Candan Erçetin'in bir türküsü vardır: Yalan, Dünya'da ölümden başkası yalan bu türkü benim en çok beğendiğim ve gerçekten etkilendiğim bir türküdür.
Hayat bizim algımıza göre çok uzun gelse de kaybedildikten sonra gerçekten bir anda hayal oluyor. Geriye tek hakikat kalıyor. Allah'ın Mutlak hakikati karşısında insanın teslim oluşu ve Rabb'inin davetine icabet etmesi.
Bu konuya neden girdim dersiniz? Hepimizin hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya sarılması ve görümüzü bir nevi iktidar hırsımızın bürümesi soncunda girdim. Geçen hafta genç bir arkadaşımızı, daha doğrusu oğlumuz yaşındaki bir kardeşimizi kaybettik. Uğur'u kaybettik. Uzun süren tedavisinin ardından hayata tutunamadı ve evlada etti.
Uğur'un bir takım psikolojik sorunları ve özel sıkıntılarını olduğunu söylediler. Zaman zaman biz de bazı durumlarını görüp kendisine nasihat ettiğimiz olurdu.
Sevgili anneler ve babalar, evlatlarımız bizim göz bebeğimizdir. Uğur'u ben doğurmadım; ama ona bir evladım gözüyle bakıyordum ve problemlerine çare olmaya çalışıyordum. Demek yarası çok derinmiş ki fayda vermedi. Her kapıyı açışımda buyurun hocam, demesi ve saygı ile karşılaması, güler yüzü ile hayat dolu bir çocuktu. Kim bilebilirdi ki onun içinde nice fırtınalar estiğini ve hayata küstüğünü. Bana ve öğrencilerime her çay uzatışında Afiyet bal, şeker olsun hocam demesini hâlâ kulaklarımda duyuyor gibiyim. Dersim bitip giderken kapıya kadar uğurlaması ve Sadık Hocama da selam söyleyin. Kendisini özledik, ara sıra gelip bir çayımızı işçin. Hiç mi hiç aklımdan çıkmıyor. Ah Uğur! Bizleri öyle bir derin acılara gark ettin ki tarifi imkânsız. Sen vefat edince ağlayamadım bile. Çünkü bana şaka gibi gelmişti. Öldüğüne bir türlü inanamıyordum. Ne zaman ki Sadık Bey cenaze namazını kılıp geldi o zaman inandım. Gerçek hakikati görüp ve hayatın ne kadar kısa ve ne kadar anlamsız olduğunu anladım.
Sevgili anneler babalar, evlatlarımız bizim yegâne varlığımız, geleceğimizdir. Onlara hayatı zehir etmeyelim. Onların isteklerine saygı duyalım ve kişiliklerini, farklı bir birey olduğunu kabul edelim. Onların sevdiğine ve tercihine saygı duyalım. Unutmayalım ki siz de bir zamanlar gelin veya damattınız, oğuldunuz. Belki size aileniz destek çıkmamış olabilir. Ama kendi yaşadığınız sıkıntıları çocuklarınıza yaşatmayın. Hayatınızda yaşadığınız olaylar sizin için ibret olsun ve gelecek için ders çıkartın.
Evladımı canımdan çok seviyorum. diyen anne-babalar! Evladınızı gerçekten sevin ve ona sevginizi gösterin. Onu hayata hazırlayın. Hayatta her şey gönlünce olmadığını, bazen istediklerini yapamayacaklarını, bunun için zamana ve mekâna ihtiyaçları olduğunu öğretin. Onlara istediklerine ulaşabilmeleri için sabrı ve çok çalışmaları gerektiğini öğretin. Çocukken her istediklerini yapmayın ki hayatta bazı şeyler de gerçekleşmiyormuş, elde edemiyormuşuz, desinler. Hayatı yaşayarak öğrensinler, kendilerini hazırlanmış bir hayatın için de bulmasınlar. Terzinin diktiği elbise her bedene uymuyor. Bunun için kendi beden ölçüleri, tecrübeleri şart.
Sevgili eşler, eşiniz hayatta iken onun kıymetini bilin. Kuş iki kanadıyla birlikte uçar. Kanadının biri kırıldıktan sonra onun kuş olma özelliği kalır mı? Elbette kalmaz. Öldükten sonra dövünmüşsünüz ne çıkar. Giden geri gelmiyor. Eşinizin sevdiğini, bağrına bastığını siz de sevin ve bağrınıza basın. Bir hükümranlık uğruna bir birinizi yakmayın. Ne olur biraz alttan alıverseniz!
Sevgili gençler, sizin bir anne babanız olduğu gibi hanımınızın da bir annesi babası vardır. O da sizin gibi aynı duygulara sahiptir. Sevgi ve merhamet sahibidir. Bu duyguyu Yaratanı koymuştur onun kalbine. Bu duyguya bağlılığından dolayı onları suçlamayın. Bizzat saygı gösterin.
Evet! Uğur, sen gittin ama içimize bir acı koyup da gittin. Gelişin dünyaya belki uğur getirmişti; ama gidişin hüsran.
Uğurlar ola Uğur, Kur'an yoldaşın, Rahman bağışlayanın ve Hz Peygamber dostun ola.
***
Ölüm beni hep ağlatmıştır. Nerde bir salâ verilse içim cız eder. Bak, birisi yine bu dünyayı bırakmış, sevdiklerini, isteklerini, hayata dair umutlarını geride bırakmış gidiyor, diye üzülürüm. Nedense dünyaya gelene seviniriz ahrete gidene üzülürüz. Aslında insan yaratanından kopup geldi, yine Yaratanına dönüyor. Bundan daha tabi bir şey olamaz. Ama biz insanlar fıtraten zayıf yaratıldığımız için bu gerçeği kabullenmekte zorluk çekiyoruz.
Gazetemiz Yenigün çalışanlarından Ali Tanoğlu da iki gün öncesi derin bir acı yaşadı. Kolu kanadı kırıldı. Hayata birlikte başladığı, aynı yola baş koyduğu biricik eşi Hatice Hanım'ı kaybetti. Ölümün acısını, yokluğun yalnızlığını yüreğinin derinliklerinde yaşadı. Yüreği yangın yerine döndü.
Ali Abi'ye ve yakınlarına Allah'tan sabır diliyorum. Sabır acıdır; ama meyvesi tatlıdır. Merhumeye Allah'tan büyük bir bağışlanma ve yüzünün ak olmasını diliyorum. Allah hepimizin akıbetini hayr eylesin, kaldıramayacağımız, taşıyamayacağımız yükle bizi imtihan etmesin. Öbür dünyada da hesabımızı kolaylaştırsın ve amel defterini sağ elinden alanlardan eylesin. Amin.