Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi Tavşantepe Mahallesi'nde 8 yaşındaki Narin Güran kızımızın vahşice katledilmesi gündemdeki yerini koruyor.
Narin yavrumuzun kimin tarafından niçin ve nasıl öldürüldüğü konusu gizemini koruduğu için herkes kafasına göre bir senaryo uydurarak milyonları ekran başına toplamaya devam ediyor. Bütün TV ler sözleşmiş gibi her gün saatlerce bu konu ile ilgili yayın yapıyorlar.
Narin olayı medyada o kadar çok yer buldu ki Tekirdağ’da meydana gelen 2 yaşındaki Sıla bebeğe yapılan cinsel istismar ve dövülme olayı bile TV lerde bunun yüzde biri kadar yer bulmadı.
Bununla birlikte Siyonist İsrail Çete Örgütü tarafından 1 yıla yakın bir zamandan beri Gazze’de katledilen ve katledilmeye devam edilen 17 bin çocuk unutuldu. Vahşice katledilen 17 bin çocuğun Narin kadar değeri yok mu da 1 ayı aşkın süreden beri sadece Narin olayı ile yatıp kalkıyoruz.
Elbette Narin’de, Narinler ve Sılalar da, Gazzeli çocuklar da bizim çocuklarımız. Hiç biri, hiçbir çocuğumuz ölmesin, hiçbir yavrumuzun başına bir şey gelmesin ama bir acımız diğer acılarımızı da unutturmasın.
Kafalarda oluşturulan uyduruk senaryolarla bu milletin her anı meşgul ediliyor. Asılsız yorumlarla zihinler iğfal ediliyor. Böyle yapılacağına bir süre beklense çalışmalar tamamlandığı zaman ne olup bitti ise her şeyi devlet yetkilileri delilleri ile birlikte açıklayacaklar zaten.
Şu anda adli tıp olayın üzerinde çalışmasına devam etmektedir. Yargıda ifadeler alınma işlemi sürmekte yeni gözaltılar ve tutuklanmalar olmaktadır. Böyle bir aşamada henüz çalışmalar devam ederken ve olayla ilgili delillerin toplanma işlemi sürerken TV ekranlarında boy gösteren yüzlerce kişinin kendilerini ispat etmek için doğru olmayan uydurma senaryolar üretmeleri toplumu yanlış yönlendirmekten başka bir amaç taşımamaktadır.
Ülkemizde her gün değilse bile her hafta birkaç çocuğumuzun başına istenmeyen bazı olaylar meydana gelmektedir. Bugüne kadar hiçbir çocuğun başına gelen musibet üzerinde bu kadar durulmamış, hiçbir olay bu kadar konu edilmemişken hatta yukarıda bahsettiğim 2 yaşındaki Sıla bebeğe tecavüz olayı haber bile yapılmamışken Narin olayının üzerinde gece gündüz bu kadar durulmasının sebebi ne olabilir?
Bazı kesimler olayı Kur’an Kursuna bile bağlamaya çalıştılar. Narin’in Kur’an Kursundan çıkarak evine gelmesi ile katledilmesi arasında bağ kurmaya çalıştılar ve Kur’an Kursunun kapatılmasını talep edecek kadar ileriye gittiler. Allah’tan Narin’in ölü vücudunu amcasının elinden alarak dereye götürüp gömen bir vicdansız çıktı konuştu da Kur’an düşmanlarının söylentileri makes bulmadı.
Narin olayı elbette bütün gerçeği ile ortaya çıkarılmalı, suçlular tespit edilerek en ağır cezaya çarptırılmalıdır. Ancak konu üzerinde çalışmalar henüz tamamlanmamışken TV lerde gece gündüz aslı astarı olmayan uydurma senaryolarla halkın uyutulması ve yanlış yönlendirilmesi kabul edilemez.
Narin olayı olduğu günden beri katledilen 17 bin Gazzeli çocuk unutuldu. Narin olayının konuşulduğu her gün onlarca Gazzeli çocuk katledilmeye devam ediyor. Bu çocukların haberi bile yapılmazken Narin yavrumuzun kim tarafından nasıl ve niçin öldürüldüğü konusunda çeşitli animasyonlar yapılarak gerçek dışı şekilde durmadan anlatılıyor.
Narin’in kaybolduğu günden itibaren devletimiz olayın üzerine ciddiyetle gitmiş, bin 500 kişi görevlendirmiş ve karadan, havadan aramalar yapılmıştır. Hiçbir ihbar gelmediği halde katledilen Narin yavrumuz dere içine yapılan mezara konularak üzeri de taşlarla örtülmesine rağmen devletimiz 19. günde bulmuş ve o andan itibaren cinayeti çözmek için var gücüyle çalışmaktadır.
