Son günlerde ülke içinde ve dışında önemli gelişmeler yaşandı, yaşanmaya devam ediliyor. Aynı günlerde bendeniz de bazı etkinlikler içinde yer aldım. Bugünkü yazımda bu konulardan bahsetmek istiyorum.
Son günlerde meydana gelen en büyük olay Suriye’de yaşanıyor. Suriye’de 10 yıldır devam eden iç savaş son günlerde yeni bir boyut kazandı. Rejime muhalif olan ve iç savaşın başladığı andan itibaren Türkiye ile birlikte hareket eden Suriye Milli Ordusunun geçen hafta içinde başlattığı harekât başarıyla devam ediyor. Suriye Mili Ordusu bir yandan Esad’ın askerleri ile diğer yandan PKK teröristleri ile savaşıyor. Buna rağmen önemli kazanımlar sağlayan Suriye Milli Ordusu, Suriye’nin en büyük ikinci kenti olan Halep’i ele geçirdi. Halep’in hemen yakınında bulunan Kuveyris Hava Üssü de çok sayıda uçakla ve cephaneyle birlikte Suriye Milli Ordusunun eline geçmiş durumda. Bir Türkmen şehri olan Halep 10 yıl sonra yeniden asli unsurların elinde. Haleplilerin Halep’e yani eski evlerine dönüşleri yoğun olarak devam ediyor.
Suriye Milli Ordusu, bu yazının kaleme alındığı anlarda Münbiç ve Hama’yı ele geçirmek için yoğun mücadele veriyordu. Gelen haberler, şiddetli çatışmaların yaşandığı yerler olan Münbiç ve Hama’nın da her an Suriye Milli Ordusunun kontrolüne geçebileceği yönünde… Türkiye’nin uzattığı ele sıcak bakmayan rejim şu anda bunun bedelini ödüyor.
Suriye Milli Ordusu bundan sonra durur mu yoksa Şam’a doğru bir yürüyüş yapar mı? Suriye Milli Ordusunun bu yürüyüşü karşısında İran ve Rusya nasıl tepki verir? Türkiye, İran ve Rusya’nın olası müdahalesi karşısında nasıl bir tavır alır? Bunlar önemli sorular ama aynı zamanda cevabı bilinmeyen sorular. Zira bölgede biraz sonra nasıl bir gelişme yaşanacağı kesinlikle belli değil.
***
Diğer konu gündemimizden hiç düşmeyen Gazze. Dünyanın en büyük terör örgütü olan İsrail ile Lübnan arasında imzalanan ateşkes anlaşması yürürlüğe girdi ama Gazze’de hüzün devam ediyor. Gazze her gün bombalanıyor. Her gün başta çocuklar olmak üzere onlarca insan hayatını kaybediyor. İsrail Terör Örgütü ateşkes anlaşmasına rağmen zaman zaman Lübnan’ı bombalıyor.
ABD seçimlerinden önce Ortadoğu’da barış vaad eden Donalt Trump seçimleri kazandıktan sonra ağız değiştirdi. Birkaç gün önce son yaptığı açıklamada tehditler savurdu ve “Şayet benim göreve başlayacağım tarih olan 20 Ocak 2025’e kadar Hamas elindeki İsrail esirlerini serbest bırakmaz ise Ortadoğu’yu cehenneme çeviririm” dedi. "Bu bedeli Ortadoğu'daki herkes öder, özellikle de bu suçu işleyenler" diyen Trump, "Sorumlular, Amerika Birleşik Devletleri'nin uzun ve efsanevi tarihi boyunca darbe indirdiği herkesten çok daha şiddetli bir şekilde vurulacak. Rehineleri derhal serbest bırakın” ifadelerini kullandı. Bu açıklamalardan sonra ABD’nin İsrail’e olan desteğini Trump’ın geri çekeceği beklentisinde olanlar sükûtu hayale uğradılar. Böyle bit açıklama benim açımdan beklediğim bir açıklama idi. Zira ABD’nin İsrail’e olan desteği devlet politikasıdır. Kim başkan olursa olsun bu politika değişmez. İsrail, ABD’de o kadar etkin ki burada İsrail aleyhine olacak bir karar asla çıkmaz. Türkiye’nin büyük bir güce sahip olmadan İsrail’i durdurmak mümkün olamayacak gibi görünüyor. İsrail’i durdurmak için Türkiye’nin ABD’ye kafa tutacak bir güce ulaşması gerekiyor. Bu mümkün mü? Elbette mümkün. Yeter ki biz olanca gayretimiz ile çalışalım.
***
Son günlerde ülke içinde yaşanan en önemli gelişme ekonomik konuda oldu. Kasım ayı enflasyonunun açıklanmasından sonra yıllık enflasyon %47 seviyesinde gerçekleşti. Aralık enflasyonunun 3 Ocak’ta açıklanmasından sonra çalışanların maaş artışlarının ne kadar olacağı belli olmuş olacak. Yıllık enflasyon %47 ama ev kiraları artışı %60 olmuş. Enflasyon seviyesinde artış yapılacak denen ev kiralarının yıllık enflasyonun 13 puan üzerinde olmasının sebebi nedir acaba?
