Benim çocukluk yıllarımda hatırladığım ilk Ramazan ayı kış mevsimine rast gelmişti. Öyle böyle değil kış kışlığını işliyordu. Diz boyu kar ve soğuk vardı. Muhtemelen dört yaşlarında ilk oruç ve ramazanla tanıştım.

Ramazan geldi deniyordu. Bu gelen Sami Ağabeyimin arkadaşı Kamil Ağanın oğlu Ramazan değildi. Bu ramazan başka ramazandı. Evde annem babam ağabeylerim ve ablam sahura kalkmak, oruç tutmak, iftar açmak, teravihe gitmek. Gibi konuşmaları duyuyordum.

Gece yarısı mutfaktan sesler gelmeye başladı. Babam rahmetli Hacı Ahmet’i kaldırman uyusun. Dediğini duyuyorum ben de uyanmıştım. Ancak, babam uyusun dediği için gözümü yumar uyur gibi yaptım. Tabi sonrasında da gerçekten uyuya kalmışım.

Sabah rahmetli annem bana kahvaltı hazırladı tek başına evde sadece ben kahvaltı yaptım. Anne siz niye yemiyorsunuz? Diye anneme sorduğumda oğlum biz oruç tutuyoruz. Derdi. 

Oruç ne menem şey annem, babam, ağabeylerim, ablam hepsi oruç tutuyorlarmış. Demek ki bu oruç tutmak güzel bir şey ama ben niye tutmuyorum? Mutlaka bunun nedenini öğrenmeliyim. Anneme, babama yahut Nuri ağabeyime sormalıyım muhakkak bende onlar gibi oruç tutmalıyım. Diyorum. O gün babamı aradım babam evde yoktu. Babam o yıllarda nakliyatçılık yaptığı için kamyonla çalışmaya gitmiş. Annem de sabah erken ahıra gitmiş. Ben en iyisi Nuri ağabeyime sorayım dedim.

Babamdan sonra evin büyüğü Nuri ağabeyim var. Nuri ağabeyim her zaman ne sorarsam bana cevap verir ve anlatırdı. En iyisi yine ona sormalıyım. Nuri Ağabeyime;

--- Nuri ağabey ben de oruç tutmak istiyorum. Nasıl tutulur bana göster ben de tutayım? Dedim. Nuri ağabeyim;

--- Ahmet oruç elle tutulacak bir şey değil. Oruç Cenabı Allah biz Müslümanlara yapmamızı emrettiği beş şartından biridir. Gece sahura kalkar yemeğimizi yer o günkü orucu tutmaya niyet ederiz. Akşam namazı ile iftar ederiz. Böylece orucu tutmuş oluruz. Ağabeyimin anlattıkların çocukluk yaşımda hiçbir şey anlamadım. Sabahtan itibaren Nuri Ağabeyim nere giderse peşinden gidiyorum. Israrla bana oruç tutmasını istiyordum. Rahmetli Nuri Ağabeyim bahçede bir şeylerle uğraşıyor.

---  Nuri Ağabey bana oruç tutmayacak mısın? Defalarca sorduğum için bıkmış olacak ki, bahçe havuzunun kenarında yer eğildi.

--- Al Ahmet işte sana orucu tuttum. Dışı karlı buzlu topak bir şey verdi. Aldığım gibi bağırarak eve koştum.  Anneme anne Nuri ağabeyim bana orucu tutuverdi. Bende oruç tuttum. Evde kuzine sobanın altına soba altının üzerine koydum. Oruç soğuktan donmuş ısıtacağım.

Annem odaya girdi ayakkabı eskisini sobanı altına kim koydu. Deyince ayakkabı eskisi değil Nuri Ağabeyimin bana tuttuğu oruç o! Dedim.

Sabah kalktığımda sobanın altındaki bizim oruç yok kaybolmuş. Çok kızdım babam gelinceye kadar kimseye oruçtan hiç bahsetmedim. Babam Konya’dan gelince babama;

--- Baba bende oruç tutmak istiyorum. Dedim. Babam rahmetli;

--- Tamam, Hacı Ahmet sende oruç tut ancak senin orucun tekne orucu olacak, öğle ezanı okununca iftarı açacaksın. Her tuttuğun orucu ben satın alacağım. Böylece bayram haşlığın çıkacak anlaşıldı mı? Anneme Hatun Hacı Ahmet’i de sahura kaldırın bizle sahur yesin! Dedi. Aman Allah’ım ne kadar çok sevinmiştim.

Kaç oruç tuttuysam babam hesap edip benim oruçlarımı satın almıştı.

*

Şimdi anladığım kadarıyla Tekne Orucu çocuklara ramazan ayını ve orucu sevdirmek kolaylaştırarak çözüm getiren güzel adetlerdendir. 

Bütün gün oruç tutamayan çocukların, günün sadece bir bölümünü oruçlu geçirmesi ''tekne orucu'' olarak adlandırılıyor.

Kişilik, çocukluk döneminde oluşmaya başladığı için çocukların ileriki yaşamlarındaki davranışlarının temelleri de bu dönemlerde atılıyor.

Özellikle 0-7 yaş taklit ve modelleme döneminde, çocuklar için alıştırma olması açısından çocuk orucu tutturulması tavsiye ediliyor.

Böylece günün sadece bir kısmının oruçlu geçirildiği tekne orucu ile küçük çocukların İslam dinini öğrenmeleri ve oruç tutmaya alışmaları amaçlanıyor.

Çocuklar, bu yöntemle isterlerse sabahtan öğleye kadar isterlerse öğleden akşama kadar tutabiliyor.

**

Eskiden Ramazan ayında oruç tutamayan yetişkinlerin ve çocukların, zorlandıkları durumlarda mutfaklardaki büyük ekmek teknesinin arkasına geçerek yemek yiyip oruçlarına kaldıkları yerden devam etmelerine ''tekne orucu'' adı verilmektedir.

Tekne orucu, küçük çocukların oruç tutmasını kolaylaştırmak, Ramazan ayının manevi iklimini ailesi ve toplumla beraber hissetmesini sağlamak ve çocuğa İslami bir kimlik kazandırmak amacıyla ortaya çıkmıştır

Gün boyu aç ve susuz kalmaya bünyesi dayanmayan çocuklar için 'çocuk orucu' anne babalar tarafından teşvik edilmektedir. Bu oruç yöntemiyle, küçük çocuklar tüm gün oruç tutmak yerine sadece günün belli bir kısmını oruçlu geçirmektedir.

Temeli çok eskilere dayanan ve Anadolu'da eski ve köklü bir gelenek olan tekne orucu, günümüzde de uygulanmaktadır.

Evet, ben ilk tuttuğum orucu rahmetli Nuri Ağabeyim tutuvermişti. Sonrasında Rahmetli babam bana hem tekne orucu tutmayı öğretti hem de tuttuğum tekne oruçlarını satın almıştı. Babamı, annemi, Nuri, Sami Ağabeylerimi, Fadime Ablamı ve bütün ailemden yakınlarımdan ahirete göçmüş olanları bu mübarek Ramazan ayında rahmetle anıyorum, yatıkları, durakları cennet olsun fatihalar gönderiyorum.