümüz zaman bize karşı içlerinde biriktirdikleri kin ve düşmanlığın dinimizden kaynaklandığını çok rahat görüyoruz. Bizim köklerimize ve özümüze dönmemizden rahatsızlar. Ama bundan daha korkuncu içimizdeki Putinler! Bu milletin inancına, değerlerine, kültüründen rahatsız olup Batı'ya hayranlık duyanlar. Batının değerlerini moda, çağdaşlık, asrilik olarak sunup, Batı bizden rahatsız diye özünü ve kimliğini değiştirmeye kalkanlardır. Bunlar hangi yüzle millilikten ve yerlilikten bahsedebilirler. Biz nasıl bir Kurtuluş Savaşı verdik ki hem yedi düvelle savaştık, Milli Mücadelede destanlar yazdık. Zaferlerle çıktık; sonra da kavga ettiğimiz milletlerin kültürünü, giyim şeklini, din ve dünya işlerindeki tarzını, hukukta, medenilikte, eğitimde onların politikalarını seçtik. Bu nasıl bir garabet milliliktir anlayabilmiş değilim. Bizler bugün Müslümanlıkla gurur duymuş Alparslanların, Selahttin-i Eyyübilerin, Fatihlerin, Yavuzların açtığı Cihan Hakimiyeti Mefkuresinden nasıl utanır hale geldik. 

Batı; Rusya'sıyla, Avrupa'sıyla, ABD'siyle köhnemiş Bizans'ın kültürünü gururla sürdürmeye devam ediyor, devam etmesi bir tarafa asırlardır bu doğrultuda değiştirmedikleri bir devlet politikaları var. Onlar kokuşmuş, kan ve katliam kokusu taşıyan Medeniyetlerini sürdürmeye çalışırken,  Biz adalete, merhamete ve insanlığa dayalı Medeniyet anlayışını asırlarca ayakta tutmuş ecdadımızın değerlerinden uzaklaşmaya çalışıyoruz. Onlara benzeyebilmek için Kurbandan, Ramazandan rahatsız olanlar Yılbaşında Hindileri ve Çamları kesmeye hazırlanıyorlar. 

Millet olarak ve ülke olarak eskiye göre Medeniyet anlayışımız değişti. Batı'nın ne denli ikiyüzlü olduğu anlaşıldı. Artık ticari hayatımızda, ahlakımızda bir takım savrulmalarımız olsa da idealde nasıl bir millet olacağımıza dair bir ufuk belirdi. Ben ümitliyim. Sokaktaki insanlarımız birbirine güveniyor. Bu millet kendi iç dinamikleriyle hangi başarılara imza atılabileceğini görüyor. Artık bizden bir şey olmaz, Batı medeniyetin, teknolojinin kaynağı tezi çürümüş durumdadır. Sırtımızı İmana ve İslam'a yasladığımız takdirde çözemeyeceğimiz problem, altından kalkamayacağımız sıkıntılar kalmayacaktır. İslamlaşmak insanlığın fıtratına dönmektir. İnsanın kendi DNA'larına ve moleküllerine dönmek demektir. Kendisiyle barışık olmak demektir. Rabbim şimdilik kırık dökük, savrulmuş, kusurlu İslami yaşayışımızı İnşallah daha ideal ve Peygamberimizin izinde bir Müslümanlığa tebdil eylesin.