Kitap bizi ömür boyunca yalnız bırakmayan gerçek dostumuzdur. İnsanın gerçek dostu kitaptır. Okuruna dostça hizmet eder, hayatı anlamlı kılar, sevgiyi, saygıyı artırır, insanı insana yaklaştırır.. İyi bir kitap, hiç bir yan etkisi olmayan tek ilaçtır. İnsan beyni okuyarak beslenir ve bilgiler güçlenir. Okuyan insanların farklı bakış açıları vardır. Kelime dağarcıkları yüksektir. Bilgi edinme istekleri vardır. Kitap okumak, düşünceleri besler ve güçlendirir. Tıpkı bir pusula gibi insana yol gösterir

     Kitap sevgisi ve okuma alışkanlığının çocukluk döneminde kazanılması gerekir. Burada anne ve babalar yanında okulların rolü çok büyüktür. Okumanın faydasını saymakla bitiremeyiz. Çocukluk sonrası gençlik döneminde de okumanın sayısız faydaları vardır. Gencin kendini tanıması, yeteneklerini keşfetmesi ve dünyaya doğru ve sağlıklı bir göz ile bakması kitaplar sayesinde çok daha kolay olacaktır. Başarılı olan gençlere bakın merak eden, okuyan ve araştıran kişilerdir.

     Doğruyu öğreten kitaplar, insanlığın geleceğine ışık tutan birer güneştirler. Bilmediklerimizi öğretirler, doğruyu, iyiyi, güzeli bulmamıza yardım ederler. Kitap okumak, ilmin göstergesidir. Kitap okumak, azmin, sabrın ve öğrenme isteğinin göstergesidir.

     İnsana sunulan değerler arasında en önemlilerinden biri şüphesiz kitaptır.Aklımızın dili olan düşüncelerimize en anlamlı cevapları ve yorumları kitaplarda buluruz. Kitap okunmak içindir .Okunmayan kitap süstür.

    İnsanın okuması, bilmesi de cehaleti kaldıran bir durum değildir. Okur da gereğini yerine getirmezse, tersini yaparsa cahil değil echel olur. Bilgi bazen hırsız feneri gibi kötülüğün işlenmesi için yol gösterici olarak kullanılır. İşte bu bilginin fazilet için değil rezalet için kullanılması anlamına gelir ki mertebelerin en kötüsüdür.

     İnsan olmanın birinci şartı okumaktır. Okumamanın mazereti yoktur. Çünkü Rabbimiz “Oku!” emrini, okuma bilmeyen bir kuluna verdi. O kul ki kullar içinde en seçkini, en üstünü ve en güzeliydi. Ama “Oku!” emrine muhatap olduğu zaman, okuma-yazma bilmiyordu. Bilmemek mazeret değildi. Çünkü insan okumak üzere yaratıldı.

       Kur'an, en son kitap olarak ve bütün vahiylerin temel esaslarını içine alan kapsamlı bir vahiydir. Kur'an'ın hiçbir değişikliğe uğramaması onun  mucizevi yönüdür. Çünkü Allah, “Hiç şüphe yok ki, Kur'ân'ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız.”  (Hicr suresi 9. ayet) buyurmaktadır.

     Kur'ân'ın inmeye başladığı anda gelen ayetlerde 'Oku' emri iki kere tekrarlanmıştır. Elbette her iki emir de tekrarın ötesinde manalar içermektedir Şöyle ki, bizler iki büyük kitapla karşı karşıya bulunmaktayız ve iki kitabı okuyup anlamakla yükümlüyüz. Onlardan ilki Kâinat Kitabı ve ikincisi ise İlâhî Kitap Kur'ân'dır. Her iki kitap da, insanı Yüce Allah'ı tanımaya götüren açık delil ve belgelerle doludur. "Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı alakdan/aşılanmış bir yumurtadan yarattı. Oku! Kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbin, en büyük kerem sahibidir." (Alak suresi 1-5 ayetler)

      Huzurlu ve mutlu olmak isteyen insan, görevlerini yerine getirebilmek için, en büyük öğretmen, Kainatın Efendisi Hz. Muhammed'e (sav) tabi olmak, onu okumak, onun okuduklarını dinlemek ve öğrenmekle görevlendirilmiştir.

    . Peygamberlik ve nübüvvet zincirinin son halkası ve en son mührü olan Efendimiz Hz. Muhammed (sav) büyük kainat kitabının en büyük ayetidir ve muallimidir. Bütün kainat, içinde bulunan bütün varlıklarıyla Allah'ın varlığını, birliğini, sahip olduğu sonsuz sıfat ve isimlerini gösterir ve ispat eder. Kainattaki bütün varlıklar içinde en fazla, en geniş kapsamlı ve en açık bir şekilde gösteren ve ispatlayan en büyük ayet Hz. Muhammed'dir (sav.).

   İnsan sadece kitapları değil, başta kendisi olmak üzere, her varlığı okumalı! Kaliteli insan, kâinatı bütünüyle bir kitap gibi okuyabilir. Onun gözünde her varlık, taşı, toprağı, ayı, yıldızı, güneşi, ineği, sineğiyle muhteşem bir kitaptır. Kitap okuyan kainat kitabını da okuyabilir.

     Kur'an ayetleri, gözleri Kâinat kitabına yönlendirir.

     “O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân'ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun? Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) aciz ve bitkin halde sana dönecektir. ”(Mülk Suresi, 3-4)

    Bütün bilimler, kâinattaki düzenin şahididir ve onu anlamaya çalışır. Bu açıdan kâinattaki bütün gerçekler Esma-i Hüsna'nın, Allah'ın isimlerinin bir yansımasıdır.

    Allah'ın yarattığı tabiat bir kitaptır. Bu sıradan bir kitap değildir; "tabiat dedikleri şey olsa olsa bir sanattır, Sani' olamaz. Bir nakıştır, Nakkaş olamaz." O halde bu harika sanat eserine bakarak, okuyarak onun yaratıcısı hakkında bir fikir sahibi olabiliriz.

   Bütün kitaplar, tek bir kitabı daha iyi anlamak için okunur.... Bu cümleyi hayatımıza rehber yapıp, kitabımız Kur'an'ı anlayarak okursak ve yaşarsak huzuru yakalarız..  O zaman Kur'an'ı anlamak için, kainat kitabını okuyarak tefekkür etmek  için her daaim Yüce kitabımızı okuyalım. Bugün sıkıntımız, insanlığın sıkıntısı Kur'an'ın anlaşılmamasıdır. Kainat kitabının okunmamasıdır. Anlaşılsaydı, okunsaydı günümüz dünyasında, insanlar hayattan zevk ve lezzet alamayacak duruma gelirdi. İntiharlar, savaşlar, terör ve benzeri hadiseler olmazdı! Dünya, sevgi, yardımlaşma, huzur ve  mutluluğun hakim olmasıyla cennete dönüşürdü.

     Eğer insanoğlu gerçekten kainat kitabını okusa, anlasa, gereğini yerine getirse dünya üzerinde tüm insanlık, kardeşlik, saygı, sevgi, barış ve huzur içinde yaşayabilirdi. Tüm  insanlığın barış reçetesi Kutsal Kitabımız Kur'anı-ı Kerimin içindedir. Ne mutlu onu okuyanlara... Ne mutlu onu anlayanlara, ne mutlu onu yaşayanlara...

Selam, sevgi ve muhabbetlerimizle... Huzurla kalın...

Muhammed ACIYAN

Kültür Dünyamızdan

[email protected]