Bir çocuk, yıllardır aynı tepede yaşayan bilgenin yanına geldi. Elinde bir kum saati tutuyordu. “Bilge efendi,” dedi çocuk, “zaman hep aynı hızda akar mı?”
Bilge, bir an durup çocuğun gözlerine baktı. “Hayır,” dedi sakin bir sesle. “Zaman, her insan için farklı akar. Bazen bir nefes kadar kısa, bazen de bir ömür kadar uzun gelir.”
Zamanın Görünmeyen Yüzü
Çocuk kum saatini ters çevirdi ve kumun akışını izlerken sordu: “Ama efendi, saatler hep aynı hızla akar. Nasıl olur da insanlar farklı bir zaman hisseder?”
Bilge, çocuğun elindeki kum saatini alıp yere koydu. “Kum bu saatin içinde hep aynı hızda akar,” dedi. “Ama bu, kumun akışını izleyen kişinin ne hissettiğini değiştirir mi? Mutlu bir insan için bu saniyeler bir an gibi geçer; oysa bekleyen bir insan için bu aynı saniyeler sonsuzluk kadar uzun gelir.”
Çocuk, bu sözlerin ardından bir an düşünceye daldı. “Peki ya benim zamanım? O ne kadar hızlı akıyor?” diye sordu.
Bilge gülümseyerek cevap verdi: “Bu sorunun yanıtını yalnızca sen verebilirsin. Ama unutma, zamanın akışı hissinle değişir. Çoğu insan kendi zamanını fark etmeden başkalarının ritmine ayak uydurur ve böylece kendi hayatını kaybeder.”
Anın Sonsuzluğu
Bilge, çocuğun elinden tutup onu yakındaki bir dere kenarına götürdü. Akıp giden suyu işaret ederek, “Bak,” dedi. “Bu dere aynı anda hem akıyor, hem de aynı yerde kalıyor gibi. Zaman da bunun gibidir. Sen onun bir parçasını fark ettiğinde, o anı sonsuz kılarsın. Ama dikkatin dağıldığında, zamanın hızına kapılırsın.”
Çocuk, suyun şırıldısını dinlerken gözlerini kapattı. Bir anlık huzur hissetti. “O zaman zamanı durdurabilir miyim?” diye sordu.
Bilge, gülümseyerek başını salladı. “Hayır, zamanı durduramazsın. Ama onun seni sürüklemesine izin vermemeyi öğrenebilirsin. Anı yaşa, o anı hissederek sonsuzlukla buluş.”
Başkasının Zamanını Anlamak
Çocuk bir süre sonra tekrar sordu: “Ama bilge efendi, herkesin zamanı farklıysa, insanlar birbirini nasıl anlayabilir? Birinin zamanı hızlı, diğerininki yavaşsa bu dünyada uyum nasıl olur?”
Bilge derin bir nefes alıp cevap verdi: “Zamanı paylaşmak, insanlar arasında en kıymetli bağdır. Bir annenin çocuğunu beklerken hissettiği sabır, bir aşığın kavuşma anını beklerken yaşadığı heyecan… Herkes kendi zamanında yaşar, ama sevgide ve anlayışta bu zamanlar kesilir. Gerçek uyum, başkasının zamanına kulak verebildiğinde başlar.”
Zamansızlığın Huzuru
Çocuk, bilgenin yanından ayrılırken kendi zamanını düşünüyordu. “Zamanımın hızını ben mi belirliyorum, yoksa o mu beni yönetiyor?” diye mırıldandı. Bilgenin sesi arkadan duyuldu: “Unutma çocuk, zamanın ötesine geçmek, onun seni yönetmesine izin vermemekle başlar. O anı bulduğunda, zamansızlığın huzurunu yaşayacaksın.”