“Dünya ilk bakışta sana bir vaat gibi gelir,” der Albert Camus, “ama sonra onun bir yanıtsızlık olduğunu keşfedersin.
Hayat, bazen bizi zorla yavaşlatır. İnşa ettiğimiz her şey yıkılır gibi olur, ve biz, o yıkıntıların ortasında, yapayalnız kalırız.
Kendimizi nereye koyduğumuza ve ne olduğumuza bakıp gerçek ve keskin bir seçim yapmak mümkün. Ve eğer iyi olma derdine düşersek, iyi insanlar çoğalmaz mı?
Bazen, bir şeyleri kaçırmışız gibi hissederiz. Oysa belki de henüz başlamamıştır bizim için zaman...
Birinin kederi, diğerine sızar. Birinin kibri, başka birinin ruhunu kemirir. Fakat bazıları bu bağları öylesine sıkı kurar ki, kendi benliğini kaybeder.
Öyle bir dünya ki burası, kim olduğunu unutmak kolay, kendini başkalarının gözünde görmek bir tür hayatta kalma stratejisi gibi sunuluyor.
İçsel denge ve huzur, başkalarının seslerinin gölgesinde kaybolmak yerine, kendi değerlerimizi ve kimliğimizi keşfetmekle sağlanır.
Karanlık bir odada oturduğunda, sessizlik çoğu zaman en gürültülü şeydir. Tam o an, zihnin konuşmaya başlar.Korkular, saklandıkları köşeden çıkıp yaklaşırlar.
Özgüven ve cehaletin birleşimi, bir toplumu felakete sürükleyebilir. Çünkü cehalet, çoğu zaman bağırarak konuşur, kuşku ise fısıltıyla.
Bu bağlantı sizi https://www.konyayenigun.com dışındaki bir siteye yönlendiriyor.