Araştırmacı-Yazar Salih Sedat Ersöz, geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Ali Oğuz Meydan’ı kaleme aldı. Meydan’ın iletişim ve sosyal yönünün çok güçlü olduğuna dikkat çeken Ersöz, bu durumun iş hayatında Meydan’ı başarılı kıldığını anlattı. Merhum Meydan’ın oğlu Eyüpcan Meydan da babasıyla ilgili yaptığı açıklamada, merhum Meydan’ın manevi yönüne dikkat çekiyor. Eyüpcan Meydan, “Çocuk yaştan itibaren dini eğitimlerini tamamladı, kendini bildi bileli 5 vakit namazdan hiç ayrılmadı. Başta 3 aylar olmak üzere neredeyse senenin çoğunluğunda Pazartesi-Perşembe oruçlarına devam ederdi. Kur’an okumaya çok düşkündü, sayısız hatim indi. Öyle ki Kur’an-ı Kerim’i hem aslı olan Arapça olarak hem de Türkçe meali ile iyi derecede biliyordu” dedi.

İLK OTOMOTİV PARÇA TÜCCARININ OĞLU

Ali Oğuz Meydan 27 Temmuz 1952 senesinde Konya’da doğdu. Bilinen 7 göbek Konyalıdır. Anne tarafından Küçük Kumköprülü Baba tarafından Mevlana Türbesi arkası Bey sokaklıdır.  Hayattayken en büyük sırdaşı, her şeyi, "Külahçı'nın Sarı Mehmet" lakaplı, anne tarafından dedesi olan küçük yaşta alıp büyüten Küçük Kumköprülü Mehmet Külahçıgildir. ‘Sevgili’ lakaplı Konya’nın ilk otomotiv parça tüccarlarından Hacı Ahmet Meydan’ın oğludur. Çocukluğu Küçük Kumköprü’de meyve ağaçlarıyla dolu bir bağda ve Mevlâna’nın arkasında bugünkü Konya şehitliğinin karşısında bulunan Bey sokağında Hacı Nenesi ve Hacı Dedesiyle beraber büyüyerek mutlulukla geçti.

İlkokulu Mahmut Şevket Paşa okulunda tamamladıktan sonra Devrim ortaokulundan ve Karatay Lisesinden mezun oldu. Üniversite için önce İstanbul Şişli’de Siyasi Bilimler Fakültesine kayıt yaptırıp birkaç ay devam etse de sonrasında insanlara üretimle daha fazla fayda sağlayacağı düşüncesiyle Selçuk Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünü kazanarak kaydını buraya taşıdı ve o dönem ağırlıklı ODTÜ’den gelen hocaların Cıvıloğlu kampüsünde ders anlattığı Selçuk Üniversitesi’nin ilk Makine Mühendisliği mezunlarından oldu.

SOSYAL VE İLETİŞİM YÖNÜ GÜÇLÜYDÜ

1969 senesinden itibaren gazetecilikle başlayarak iş ve çalışma hayatının içinde yer almıştır. Sosyal özelliklerinin ve iletişim gücünün yüksekliği sebebiyle çocukluğundan beri ilgi duyduğu ve çok sevdiği gazetecilik mesleğine başladı. Öğrencilik yıllarından itibaren Konya’nın duayen gazetecileriyle beraber çeşitli yerel gazetelerde ve zaman zaman ulusal gazetelerin Konya ofislerinde çalıştı.

1977 senesinin 9 Ağustos günü öğretmen eşi Ayten Hanım’la evlendi ve bu dünyada geçirdikleri 47 sene boyunca muhteşem bir aile reisi oldu. 1979 ve 1983 senelerinde Ahmet ve Eyüpcan isminde 2 oğul sahibi oldu. Çocukları için hayatının her döneminde süper bir baba oldu. Mezuniyeti sonrası ileride bir sanayi şehrine dönüşecek Konya’nın ilk Makine Mühendislerinden olarak kendisine proje ofisi kurdu ve bilinen pek çok Konya firmasının ilk üretimlerinde yaptığı projelerle yer aldı. Bir taraftan mühendislik projelerini uzun saatler süresince hazırlarken diğer taraftan da topluma fayda sağlayabilmek için gelen davet üzerine bir siyasi partinin Konya yönetiminin kuruluşunda görev aldı ve birkaç sene boyunca yönetimde çalıştı. Makine Mühendisleri odasının Konya şubesini arkadaşlarıyla kurdular ve yine bedelsiz şekilde senelerce Konya Makine Mühendisleri Odası Genel Sekreterliği görevini yürüterek kamuya hizmet etmek için elinden gelen gayreti gösterdi. Bununla birlikte Türkiye Mühendisler Mimarlar Odası Birliğinde de Araç İmal Tadil Montaj biriminde görev yaptı.

