Değerli okuyucularım, daha önceki birkaç yazımda bu konuyu ele almıştım, önemine binaen tekrar yazmak zorunda olduğumu düşünerek yazdım. Meralarımızı mera olarak kullanalım, mera olarak kullanmıyoruz mu? diye soracak olursanız çoğu yerde meraları mera olarak değil amaç dışı kullanmaktayız. Mera olarak kullandığımız meraları da mera amenajman tekniğine uygun kullanmıyoruz. Meraları mera amenajman tekniğine uygun kullanılmadığı ve tarım arazilerinde de ara ürün yetiştirme alışkanlığının yaygın olmamasından dolayı erozyona davetiye çıkarmaktayız. Bu iki husus tarım alanlarını olduğu kadar yerleşim yerlerini ve tüm hayatı da tehdit etmektedir. 

            Ülkemiz ve özellikle bölgemiz bu yıl bu güne kadar yeterli yağış almamıştır. Yağışın azlığı, sıcaklıkların yüksek olması bazı tehlikeler getirebilir endişesi taşınmaktadır. Kışlık ekilen tahılın sonbaharda yeterli çıkış ve gelişmesini yapamaması çiftçilerimizi mevsim yağışlarını bekler hale getirmiştir. Kış aylarının bu güne kadar kurak geçmesi bütün ümitler beklenen yağışlara kaldı. İnşallah beklenen yağışları gecikmeden ve yeterli miktarda alırız ve bu yağışlar bölgemize bereket getirir. Bu yıl deprem nedeniyle o bölgede de üretimin yeterli olmayacağı da dikkate alınır ise ülkenin diğer kesimlerindeki zirai üretim daha da önemli hale gelmektedir.

Mera kanununa göre Tarım ve Orman Bakanlığı il müdürlükleri bir komisyon tarafından ilin topoğrafya ve iklim durumuna göre her yıl il sınırları içerisinde uygulanacak bir otlatma takvimi belirlemektedir. İlde otlatmanın başlangıç ve otlatmanın sonlandırılması belirlenen bu takvime göre yapılmaktadır. Meralarımızın durumunun iyi olmadığı bilinmektedir. Bu zayıf veya orta durumda olan meralarda belirlenen takvime uyulması meranın sağlığı açısından daha da önemlidir. “Görülen köy kılavuz istemez” sözünde olduğu gibi tehlike belli olduğundan her ilde yöneticiler (Vali, Kaymakam, Belediye Başkanı, Muhtar, Ziraat Odaları ve Çiftçi Malları Koruma başkanlıkları) yöresinde otlatma takvimi uygulamasını mutlaka uygulatmalıdır. Tarım ve Orman İl Müdürlüğünce belirlenen İl Otlatma Takvimindeki tarihler dışında meralarda hayvan otlatılmamalı ki tehlike büyümesin, meralarda görülen veya ilerde görülecek tehlikeyi yaşamayalım.

Bölgemizde hayvanların meraya çıkarılması Konya Tarım Orman İl Müdürlüğünce “İl Otlatma Takvimine” bağlanmıştır. İl sınırları içerisinde meralarda hayvan otlatılması belirlenen bu takvime yapılmalıdır. Aksi takdirde geçtiğimiz yıllarda bölgemizin bazı kesimlerinde görülen toz bulutları veya toz fırtınası daha çok görülebilir. Otlatma takvimine uyularak meraların bitki örtüsü ile kaplanması sağlanmalıdır.

Ayrıca ekilen arazilerde ara ürün yetiştirilerek rüzgârın en çok estiği sonbahar ve ilkbahar aylarında toprağın yüzeyinin bitki ile kaplı olması bu toz fırtınalarının oluşmasını engelleyeceği unutulmamalıdır.

Toprağı yağışa ve rüzgâra karşı koruyan üzerindeki bitki örtüsüdür. Bitkide diğer canlılar gibi belirli yaşama dönemi olan, uygun şartlarda büyüyüp gelişen bir canlıdır. Bitkilerin kış öncesi kış ve kıştan sonraki büyümeleri için ihtiyaç duydukları yedek besin maddesi depolayabilmeleri içim sonbahar kritik periyodunda ve ilkbaharda uyanma yani çok yıllıkların büyümeye, tek yıllıkların çimlenip tutunmaya başladığı erken dönemde ilkbahar kritik periyodunda meraya hayvan sokulmamalıdır. Bu kritik dönemlerde mera bitkilerinin otlatılması meranın sağlığı açısından son derece zararlıdır. İşte bu dönemlerde hayvanlar meraya ve meradaki bitkilere büyük zarar verdiklerinden dolayı meraya koyun, keçi ve diğer hayvanlar meraya çıkartılmamalıdır.

