BİR ZERRE BİR DAĞI TARTMAĞA KALKARSA TERAZİSİ EZİLİR 

 

Hakk'a kullukta kusurlu, tuhaf yaratılışlı ve inatçı Yahudi'nin biri bir gün Hazret-i Ali'ye:

- Ey Ali yüksek bir köşkün üstündeyken de Allah'ın seni koruyup himaye ettiğine inanıyor musun? Diye sordu.

Hazret-i Ali:

- Evet, dünyaya gelişimizden itibaren hayat boyu varlık ve benliğimizin koruyucusu yüce Allah'tır, diye cevap verdi. 

Yahudi:

- Öyleyse Hakk'ın korumasına (hıfzına) güvenerek kendini bu köşkün damından aşağı at! Dolayısıyla senin güzel ve sağlam bir imana sahip olduğunu yakînen görelim dedi. 

Müslümanların halifesi, ilmin kapısı Hazret-i Ali anlamlı bir bakışla Yahudi'ye:

-Sus ve burayı terk et. Bu mânâsız cesaretin yüzünden başın belaya girmesin Ey ahmak Yahudi! Allah'ı imtihana kalkışmak kuluna yakışır mı? Kul Allah'ı sınama gibi edepsizliğe nasıl cesaret edebilir? Kulunu imtihana çekmek Yaratana yaraşır. 

Akılsız sersemin özrü günahından beterdir. Sonsuz kâinatı yaratanı nasıl imtihan edersin?

Ey hayır ve şerden habersiz olan, önce kendini imtihan et. Kendini imtihan edecek olursan başkalarını imtihandan kaçarsın. Akıllı bir kimse kıymetli bir inciyi pislik dolu tuvalete atar mı?  

Talebe doğru ve rehber bir hocayı imtihana kalkışırsa eşektir. 

Eğer bir zerre bir dağı tartmaya kalkışırsa dağın ağırlığından terazisi ezilir. (Şerh-i Mesnevi, c.12,s.89-98)

 

İBRET OLMAMAK İÇİN İBRET ALMALI

 

Gözü pek, kan dökücü oğuzlardan bir gurup yağma için bir köyü bastılar. Köyün ileri gelenlerinden ikisini tutup bağlayarak meydana getirdiler. Bunlardan birini hemen öldürerek diğerine gözdağı ve korku vermeğe davrandılar. Kurban seçilen zavallı yalvararak:

-Yüce dostlar, bey yiğitler! Canıma niçin kıyıyorsunuz? Benim gibi fakir ve zavallı birini öldürmekten maksat ve hikmet nedir? Dedi. Baskın yapanlardan biri:

-Şu arkadaşın korksun da paraları neredeyse çıkarsın diye seni öldüreceğiz, dedi. Elleri bağlı zavallı adam:

-O benden fakir, dedi. 

-Haber aldık onun altınları varmış.

-Siz tahmin ve şüphe içindesiniz. Evvela onu öldürün de ben korkup altının bulunduğu yeri göstereyim, dedi. 

Allah'ın lütuf ve iyiliği ile ümmetlerin sonuncusu olarak, ahir zamanda geldik. (Hakk'a uymayan, sapıklığa düşen ve başlarına bela yağanlardan ibret almamız için.)

Merhamet sahibi Allah Nuh ve Hud kavimlerinin sapıklığa düşerek yok oluşlarını korkup ibret alalım diye bize gösterdi. Aksi olsaydı halimiz nice olurdu? (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.912 / Mesnevi, c.2,s.233)

(Yaşar Çalışkan,  Kızıl Postun Eşiğinde Hz. Mevlânâ'dan Seçme Hikâyeler, Nüve Yayınları, Konya, 2008)