ÖNEMLİ İŞLERE İMZA ATTI

Daha sonra Budget Araba Kiralama ve İsviçre Sigortanın Konya temsilciliklerini gelen talep üzerine kardeşi Ömer Faruk Meydan’la beraber aldılar ve bir süre beraber işlettiler. Akabinde ticari hayatına dünyanın en büyük havayolu kargo şirketi olan DHL Express’in Konya ve bölgesinde farklı şehirlerde acenteliğini alarak devam etti. Bu şirketinde oğlu Ahmet Meydan’la Konya bölgesi DHL Expressi franchisee’ıyla büyük başarılara imza attılar. 2011 yılında küçük oğlu Eyüpcan Meydan’la Teknovizyon Plastik Otomotiv Sanayi Limited Şirketini kurarak otomotiv endüstrisine yönelik plastik parça üretimi yapmaya başladı. Böylece yüzde 100 yerli ve milli üretimle ardında bıraktığı 13 senede 6’sı Avrupa birliği ülkesi olmak üzere toplam 10 ülkeye düzenli olarak ihracat yaptı. 2022 senesinde ana sanayi tedarikçisi olundu ve Çumra Organize Sanayisine fabrika inşaatına başlandı. Bu yatırımla Konya 6. Organize için büyüme planları yapıldı.

İHLASLI BİRİYDİ

Oğlu Eyüpcan’dan, tahsil ve iş hayatı ile ilgili bilgileri aldıktan sonra, “Ali Oğuz Meydan’ın özel yaşantısı nasıldı?” diye soruyoruz. Şu cevapları alıyoruz:

“Çocuk yaştan itibaren dini eğitimlerini tamamladı, kendini bildi bileli 5 vakit namazdan hiç ayrılmadı. Başta 3 aylar olmak üzere neredeyse senenin çoğunluğunda Pazartesi-Perşembe oruçlarına devam ederdi. Kur’an okumaya çok düşkündü, sayısız hatim indi. Öyle ki Kur’an-ı Kerim’i hem aslı olan Arapça olarak hem de Türkçe meali ile iyi derecede biliyordu. Ramazanlarda Teravih Namazlarına bazen hatimli bazen hatimsiz olarak devam ederdi. Geceleri Teheccüd Namazlarını da zaman zaman kılardı. Peygamber Efendimiz başta olmak üzere büyük İslam Âlimlerine düzenli olarak Fatiha ve İhlas okuyarak ruhlarına gönderir, sürekli dua ederdi. Hz Mevlana, Şeyh Sadrettin, Üsküdar’da Aziz Mahmut Hüdai, Eyüp Sultan gibi gönül gözü açık ulemaları sıklıkla ziyarete giderdi. Eğer otomobil ile seyahate çıkmışsa öncelikle en az 2 saat ezberinden Kuran okur, seyahat sırasında geçtiği yerlerin âlimleri başta olmak üzere halkına dua göndererek geçerdi. Tanıdık tanımadık herkese yeri ve zamanı geldiğinde Hakk’ı ve sabrı tavsiye ederdi. Güne Kuran'la başlayıp, günü Kuran'la tamamlardı. 2014’de umreye gitti, 2019’da hacı oldu. Hiçbir zaman hiçbir şeyden şikâyet etmedi. ‘Âlim ol, Fazıl ol’ diye dualar eden Hacı Ali Oğuz Meydan umulur ki Allah Nasip ederse İnşaAllah adı konulmamış bir veli gibiydi.

HEP HELALİ TAVSİYE ETTİ

Her zaman çok mütevazı davranır, çocukla çocuk, büyükle büyük olurdu. Adalet ölçüsünden hiç şaşmadı, en yakınını bile olsa adaletsizliğini savunmadı. Vicdan her zaman hayatında çok belirgin şekilde yer aldı. Bilinçli olarak hiç haram yemedi, hep helali tavsiye etti. Ölçüsü “az olsun, helal yoldan olsun” idi. Hasta, cenaze, düğün, komşu, eş-dost ziyaretlerine çok önem veren mütedeyyin bir kişiliği vardı. Yaşadığı sıkıntıları “İnne maal usri yüsra. / Her zorlukla birlikte kolaylık vardır." diye savar, her şeye olumlu yaklaşırdı. Yunus Emre’nin sözünü hayatında uygulardı ‘Görelim Mevla neyler, Neylerse güzel eyler.’ Temiz kalbi, nazik duruşu, adaletli oluşu, vicdanlı davranışları, güler yüzü, her zaman her şeye pozitif yaklaşması, çalışkanlığı, iyi niyeti, sevgi ve saygı dolu olmasıyla herkese her zaman örnek olacak bir hayat geçirmiştir. Gezmeyi, seyahati çok severdi. Avrupa’nın pek çok ülkesini ve Afrika’nın bazı yerlerini gezse de yurtdışında en çok yavru vatan KKTC’yi seviyordu.