Bu enflasyon oranlarına göre en düşük memur maaşı 44 bin TL. en düşük memur emeklisi maaşı 19 bin TL. olacakmış. Bu ne demek? 44 bin TL alan memur, emekli oluverse maaşı 19 bin TL. ye düşecek demektir. Çalışanla emekli arasında bu kadar büyük maaş farkı olmamalı.
Belli bir hayat standardına alışmış olan bir aile birdenbire %55 oranında daha az yani daha önce aldığı maaşın %45 ini almaya başlarsa aile büyük bir sıkıntıya uğrar. Fazla değil 10 yıl önce bir çalışan emekli olduğu zaman maaşının %70’ni alıyordu. Şimdi ancak %45’ini alabiliyor. Bu durum emekliler için züldür. Emeklilerin yaşadığı bu olumsuzluk bir an önce düzeltilmelidir.
***
21. Ankara Kitap Fuarı 29 Kasım’da başladı, 8 Aralık’a kadar devam edecek. Fuarda, Selçukya Kültür Sanat Derneği Konya adına stand açan tek kurum oldu. Konyalı yazarlar Selçukya standında kitaplarını imzalama fırsatı buldular. Bu bağlamda bendeniz de 1 Aralık Pazar günü kitaplarımı imzalama ve dostlarla sohbet etme imkânı bulmuş oldum. Cuma gününden gittiğim Ankara’da Oğlum Eymen ve eşi kızımız Zülal ile görüşme fırsatım da oldu. Onlarda 3 gün kaldıktan sonra Pazartesi günü Konya’ya döndüm. Bu fırsatı veren Selçukya yetkililerine şükranlarımı sunuyorum.
Ankara’da iken arabanın fren lambalarında problem oldu. Yanmayan fren lambalarını yaptırmak için önce İskitler Sanayine gittim. Gösterdiğim usta yaptığı kontrolden sonra “bunun fren müşürü değişecek. Burada o parçayı bulamazsınız. Büyük sanayiye gitmeniz gerekir” dedi. Verdiği bir konumu takip ederek büyük sanayiye ulaştım. Orada bir oto elektrikçiye gösterdim. O da aynı şeyi söyledi ve elime bir parça vererek “bu fren müşürünün aynısından al getir takalım” dedi. “Siz de yok mu?” dedim. “Yok” dedi. Bir parçacıya gittim ve elimdeki parçayı göstererek bundan istiyorum” dedim. Bana paket içinde bir parça verdi. Parasını verdim ustaya götürdüm. Usta baktı ve “bu olmaz” dedi. Aldığım yere götürdüm “bu olmazmış” dedim. Parçayı aldı “bunun aynısı yok” diyerek paramı geri verdi. Başka bir parçacıya giderek bir parça daha alarak ustaya götürdüm. “Bu da olmaz” dedi. Bu işlem 5 defa tekrarlandı. Alıyorum, götürüyorum “olmaz” diyor. “Usta ne yapacağız hiç biri olmuyor” deyince “ilk aldığını getir de onu takalım” dedi. Parçasını geri götürdüğüm yere tekrar gittim. Aynı parçayı tekrar aldım. Ustaya getirdim. Usta parçayı yerine taktı. Kontrol etti. Bir terslik vardı. Frene basınca yanması gereken lambalar fren boşta iken yanıyor, basınca sönüyordu. Tekrar söktü. “Bunu geri ver bu da olmuyor” dedi. Götürdüm özür dileyerek ikinci defa tekrar geri verdim. Adam anlayışlı. “Sıkıntı yok” dedi. Tekrar aldı ve paramı bir kere daha geri verdi. Çıktım birkaç dükkâna daha girerek sordum “yok” dediler. Toplam olarak 8 – 10 dükkâna girip çıktım ama bir türlü aynı parçayı bulamadım. Bu arada tam 3 saat geçmişti. Ustaya döndüm ve “bir türlü bulamıyorum, ne yapacağız?” dedim. Elinde tuttuğu bir parçayı göstererek “bunu takacağım” dedi. Nereden bulmuştu bilmiyorum. Adam dükkânından hiç çıkmadığına göre demek ki kendinde varmış. Kendisine bir şey söylemedim ama içimden ”be mübarek adam madem elinde vardı beni 3 saattir niye dolaştırıyorsun?” diye geçirdim. Parçayı taktı, problem düzeldi ve sanayiden çıktım.
***
Son olarak KONTV’de yaptığım DÜŞÜNCE MELTEMİ programımın devam ettiğini de belirtmiş olayım. Bu hafta Cuma günü saat 18.00 de Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürü hemşehrimiz Ömer Faruk Belviranlı Bey ile “Hz. Mevlâna ve Musiki” konulu bir hasbihal yapacağız İnşallah… Bu arada 7 – 17 Aralık tarihleri arasında “Hz. Mevlâna’yı Anma ve Şeb-i Arus” etkinliklerinin de yapılacağını duyurmuş olalım. Sağlıklı ve mutlu yarınlar diliyorum.