Her yıl 24 Nisan tarihi geldiğinde üzerimizde “Demoklesin Kılıcı” olarak Ermenilere karşı soykırım yapıldığı iftirası sallanmaktadır. Ülkemiz ise düşmanları ve Ermenilerin destekçileri tarafından bu bahaneyle köşeye sıkıştırılmaya çalışılmaktadır.

Birinci Dünya Savaşı’ında ihanet eden, arkadan hançerleyen Ermenilere karşı Devlet-i Aliye bir takım tedbirler almak zorunda kalmıştır. “Millet-i Sadıka” unvanı ile takdir edilen bir millet dış güçlerinde kışkırtması ile isyan ettiler.

Devlet, 24 Nisan 1915 de olayın elebaşı konumundaki ileri gelenleri Anadolu’ya sürgün etti. Mayıs ayında da Ermenileri zorunlu göçe tabi tuttu. Zorunlu göç (tehcir) esnasında bir takım Ermeniler hastalıktan, saldırılardan dolayı hayatını kaybetti. Bunların sayısı iddia edildiği gibi 1,5 milyon değildir. 1913 yılında ülkede yaşayan Ermenilerin sayısı 1 milyon civarındaydı. Büyük Ermenistan kurma ideali ile ayaklanan ve tehcir edilenlerin iaşe ve ibate masrafları hükümet tarafından karşılanmıştır.

Aslında 1850 yıllardan sonra Anadolu’da çıkarttıkları isyanlar sırasında Ermenilerin binlerce Müslümanın kanını döktükleri hiç gündeme getirilmez. Varsa yoksa sözde “Soykırım” yalanı.

Örnek mi? Zeytun İsyanı

Geçtiğimiz günlerde Zeytun”a( Süleymanlı) gittik. Maraş’a yaklaşık 70-80 km uzaklıkta sarp kayalıkların ve vadilerin arasında yer alan Süleymanlı tarihteki Zeytun İsyanı’nın çıktığı yer. İsyan sırasında şehit edilen askerlerimize, vatandaşlarımıza Fatiha okuduk. Kanlıdere ve Kanlıköprü’den derin vadilere atılarak hayatına son verilenleri hüzünle hatırladık.

Bölgede yaklaşık 3-4 asır huzur içinde yaşayan Ermeniler özellikle dış güçlerin kışkırtması ve Hınçak çetesinin çabası ile eşkıyalık yapmaya ve Türklere saldırmaya başladılar. Arazi oldukça sarp olduğu için Osmanlı Zeytun’a hâkim olamadı. Hatta zaman zaman askerlerimiz tuzağa düşürüldü. Ancak 1915 yılından sonra bölgede egemen olan Osmanlı Devleti burada yaşayan Ermenileri sürgün etti. İlginçtir bunlardan 25 aile de Konya’ya tehcir edildi.

Zeytun’un adı da buradaki isyanı bastırmak isterken şehit olan Jandarma Binbaşı Süleyman Bey’in adıyla değiştirildi. Süleymanlı oldu.

Ermeniler dünyanın her tarafında  “Denizden Denize Ermenistan” idealini gerçekleştirmek için sahte raporlar ve satılık kalemlerle dünyayı aldatmaya ve etkilemeye devam etmektedir. Gerçek olmayan bir “Soykırım ”masalı ile özellikle diasporanın da yardımıyla kamuoyu oluşturmaya çalışmaktadır.

Ya biz ne yapıyoruz?

Bu konuda bizim de dünyaya gerçekleri iletmek gibi bir sorumluluğumuz var. Gerçi zaman zaman konu ile ilgili akademik çalışmalar yapılmakta, cihana haklılığımızın duyurulması için gayret sarf edilmektedir.

Söz konusu çalışmaların yeterli olduğunu söyleyemeyiz.

Haklı olduğumuz bir dava için kültür, sanat, sinema, edebiyat ve sosyal medya, basın alanında daha fazla nitelikli işlere imza atmamız gerekir.

Ermeniler tarafından şehit edilen kardeşlerimize ve geçmişlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.

Selam ve dua ile..