Son günlerde az da olsa düşen yağışlar bu günlerde meralardaki tek yıllık bitkilerin yeşermesi ve gelişmesine sebep olacaktır. Bu yeşilliği görüp meralara hayvan sokmayalım. Çünkü bu yeşil görülen bitkiler tek yıllık ve kısa ömürlü bitkiler olduğundan biz meracılar açısından yem değeri olarak dikkate alınmayan bitkilerdir. Bu nedenle meranın esas bitkilerinin büyüme ve gelişmesine fırsat vermek için “İl Mera Komisyonunun” belirlediği tarihe kadar meraya hayvan sokmayalım ki bu bitkiler büyüme ve gelişme fırsatı bulabilsinler. Böyle yapmaz isek çevre felaketleri yaşayabiliriz. Merada ki kayıpları biz meracılar gördüğümüz için hayvan sahiplerini uyarıyoruz. Mera alanları erozyona uğramasın, hayvanlar yiyecek ot arayışında olmasın, merada hayvanın karnı doysun, teknik olarak istenilene göre meraları da doğru kullanalım. Çevremiz temiz ve oksijenimiz bol olsun isteniliyorsa otlatma takvimine uyalım İl otlatma takvimine göre belirlenmiş olan tarihlerde meraya hayvanımızı çıkaralım.

            Çok değerli çiftçilerimiz tarımı doğru ve bilinçli yapmaya gayret edelim. Ara ürün yetiştirelim. Yetkililerin uyarılarına uyalım. Hayvanlarımızı uygun olmayan dönemlerde meraya çıkartmayalım. İdarecilerimiz mutlaka mera kanununda yer alan sorumlulukları gereği mera amenajmanının dört temel esasından biri olan otlatma mevsimi uygulamasına gereken hassasiyeti göstermelidirler.

            Eğer geçmiş yıllarda olduğu gibi takvime uyulmadan otlatmaya devam edilirse, yağışın kıt olduğu bu yıl zaten zar zor büyümeye tutunmaya çalışan zayıflamış mera bitkileri fizyolojik olarak daha fazla hırpalanacağından bitki örtüsü zayıflamış olan meralarımızda bitki ölümleri artacaktır. Bitki örtüsü kaybı erozyonla toprak kaybına neden olacaktır. Meralarda görülecek olan erozyon bu alanların beklenilen faydayı sağlamaması yanında giderek ekili alanların, yerleşim yerlerinin de erozyona uğramasına sebep olacağından çoğu yerde kum ve toz fırtınaları görülmesi de artacaktır.

Üretim yapılan arazilerde bitkilere göre değişmekle birlikte bitkiler toprağın daha çok 15- 25 cm derinliğe kadar olan üst kısmından faydalanmaktadırlar. Bu üst tabaka bitkiler için hayati önem taşımaktadır, bu kısmın kesinlikle kaybedilmemesi gerekmektedir. Kum fırtınası, su ve rüzgâr etkisiyle oluşan erozyonla kayıplar genelde bu üst tabakadan olmaktadır. Bu nedenle verimli ve bitki yetişmesi için gerekli olan bu yüzey toprağının kaybedilmesine yol açan faaliyetlerden mutlaka uzak durulmalı ve kaybı önlemeliyiz

 “Kum fırtınasında yer alan kum parçacıklarının birçoğu 0,8 – 1 mm’lik çaplarda olabilir ve genellikle rüzgâr hızına göre 3 – 15 metre yüksekliğe veya daha yüksekliklere de ulaşabilir. Toz fırtınası ile daha küçük toprak parçacıkları uzun mesafelere uçurulduğundan ulaşımı, tarım alanlarını, meraları ve özellikle kentsel alanları da etkilemektedir.

Kum ve toz fırtınaları toprak yüzeyinde bitki örtüsü olmadığı ya da bitki örtüsünün çok zayıf olduğu alanlarda görülmektedir. İç Anadolu Bölgemizde ekim yapılan tarım arazilerinde tarımsal faaliyetler istenilene göre yapılmadığı takdirde bu alanlarda da meralarda görüldüğü gibi kum ve toz fırtınaları görülmektedir. Tarım arazilerinde önemli kayıplara neden olan bu toz ve kum fırtınaları yollarda ulaşımı engellemekte, kazalara sebep olmakta ve bazı maddi kayıplara da neden olmaktadır.

