Sen desen de de, kalede bekleşende bekle mesende iş değişti ebe sensin. Boşuna bağırıp çığırma öyle kaça kadar sayacaksan say. Ancak ebe sensin unutma.

Ne oluyor saklambaç oyunu falan oynamıyoruz deme ha?

Sonra bir sürü oyun bozanlar çıkıverir. Ali, Mehmet, Veli, Hüseyin, Himmet derken hesabsız zimmet geliverir.

Ne derler diye merak etme çanak çömlek patladı. Derler. Yeniden oyun kurulur.

Sorma oyun oynuyoruz be Ali Amca.

Biz oyunumuza devam edelim. Baharla birlikte dünden dem alalım. Demiştik. Çayır çimen yeşermiş, kuzular meleşiyor. Bizim İbrahim Öner Hocanın doğduğu demler bu demler anti parantez hatırlayalım. Ortaokulda Türkçe dersinde hangi ay günde doğdunuz hocam? Diye sorduğumuzda “Ekinler dört parmak iken, kuzular meleşirken doğmuşum. Derdi.

Çayır çimen üzerinde üzerine yüzlerimiz birbirimiz üzerine dönük halka oluşturarak oturalım. En delimiz ebe olsun, eline mendili alsın ve mendilin ucunu düğümlesin. Mendili eskisi gibi arkasına saklasın.

Yağ satarım bal satarım ustam öldü ben satarım. Ustamın kürkü sarıdır. Satsam 15 liradır. Zam-bak Zum-Bak dön bir arakana bak. Diyerek Halka etrafında dolaşmaya başlasın.

Dolaşırken mendili belli etmeden bizim tabirimizle çaktırmadan birinin arkasına mendili koysun. Arkasına mendil bırakılan oyuncu bunun farkına vardığı anda mendili alarak ebeyi kovalamaya başlar. Ebe yakalanmadan onu yerine oturursa, mendili alan ebe olur. Yakalanırsa oyun aynı ebeyle devam ederdi.

Bu oyunu hatırladık mı?

Kayısı ağaçlarının bu yıl erken açtı ve çiçekleri üşüdü. Bademler var. Can erikler üşümedi. Emrine şükür. Az veya çok yağışlarımız oldu. Tam topal tavuk oynanacak zaman. Şimdiki çocuklar oynamazsa oynamasın.

Ha bu arada Lille Mevkiinde YAĞMUR DUASI olacağını duydum. Yer gök dua ile durur. Derlerdi büyüklerimiz. Cenabı Allah hakkımızda hayırlısını versin.

Çelik çomak oynamıyoruz. İşimize bakalım. Sahi şimdiki çocuklar çelik çomak da oynamıyorlar. Gerçi çelik çomak yapacak Çarşamba Çayı boyunda ne söğüt ne de kavak kaldı. Çarşamba Çayı betonlaşırken onlarda tarihe karıştı.

O zaman ne yapalım bu zaman bunu götürür. Deyip hatıralarımızı anmayalım mı? O yıllarda okulu asıp Yıldırım Sınamasında Cüneyt Arkın’ın Fatihin Fedaisi Kara Murat Filmine nasıl giderdik değil mi?

Sınıfa mendil serip 25-50-100 kuruş derken kaç adet 175 kuruş olan sinema bilet parası toplamıştık. Sinemada eğlencelik pepsi ve nohuta bile paramız yetmişti. O zamanlar film başlamadan ve film aralarında Orhan Gencebay’ın şarkılarını dinlerdik. Şimdi ise adını bile duymak istemiyor Ali Amcam.

Sinema mendil derken biz saklambaç oyununu unuttuk sanmayın. Ali Amcam unutturmaz.

Ebe kim olursa olsun. Ancak saklambaç oyununda ebenin sayarken hemen arkasında sobelemek için hazır bekleyen işgüzar tembel cinleri saf dışı etmek için SAĞIM SOLUM ÖNÜM ARKAM EBE SOBE! Diye bağırırdı.

Ha sayma da önemlidir. Elliye kadar yahut yüze kadar sayı sayılır. Sonrasında SAĞIM SOLUM ÖNÜM ARKAM EBE SOBE! Diye bağırırdı.

Elliye kadar sayar. Ama beş-on-on beş-yirmi-yirmi beş-otuz-otuz beş-kır-elli der bitirir. Oyuncular bağırır.

---- Birer birer sayacaktın. Olmaz oyun başladıktan sonra kural değiştirilmez. Ebe cevap verir;

---- Milyonları hiçe sayıyorlar ben beşer beşer saymışım ne olmuş? Diğer oyuncu cevap verir;

--- Amca felsefe yapma şunu şurasında 40 yıl sonra saklambaç oynayalım. Dedik oyunun içine hile kattın. Haydi, oyna yeniden başlayalım. Say!

--- Bir, iki, üç, dört, beş, altı,…………..kırk sekiz, kır dokuz, elli! SAĞIM SOLUM ÖNÜM ARKAM EBE SOBE! Tamam mı?

7 Haziran 2022 Ahmet Yıldız Çumra