Biz hiç değilse şu andan itibaren gerçek gündeme dönerek İsrail çete örgütü tarağından katledilen 17 bin Gazzeli çocuğu düşünelim. Dünyada eşi benzeri olmayan bu vahşi soykırımın nasıl durdurulacağı üzerinde kafa yoralım. İsrail ürünlerine yapmamız gereken boykotu unutmayalım. Dualarımızla İsrail’e karşı direnen Filistinli kardeşlerimizin yanında olalım. Siyonist İsrail’e geri adım attıracak eylemler düşünelim ve uygulayalım.
Bu bağlamda Selamet Akıncıları Platformu olarak geçen hafta İstanbul’da yaptığımız “ÜLKEMDE SİYONİST İSTEMİYORUM” basın açıklaması ile bir kampanya başlatmak oldukça önemliydi. TC vatandaşı olduğu, ülkemizde yaşadığı ve ticaret yaptığı, bizim insanımızdan para kazandığı halde kazancının bir kısmını İsrail’e göndererek İsrail çete örgütünün vahşetine destek olan ve Gazze’nin üzerine bomba olup yağan hangi ırktan olursa olsun Siyonistleri ülkemizde istemediğimizi beyan ettik. Onların yargılanıp cezalandırılmaları, ülkemizden atılmaları ve mal varlıklarına el konulması gerektiğini haykırdık. Başlattığımız bu kampanyanın ülke genelinde yaygınlaştırılması gerekiyor. Yaygınlaştırılsın ki biraz da onlar rahatsız olsunlar.
Bunun gibi başka neler yapılması gerekiyorsa yapılmalı, Gazze’de katledilen başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere 50 bine yakın masum insan unutulmamalıdır.
Yazımı Gazze’nin Çocukları başlıklı şiirimle tamamlıyorum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar diliyorum.
GAZZE’NİN ÇOCUKLARI
Bir rüzgâr eser Akdeniz’den,
Dalgalarda hüznün sesi,
Toprakta kan, gökyüzünde çığlık.
Gazze’nin çocukları ve sessiz feryatlar.
Gökyüzü artık mavi değil onlar için,
Oyuncakları yok, hayalleri kırık,
Her geceleri savaş, her sabahları acı.
Yüreklerinde umut,
Güvercinler uçurmak isterler göğe.
Ama gökyüzü ağır, bulutlar kara,
Barış bir düş gibidir onlara.
Gazze’nin çocukları çığlık çığlığa...
Küçük bedenlerinde büyük yaralar.
Ne zaman biter bu acılı geceler?
Ne zaman doğar barışın güneşi?
Ateşin gölgesinde büyür minik eller,
Yüreklerinde büyük bir keder.
Bir yanda umut, bir yanda savaş,
Gazze’nin çocukları, suskun ve yavaş.
Yağmur yerine bomba yağar,
Gazzeli çocuklar üstüne.
Her hanede bir acı, bir hüzün yankılanır,
Küçük adımlarla koşar barışa,
Ama her adımda düşer yine karanlığa.
Sorarlar birbirlerine,
“Neden bu kadar zor?”
Çocuk kalbi bilir mi ki böyle bir kor?
Gökyüzü mavi değil, kara ve kasvet,
Ama Gazze’nin çocukları direnir elbet.
Düşen bombaların gölgesinde oynarlar,
Kırık dökük hayallerle bezeli rüyaları,
Ama her adımda, her nefeste,
Özgürlük diye haykırır.
Ne barıştan bir haber gelir, ne huzurdan,
Umutla büyür yine Gazze’nin çocukları.
Dünya suskun, yürekler taş olsa da
Gazze’de çocuklar hâlâ ayakta.
Bir umudun izinde,
Bir sevdanın peşinde,
Barışın türküsünü söylerler sessizce.
Bir gün güller açacak o yıkık bahçelerde,
Barış türküsü duyulacak her bir evde.
Gazze’nin çocukları yeniden gülecek,
Umudu, sevgiyi yeniden büyütecek.
Bir gün bitecek bu karanlık diyorlar kalpten,
İnanıyorlar zafere.
Bir gün güller açacak o yıkılmış hanelerde.
Ve o gün, güneşi tutacak elleriyle,
Mutluluğu haykıracak Gazze’nin çocukları.
SALİH SEDAT ERSÖZ