            O halde değerli çiftçilerimiz tarımı doğru ve bilinçli yapmaya gayret edelim. Mümkün olan arazilerde ara ürün yetiştirelim. Tarımsal faaliyetlerde yetkililerin uyarılarına uyalım. Hayvanlarımızı uygun olmayan dönemlerde meraya çıkartmayalım.

Mera kanununa göre sorumlu olan İdarecilerimiz kanunda yer alan mera amenajmanının dört temel esasından biri olan otlatma mevsimi uygulamasının yerine getirilmesini de mutlaka takip etmelidirler.

Tabiat kendini koruyamaz hale geldiğinden oluşacak tehditlere karşı tedbirli olmalıyız. Yapılan yanlışlıklarla erozyona davetiye çıkarmamalı ve tabiatı biz insanlar korumalıyız. Tabiatı korurken de sanki vücudumuzun bir parçasıymış gibi gerekli hassasiyeti göstermeliyiz.

Tarımın bütün bilim dallarında olduğu gibi çayır ve meraların kullanımı da bir ana bilim dalıdır. Bilimsel bilgi ve verilerin gelişen teknolojiye uygun uygulanması bilimin gereğidir. Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V) “Beşikten Mezara Kadar İlim Öğreniniz” demiştir. Bu güzel söz bize ilimin ne denli önemli ve süreklilik arz ettiğini hatırlatmaktadır. İlim bizleri aydınlatarak bizleri daima ileri götürmektedir. Akla ve bilime son derece önem vermiş olan İslam dininin mensupları olarak ilimin gereklerini daha fazla yerine getirmeliyiz.

Sayın Prof. Dr. Sait Gezgin “topraklarımız da yanlış işleme, yanlış gübreleme ve sulamaya bağlı olarak toprak yapısında bozulmalar vardır. Topraklarımızda en önemle hatalardan bir tanesi, maalesef bölgemiz yarı kurak bir iklime sahiptir, bu yarı kurak iklim bölgelerinde topraklarımızın organik madde kaynağı az" demekte ve önemli problemlerimizi bilime uygun olmayan uygulamaların sonucunda bu hale geldiğine işaret etmektedir.

Değerli okuyucularım tarımsal alanlarda bu yanlışlıklar görülürken meralarımızda durum daha da vahimdir. Özellikle bölgemiz meralarının çoğunluğunda eskiden diz boyu ot olduğu söylenen meralarımızda neredeyse ot yok veya çok azdır. Bu durum yine bu alanlarda bilimin gereğini, meralardan faydalanan üreticiler ve idari sorumluluğu olan idarecilerin gereğini yapmamasından kaynaklanmaktadır.

Toprağı yağışa ve rüzgâra karşı koruyan üzerindeki bitki örtüsüdür. Bitkide diğer canlılar gibi belirli yaşama dönemi olan, uygun şartlarda büyüyüp gelişen bir canlı olduğundan büyüme ve gelişmesi süresince bilime uygun faydalanılmalıdır.        

Dünyada dijital tarımın yaygınlaştığı, Tarım 4.0’ın uygulamaya konulduğu, tarımın endüstriyel şirketlerin hâkimiyetine doğru yöneldiği günümüzde maalesef üreticilerimizin uygulama hataları ve idarecilerimizin de kanun ve yönetmelikleri uygulamadaki kararsızlıkları ve toleranslı davranışları giderek meraların zayıflamasına ve kum ve toz fırtınalarının oluşmasına sebep olmaktadır. Bunların önlenmesi için herkes üzerine düşen görevi zamanında ve eksiksiz yapmalıdır.

O halde değerli üreticilerimiz tarımı doğru, bilimin gereğine uygun ve bilinçli yapmaya gayret edelim. Tarım mevzuatlarına, zirai meslektaşların ve idarecilerin uyarılarına uyalım.

İşletmelere mera kiralaması yolu açılmalı ve mera ıslah çalışmaları artırılarak meralarda yeterli yem üretimine katkı sağlamalıyız.

Küçükbaş hayvancılık için verilen kredilerde mera ıslah şartı getirilmelidir. Büyükbaş hayvancılık için verilen kredilerde de yem bitkileri üretimi için arazi sahibi olma veya kiralama yoluyla arazi temin zorunluluğu getirilmelidir.

Çevremizin bitki ile kaplı ve daha verimli olması, toz bulutlarının görülmediği ve tarımın gereği gibi yapıldığı günleri görmek dileğiyle hoşça kalınız.