Sevgi ve saygı duyulan nadir kişilerden biriydi. ‘Reis’ lakaplı Konya’mızın değerli bir büyüğü ticaretiyle, insanlığıyla, karakteriyle, yaşam tarzıyla çevresindeki insanlara örnek olmuştur. Adam gibi adamdı. Kadirşinas tam bir vakıf insanıydı. Türk Dünyasının ilerlemesi için çok mücadele etti. İslâm ve Türklük davasında dindar bir kişi olarak elini taşın altına koydu. Başlangıç seviyesinde Fransızca konuşabiliyordu. Tanıdığı tanımadığı herkese dua ve yardım eder, selam verir, yemeğe çağırır, davetlerine icap ederdi. Yerde gördüğü çöpleri toplar, başıboş sokak hayvanlarına her gün kilometrelerce yemek götürürdü. Ziyaretine gelen misafirleri dış kapıya kadar uğurlardı. Kırmaz, kırılmaz, kızmaz, kızdırmazdı. Borçlu olduğu zamanlarda bile isteyene gerekirse kendisi borçlanarak verir, yardımını esirgemezdi ve belki de bu sayede görülmeyen bir bereketle yaşardı. Kimseye, ne yaparsa yapsın ön yargılı yaklaşmaz Yaratan’dan ötürü yaratılanı severdi. Taziyesine gelen bir misafirin tabiriyle “Siyasi gerginliklere rağmen bütün partilerin milletvekillerini birleştirerek taziyesine getirecek kadar geniş gönüllüydü.” Çevresinde ilkokul arkadaşlarından üniversite arkadaşlarına, mühendis dostluklarından oturduğu site yönetimine kadar herkesi bir araya getirmeye çalışır ve davet organizasyonlarında ilk görev alanlardan olurdu. Ney sesini dinlemeyi çok severdi ve Hz. Pir aşığıydı. Olduğu gibi göründü ve göründüğü gibi yaşadı. Vefatının akabinde bilinen 1 yardımı varsa 10 yardım yaptığı ortaya çıktı, bir elinin verdiğini öbür eli bilmezdi. Sosyal sorumluluklarını başta ailesi olmak üzere akrabaları, arkadaşları, çevresine, hayvanlara, doğaya, dünyaya karşı son derece titizlikle yerine getirerek her zaman her şeye iyilik getirmeye ve kötülükleri kapatıp iyilikleri büyütmeye çalıştı. Mesleğiyle çok bağlantılı olmayan ama faydalı olduğuna inandığı işlerin içinde bile bulundu. Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği Konya Şubesinin kurulumunda yer aldı. İleri yaşına rağmen harıl harıl, dur durak bilmeden hep çalıştı.”

ADI KONULMAMIŞ VELİ!

Eyüpcan’ın adı konulmamış veli gibiydi cümlesi ile ilgili bir ekleme yapalım. Büyük bir zata sordular: - Velî kimdir? Şu karşılığı verdi: - Allah dostuyla dost, Allah düşmanıyla düşman olandır. Biz de şahidiz ki Ali Oğuz Meydan her zaman Allah dostlarına dost, Allah düşmanlarına düşman olmuştur.

Babası ile ilgili bu önemli bilgileri veren Eyüp Can Meydan kardeşime teşekkür ediyorum. Ali Oğuz Meydan, gazeteciliğinden itibaren hem babamın hem benim yakından tanıdığımız, samimi bir Müslüman, yaşantısı tamamen İslâmi kurallara uygun, çevresinde sevilen, sayılan bir kişiydi. Oğlu Eyüp Can kardeşimin verdiği bilgilerin doğruluğuna ben de şahitlik ederim. Peygamber ve kutsal toprakların âşığı olduğunu bildiğim Ali Oğuz Meydan ağabey, bir paylaşımında şunları yazmıştı:

Tevafukun böylesi: Ölümü de ömrü gibi oldu! Tevafukun böylesi: Ölümü de ömrü gibi oldu!

