ALLAH MİSKİ KOKU ALMAYANLAR İÇİN YARATMADI

Gül dikenden, diken de güldendir. Öyleyse niçin birbirlerine zıt ve kavgalıdırlar? (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1183)

Kaza gelince gözü örter. O anda akıl başı ayaktan ayırt edemez. (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1171)

Kimi ve neyi güzel, hoş ve yakışıklı yapmışlarsa gören göz için yapmışlardır. Cenab-ı Hak miski boş yere koku almayanlar için yaratmadı, güzel kokudan hoşlaşan burunlar için yarattı. (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1154)

Alçak insanlar ulvi, yüce şeylerin düşmanıdır. Her yerin bir sahip ve oturanı vardır.  (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1154)  

Ey örtülü kadın, sen hiç bir kör için süslendin mi?

Dünyayı eşsiz değerli incilerle dolduracak olsam senin nasibin yoksa ben ne yapayım? (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1155)

Ağlamak kadınların tuzağıdır. (Ş.M. c.4,s.1156)  

Nazından kalbinin duracağı bir güzel sana yalvarmağa başlarsa karşısında nasıl olursun? Derdi ve cefası bize tuzak olan bir dilber özür dilese özrü kabul etmememiz mümkün mü? Arzu edilen şeylere yönelmek insanlara hoş kılındı. Onları güzel yapan Hak'tır. Hakk'ın süslediklerinden halkın kurtulması mümkün mü? (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1164-1165)

Allah kadını erkeğin huzuru için yarattı. O halde Âdem Havva'dan nasıl ayrılır? Bir adam güç ve kuvvette Rüstem ve Hazret-i Hamza gibi de olsa kendi yaşlı karısının emrine esirdir. (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1166) 

Su ateşe saldırırsa onu mağlup eder, fakat kap içinde olursa ateş onu kaynatır. Su tencerede olursa ateş onu buhar edip bitirir. Görünüşte suyun ateşe galibiyeti gibi kadına galibsen de aslında isteklisi olduğun için onun mağlubusun. Hayvanlarda sevgi yoktur, insanlık meziyeti de yoktur. (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1168)

Hazret-i Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: Kadın akıllı ve arif olanlara mutlak galebe çalar (üstün gelir). Cahiller ise kadınlara galip gelirler. Çünkü cahiller sert, müsamahasız ve şiddetlidir. Cahillerin kalbinde sevgi, lütuf ve incelik azdır. Huylarında hayvanlık fazladır. Sevgi, şefkat ve incelik anlayışı insanlık özelliğidir, hışım ve öfke ise hayvanlık sıfatı. (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1169)

Ey Rabbim, Hazret-i Musa ile biz ikimiz de senin kulunuz, sen irade ve kudretinle dalın birini meyve zamanına yetiştirir meyve verdirirsin, başka bir dalı boş meyvesiz bırakırsın. Dalın bunu kendiliğinden yapacak gücü yok. Ey Rabbim lütuf ve kereminle şu eğrilikleri doğrult. (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1177)

Kalp altının rengi sahisinden on kat parlak da olsa ateşi görünce kapkara olur. (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1179)

Firavun'un Hazret-i Musa'dan nefreti, asıl Musa'nın ondan nefretinden dolayıdır. Ey saf adam, bu yolda tersine çakılmış nallar vardır. (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1185)                                                       

Her peygamber dünyaya tek fert olarak geldi, fakat içinde bir âlem vardı. Yücelikler âlemi mucize ile onları dürüp büküp küçük bir şekil halinde gösterdi. Ahmaklar da onları yalnız ve kudretsiz gördü. Hâlbuki hakikat şahının, birlik sultanının nedimi (dostu) olanlar nasıl zayıf olurlar? (Elçinin kuvveti gönderen devletin büyüklüğüne göre değil midir? Peygamberler de Allah'ın elçileridir.) Peygamberleri gören o zavallı ahmaklar onu zayıf bir kişi sandılar. Sonunu göremeyenin vay haline! (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1197)

İnsan bedenini incitenler bu incitmenin Hakk'ı incitmek olacağını bilmezler. Bu ceset küpünün suyu nehir suyunun aynıdır. (Şairin şiirini beğenmemek şairi incitir.) (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1203)

Cenab-ı Hak cehennemlik şahısları kendilerine göstermek için cennetten bir takım kullarını; nebilerle velileri dünyaya getirmiştir. (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1123)

Cennetliklerle cehennemlikleri bir dükkânda veya yakın çalışan esnaf gibi gör. Aynı yerde çalışıp yaşadıkları halde aralarında manevi bir engel vardır, birbirlerine karışmazlar. Ateş ve nur ehli olanlar görünüşte karışıktır fakat aralarında kaf dağı kadar mani vardır. Ham madenin içinde altınla toprak karışıktır ama değer ve özellikçe aralarında çöl ile kervansaray kadar fark vardır. Bu iki deniz yani Hak yoldakilerle sapıklar, deniz suyu gibi dalgalanır ve çarpışır dururlar. (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1228) 

(Mevlevîler namazdan sonra şükür secdesine varıp secdede şu hadis-i şerifi söylerlerdi: Ya Rabbi, bizi oyalayan şeylerden kurtar, her şeyin hakikatını bize olduğu gibi göster.) (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1230)