Ülkemizin ve İslam Âleminin içerisinden geçtiği sıkıntılı süreç Biz Müslümanları üzüyor, endişelendiriyor hatta umutsuzluğa sevk ediyorken bu günlerde okuduğumşu ayetler beni o kadar sevindirdi ki tüm dert ve acılarımı unutturdu hem de geleceğe dair umutlarım yeniden yeşerdi. Haşr Suresi 13 ve 14. ayetlerde Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:  “Onların içlerinde size karşı duydukları korku, Allah'a olan korkularından daha şiddetlidir. Bu, onların anlayışsız bir topluluk olmalarındandır.” Haşr,13)

“Onlar, korunmuş şehirlerde veya bir duvarın arkasında olmaksızın size karşı toplu bir halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri ise çok şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri paramparçadır. Şüphesiz bu, akıllarını kullanmayan bir topluluk olmalarındandır.”(Haşr,14)

Bu ayetler münafıklar ve Yahudilerle alakalı olmakla birlikte kalplerinde Müslümanlara karşı kin ve düşmanlık besleyen her grup için geçerlidir. Korkularına bakar mısınız? Allah'tan daha çok Müslümanlardan korkuyorlar. Bizim gözümüzde büyüttüğümüz ve tüm dünyayı gücüyle teknolojisiyle korkutmuş ve sindirmiş İsrail aslında çok büyük bir güce sahip değildir. Bakınız Gazze ambargosunu delmek üzere Türkiye'den yola çıkan ve Uluslararası sularda vurulan Mavi Marmaragemisindeki ellerinde meyve bıçağından başka kesici delici aleti olmayan Müslümanlardan öyle korktular ki ellerindeki en modern silahlara sarılıp havadan helikopterlerle ateş ettiler ve 9 yiğit Müslümanı şehit ettiler. Bu hengâmede gemiye silahlarıyla havadan indirme yapan İsrail askerlerinden bir kaçını gemideki Müslümanlar esir aldılar. Konya'dan katılan Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Hasan Hüseyin Uysal ile Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Mustafa Asım Sarıgüzel, yaşadıklarını anlatırken İsrail askerlerinin arbedede hafif şekilde yaralandıklarına dikkat çekerek şunları söylediler: “Biz onları yaşatmaya çalıştık, onlar da bizi öldürmeye” İsrail askerlerinin korkudan titrediklerini söyleyen Dr. Uysal, “Alın bölgesinde kanama vardı ama bu kadar yaradan dolayı böyle korkmasına anlam veremedim. Titriyordu, dehşet içerisinde kalmıştı, ağlıyordu. Hatta altına kaçırmıştı” diye konuştu. Biz yaralı İsrail askerlerini tedavi ettik. Kendilerini öldüreceklerini düşünüyorlardı. Bir de baktık ki arkadaşlarımıza 5 metre yakından ateş etmişler. Şehitler gelmeye başladı. Üzerinde kamera olan arkadaşımızın üzerinde 5 mermi çıktı dedi.

Tüm dünya üzerinde yenilmez, yıkılmaz, batmaz efsanesi oluşturan İsrail devletinin askerleri gemideki masum insanların yanında altına kaçırmışlardı. Rabbimin ayetleri nasıl da tecelli ediyor. Onlar korkak ve ödlek! Sahilde oyun oynayan üç yaşındaki kız çocuğunu öldürecek kadar alçaklar ve korkaklar! Terör örgütleri için de durum aynı! Mehmetçiğin karşısına yiğitçe çıkıp savaşsan ya! Şehit olan tüm kardeşlerimiz ya gizlendiği bir delikten keskin nişancı kurşunuyla yahut da önceden yola döşediği patlayıcılarla şehit edilmektedir. Ayette “Korunmuş müstahkem kalelerde ya da şehirlerde olmadan savaşamazlar” buyuruluyor. Müslümanın heybeti korku saçıyor. İşte Ecdadımız Çanakkale de savaşırken siperlere koşan Mehmetçiklerin korkusuzca atlayışı onları korkutuyordu. Bir İngiliz subayı: “Ölü askerleri vardı; 14, 15, 16 yaşlarında ve inanın gülüyorlardı. İlk kez kaybedeceğimizi o gün hissettik.”diyordu.

Uhud Savaşında Müşrikler galip geldikleri halde, toptan Müslümanları yok etmek için harekete geçememişlerdir. Müslümanların yeniden birlik hazırlayıp peşlerini düştüklerini duyduktan sonra hiç düşünmeden Mekke'ye doğru gitmişlerdir.  Çünkü Müslüman şehit olurken “Ben kazandım” diye ölünce Zafer kazanmanın mutluluğu içindedir. Ama kâfir katıldığı savaşta ölüp yok olacağım diye bütün bedenini saran korkudan kurtulamaz. İman sahibi insan cennete âşıktır. Uhud'un eteklerinde cennetin kokusunu alıyorum diyerek kâfirlerin üzerine koşan Enes b. Nadir gibi yiğitler ancak Müminler safından çıkabilir. Elindeki hurmaları yemek için geçen süreyi çok gören aslan parçası Umeyr b. Humam elindeki hurmaları atarak cennet meyvelerine koşan cengâverler yine imandan aldığı güçle kâfirleri darmadağın etmiştir.

“Sen onları birlik sanırsın. Aslında kalpleri paramparçadır.”Ayetiyle aslında İslam düşmanlarının birlikteliklerinin menfaate dayalı olduğunu, fikirlerinin arka planında korku ve endişelerinin olduğunu görüyoruz. Ayetin sonu “Akıllarını kullanamayan bir topluluktur”ifadesiyle bitiyor.Çünkü Allah'a inanmayanlar ve Müslümanlara karşı kin ve nefretle dolu olanlar aslında ellerinde hiçbir ilmi delil, bilgi, belge olmadan heva ve heveslerinin sonucu bu duruma düşmüşlerdir. Dolayısıyla kendileri bile ikna olmadan bir harekete katılmışlar. Şüphe ve korku da bunların peşlerini bırakmayacaktır. Eğer bizler, Kâfirlerin dünyayı sevdiği gibi ahireti seven Sahabe-i Kiram gibi olursak; Rabbim bizim heybetimizi artırıp onların kalplerindeki korkuyu daha da artıracaktır. Yeter ki biz O'na kul olalım.