“Güzel şehir Medine’nin sembolü, Peygamber Efendimiz zamanında inşasına başlanan, daha sonraları genişletilen ve büyük bölümü, tamamına yakını Osmanlı döneminde, bugünkü haline getirilen Mescidi Nebevi, çok büyük bir alanda. Yeşil Kubbe’nin altında, Peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa SAV, yakınında ilk Halife, kayınpederi Hz Ebubekir RA ve onun yanında da İslâm’ı kabulüyle, İslam’a büyük güç katan, adalet timsali Hz Ömer RA yer almakta. 103 metre yükseklikte 10 minaresi bulunan Mescidi Nebevi, dünyanın en geniş ibadethanelerinden. Kapalı alanda, aynı anda 550-600 bin kişi namaz kılmakta. Açık avlusuyla birlikte, Mescidi Nebevi’de, aynı anda 1,5 milyondan fazla insan namaz kılabiliyor. Mescidi Nebevi’ye adım attığınız anda, huzur doluyor içiniz dostlar. Çünkü Peygamberimizle aynı mekandasınız, ne büyük mutluluk, bu anlatılmaz, anlatılamaz, ancak yaşanır. Peygamber Efendimiz SAV’in Medine’ye Hicret’inden sonra inşa edilen, Hücre-i Saadet’i ve Ravza-i Mutahhara, Mescidi Nebevi içinde yer alır. Mescidi Nebevi’de bütün mekan kırmızı halıyla donatılmış, ancak Ravza’da yeşil halılar serili. Yeşil halılara geldiğinizde, Peygamberimizin Mescidi Ravza’da olduğunuzu anlarsınız. Burada namaz kılabilmek için, en az 1,5-2 saat sırada beklemelisiniz. Büyük bir kalabalık arzuyla bekler, sonunda büyük heyecanla Ravza’ya girip namazını kılar, secdesini yapar, duasını eder, sonra da sırasıyla Peygamberimizi, Hz Ebubekir’i ve Hz Ömer’i selamlar, iç huzuruyla dışarı çıkar. Peygamber Efendimiz SAV, bir hadislerinde, “mescidimde, mihrabımla minberim arasında namaz kılan kimse, vallahi cennette namaz kıldım dese, yalan söylemiş olmaz” buyururlar. Büyükler, erenler, “bu mekanda namaz kılarken Allah kulları, cennetin kokusunu alırlar” buyurmuşlar. O kokuyu alabilmek için, gerçek Allah dostu olmak gerek!..

Mescidi Nebevi’de namaz kılmak ayrı bir zevk. İmam efendi öyle ağır namaz kıldırır ki, namazın gerçek zevkine varırsınız. Rükuda en az 7-11 kez Sübhane rabbiyelazim, secde de en az 7-11 kez Sübhane rabbiyelala dersiniz. Rükudan kalkınca ve 2 secde arasında uzunca beklersiniz, bunun duaları okunur. Burada namaz kılınca, içiniz huzur ve huşu ile dolar dostlar. Mescidi Nebevi’min 2 tarafı yol, yolun bitiminde oteller başlar. Mekke’de oteller 30 ile 60-70 kat yüksekliğindeyken, Medine’de 12-15 kat aralığında. Mescidi Nebevi’yi genişletme çalışmaları sürüyor. Burada abdest alma mahalleri tuvaletler düzenli, tertemiz. Kısacası Medine bir başka güzel dostlar. Kâbe’de yapılan ibadetler 100 bin kat, Medine’de Ravza’daki ibadetler ise 10 bin kat ecirlidir İnşaallah… Ah Kabe’m. Ah Hacer-ül Esved’im. Ah Safa ile Merve’m. Ah arkasında veya yakınında kılınan namazların daha ecirli olduğu Makam-ı İbrahim’im. Ah tavafın başladığı yeşil ışıklı Hacer-ül Esved köşem. Ah haccın temel farzı Arafat’ım. Ah Müzdelifem, Mina’m. Ah her yönüyle Asil Şehir Medine’m. Ah Peygamberimizin kokusu bulunan Ravza-i Mutahhara’m. Ah Mescidi Nebevi’m. Gözümde tütüyorsunuz. Kısmetse fırsat buldukça anlatmaya çalışalım dostlar.” Zaman zaman görüşüp sohbet ettiğimiz ama sürekli yazıştığımız Ali Oğuz ağabey, her yönüyle örnek bir kişilik sahibiydi. Allah ve Peygamber âşığı Ali Oğuz Meydan, 16 Şubat 2024 günü tam dua ettiği şekilde 3 aylar içerisinde bir Cuma Namazı vakti abdestini aldıktan sonra huzurla yüzü güler şekilde Mevla’sına kavuşmuş, vuslatı gerçekleşmiştir. Yüce Allah (CC)’ın selamı, rahmeti, merhameti, mağfireti, lütfu Ali Oğuz Meydan ağabeyin üzerine olsun. Ruhu şad, Peygamber Efendimize komşu olsun. Allah, Cennette sevenleriyle ve sevdikleriyle buluştursun. İnşaAllah…

ARASÖZ:

“Adalet ölçüsünden hiç şaşmadı, en yakınını bile olsa adaletsizliğini savunmadı. Vicdan her zaman hayatında çok belirgin şekilde yer aldı. Bilinçli olarak hiç haram yemedi, hep helali tavsiye etti.”

Kaynak: SALİH SEDAT ERSÖZ