“Tarih; milletlerin tarlasıdır. Her toplum geçmişte bu tarlaya ne ekmişse, gelecekte onu biçer.”  ( M. Cevdet Anday)

Yollar ve yolculuk zuhurata tabidir. Yolda olmak aynı zamanda tanımak, tanışmak demektir. Bir beldeye, köye, şehre girmek orayı görmek, selam vermek, birileri ile sohbet etmekle ancak bir takım sırlara vakıf olursunuz.

Bizde öyle yaptık. Yola düştük. Kerem sahibinden gelecek lütuf ve inayete bel bağlayarak, ecdadın izlerini sürdük.

Belçika’dayız. Rotamız hiçbir Türk’ün yaşamadığı ama kendilerini “Türk” olarak takdim eden ve bundan da onur duyan Faymonville köyü.

Faymonville, Belçika’nın Valon bölgesinde (Belçika’da Valon bölgesi, Flaman bölgesi ve Alman bölgesi var) Liège Eyaletinin Waimes ilçesine bağlı bir köydür.

Yaklaşık nüfusu 1000 kişidir.

Köyün Türk köyü olarak anılmasının iki farklı hikâyesi var. Mazlumlara, mağdurlara ve masumlara sahip çıkan ve kol kanat geren atalarımıza doğru uzanan bir öykü.

İlk hikâye göre Orta Çağ’da Müslüman Türklere karşı düzenlenen Haçlı Seferlerine köyün katılmayı reddetmeleri üzerine Faymonville “Türk Köyü” olarak isimlendirilmiştir.

16 ve 17. yüzyıllarda kilisenin Osmanlıya karşı düzenlenecek savaşlar için kendilerinden vergi toplamasına karşı çıkmaları ve aksine Osmanlının yanında yer almaları ve ittifak kurmaları nedeniyle çevredeki köylerin Faymonville’yi “Bu köy Türk” şeklinde tanıtmaları da ikinci varyanttır.

Köyde Şubat ayında düzenlenen festivalde köylüler, Osmanlı kıyafetlerini giyerek yaya ve atlı bir kortej ile yürürler. Bununla da gurur duyarlar. Bir bando da yürüyüşe eşlik eder. Avrupa’nın değişik yerlerinden gelen soydaşlarımız bu gösteriyi izlerler. Türkiye, Belçika televizyonları Faymonville’deki festivali haber yapmışlar.

Bugün köyde, amatör kümede oynayan “FC Turkania” isimli bir futbol kulübü var. Formasında ve kulüp logosunda Türk bayrağı bulunmaktadır. Kulüp 1798 de kurulmuş.

Köyde bulunan köylülerin işlettiği “Sultan Ana” restoranı ise kapanmış. Yakın zamana kadar köyün içinde bir gönderde dalgalanan bir Türk bayrağı varmış.

 Ay ve yıldızımızı köyün anıtına işlemişler. Köy halkından görüştüğümüz butik işletmecisi Madam Mrym ve eşi oldukça sıcakkanlı insanlar. Geçmişleri ile övünüyorlar. Türkiye’yi de sıkça ziyaret etmişler. İlgilerinden dolayı onlara müteşekkiriz.

Dostlar! Sadece Belçika’da değil Hollanda’da da Belçika sınırına yakın Türk adını taşıyan “Turkeye” isimli bir köyde ziyaretçilerini bekliyor.

Bu izleri görünce; atalarımızla ne kadar gurur duysak ve onlara rahmet dilesek azdır, diye düşünüyoruz.

Mehmet Akif Ersoy:

“Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz: Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz!”

Mısraları ile milletimizin büyüklüğünü dünyaya ilan ediyor.

Sorumuz şu: Atalarımız iz, eser ve isim bırakmışlar. Âlemde isimleri olmakla mazlumların yüzünü güldürmüşler, zalimlerin baş eğdirmişler.

Ya biz nasıl iz, isim ve eser bırakıyoruz, bırakmalıyız?

Ne dersiniz?

Selam ve dua ile…