On bir ayın Sultanı mübarek Ramazan’ı ve sabrederek oruç tutanlara hediye edilen Ramazan Bayramını geride bıraktık.

Ramazan’da çokça güzel hasletler kazandık. Yeni yeni nice güzellikler yaşamaya başladık. Oruç bize her türlü kötülüğü, günahı işlemeye kalkan oldu. İyiliklere, yardımlaşmaya, paylaşmaya sevk etti.

Ramazan’ın bize kazandırdığı olumlu, güzel ve iyi ahlâkı, Ramazan’dan sonra da devam ettirmek bir mü’min için vazgeçilmez zorunluluktur. Ramazan ayı boyunca, Rabbimizin emri gereğince her türlü haramdan uzak duran müminler, Ramazan’dan sonraki yaşantılarını da yine haramlardan uzak kalarak devam ettirmelidirler.

Zira Rabbimizin bildirdiği, helal ve haram sınırları sadece Ramazan ayına mahsus değildir.

Bu yıl ki, oruç sınavımız nihayete erse de,  kulluk sınavımız aralıksız sürüyor ve yaşadığımız müddetçe sürecek.

Ramazan’da da, bayramda da imtihanda idik, bayramdan sonra da yaşadığımız sürece her an imtihanımız devam ediyor, edecek.

Onun için Ramazan ayı bitse de, nefsimizde bütün güzelliği ile Ramazan’ı yaşamaya devam edelim. Mesela; Oruçla birlikte namaza da başlayan bir mü’minin, Ramazan bitti diye namazını terk etmesi ancak şeytanı sevindirir.

Zira namaz sadece Ramazan ayına mahsus değil, bir ömür boyu Yaratıcımızın bizden edasını istediği bir ibadettir. Can bedende kaldığı müddetçe namaz ibadetini aksatmadan yerine getirmek, Rabbimizin emrine boyun bükmek ve O’nun emrine râm olmak bize ebedi saadeti kazandırır.

Oruç sayesinde namaza başlamasının yanında, fakire yardım eden, muhtaca el uzatan, mazlumların dertlerine derman olmaya çalışan, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını karşılamak için gayret eden, güzel ahlâk sahibi olan, kardeşliğe önem veren ve sabretmeyi öğrenen bir mü’minin, bu güzel hasletleri Rabbimizin istediği şekilde ömrü boyunca aksatmadan devam ettirmesi gerekir.

Ramazan’da; Yüce Allah’ın, bir ay boyunca tepeden tırnağa kadar bütün vücut azalarına oruç tutturarak, bu rahmet, mağfiret ve cehennemden kurutuluş ayını en iyi şekilde hakkıyla değerlendiren ve Allah’ın rızasını kazanmaya çalışan bir kul olmaya çalışan mü’minler olarak, Ramazan’dan sonra da bütün vücut azalarımıza helaller dışında haram olan her şeye oruç tutturmaya devam ettirmeliyiz. Allah’a kulluk bunu gerektirir.

Hicr Sûresi 98. Ayette;  “O hâlde, Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt) ve secde edenlerden ol” yine aynı Surenin 99. Ayetinde de; “Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et” buyurulmaktadır.

Bu Ayetlere göre; Kulun Rab’bini hamd ile tesbih etmesi, yani O’nu övgüyle anarak her türlü eksiklikten, şanına yaraşmayacak niteliklerden tenzih edip yüceltmesi; Rabbi karşısındaki tevazuunun, O’na karşı duyduğu derin saygının en çarpıcı ifadesi olmak üzere huzurunda secdeye kapanması ve nihayet hayatı boyunca Rabbine bu şekilde kulluğunu sürdürmesi, hem bir kulluk görevi hem bütün kötülere ve kötülüklere karşı Rabbinin yardım ve desteğine liyakat kazanmasının şartı hem de O’ndan gelen yardım ve lütuflar için bir şükür görevidir.

99. Ayet, Rabbimize ibadeti belli bir vakte, sınırlı bir zamana bağlamamıştır. Bu Âyette yaşantımız boyunca ölüm gelinceye kadar Yaratıcımıza ibadet etmek emrolunmuştur.

Hicr Sûresi, gerek Peygamber Efendimizi gerekse O’nun şahsında ümmetini kötüleri ve kötülükleri yenme hususunda azimli ve kararlı davranmaya, Cenâb-ı Hakk’ın yardım ve desteğini yanımızda bilerek ümitli ve azimli olmaya, bunun için de hayatımız boyunca Rabbimizin şanını yüceltip kulluğumuzu sürdürmeye çağıran, bu yönde bizi aydınlatan bu Âyetlerle son bulmaktadır.

Bunun için Müslüman olmanın şartlarını sadece Ramazan’da değil, hayatımız boyunca sürdürmek temel görevimizdir. İmtihanda başarılı olmamız buna bağlıdır.

Cenab-ı Hak, Ramazan’da kazandığımız güzel hasletleri ömür boyu devam ettirerek, ebedi âlemde Cennet nimeti ile şereflenen ve gerçek bayramı hak eden bahtiyar kullarından eylesin. Ramazan’da kazandığımız güzel hasletleri ömür boyunca sürdürelim ve kulluk sınavını kazanalım İnşallah… Sağlıklı ve mutlu yarınlar diliyorum.