Rahmetli Dr. Mustafa Çalık, “İttihat Terakki ve İttihatçılara büftan edenlerin bir kısmı gafletinden, bir kısmı cehaletinden,  bir kısmı peşin hükümlerinden bir kısmı 15-16 yaşlarında okudukları ile 60-70 yaşına kadar idare etmenin ucuzluğundan kurtulmaya çalışan Türklerin” meselenin aslını özünü kavramadan ucuz suçlamalarda bulunan bir kesimden bahsederdi.
Bu nasıl bir ruh ki; Abdullah Cevdet, İbrahim Temo, Mehmed Reşid Paşa, İshak Sükuti, Hüseyinzade Ali Turan,  Said Halim Paşa, Fahrettin paşa, Enver Paşa, Talat Paşa, Cemal Paşa, Mehmet Akif, Ziya Gökalp bu cemiyetin önde gelen farklı siyasi görüş de olan Osmanlı aydınları devletin bekası milletin güvenliği için bir araya gelip Anadolu’da başlayan milli mücadelenin öncüleri olmuşlar.
Onlar Türk milletinin geleceği üzerine hayaller kurabilen inanmışlardı.
Onlar, Türk’ün genetik özelliklerini 20. asır dünyasında DNA’larına kodlamış, bir kadim milletin yeni zamanlardaki hareketi idi.
Onlar, kaybedilen cihangirlik ruhumuzu Trablusgarp’ta, Yemen’de, Kafkasya’da, Rumeli’de arayan adanmışlardı.
Onlar, Türk’ü dünyadan silmenin adı “Şark Meselesi” illetini 100 sene sonra bozan, ölüm mahkûmu hastayı, son nefesinde tedavi etmeye kalkışabilen cesur ve hazık yüreklerdi.
Çok daha mühimi, hepsi vatan mihrabı önünde secdeye kapanmış mü’min idiler.
 Hepsinde imanları uğrunda şehit olmayı göze almış bir mü’min kalbi çarpıyordu. Bu ideale feda etmeyecekleri hiçbir şey yoktu.
Rahmetli Mustafa Çalık, “Türk milliyetçiliğin de, İslamcılığında ilk gerçek belki son gerçek iktidarı ittihat terakki iktidarıdır.” derdi. 
Şu anki şartlarda aynen katılıyorum.
***
Gazi Mustafa Kemal Gençliğe Hitabesini 1927 yılında yazmıştı. Yani bundan yüzyıl önce.
Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyet'ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
“Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakrü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!
Tarih tekerrür eder mi? 
Hatalardan ders alınmazsa tekerrür eder. 
Tarihini bilmeyen milletler geleceğini kurgulayamazlar.
0
“Ne yapayım, bir defa vatanı her şeyden, herkesten daha fazla sevdim” diyenler, ülkemiz harici ve dâhili düşmanların açık ve net saldırısı üzerindedir.

Basın ve medya kuruluşları gerçekleri yazmamakta/yazamamaktadır.
Köşe başlarını tutmuşlar her gün milletin beynine zehir kusmaktalar, Türk milleti morfin yemiş hasta gibi sadece seyretmektedir.

Dün kanlı bıçaklı olanlar, bugün sarmaş dolaş olmuşlar. At izi it izine karışmış durumda. Konuşan, fikir beyan eden hemen aforoz edilmekte, hain damgası yemektedir.

Bu yazının muhatabı “ Vatanında mahkûm edilse bile çok kalmadı Muhammedî menzile “diye düşünen, bütün Türkiye cumhuriyeti vatandaşlarıdır.

Ülkenin demografik yapısı bozulurken, bütün yerli milli kaynaklar el değiştirirken, ülkenin insanı geleceğinden ümit kesmişken, yarın ki Türkiye’nin kurucuları pırıl pırıl gençler ülkesini terk etme gitme hayalleri kurarken, zenginini daha zengin fakirin daha fakir olduğu vahşi kapitaliz çığ gibi büyürken, bütün kutsal değerlerimizin içi boşaltılırken,  Anadolu coğrafyası üzerinde yeniden planlar yapılırken…

Yeni bir ittihat terakki ruhu ile birleşip ayağa kakma vakti gelmedi mi?
İbni Haldun diyor ki “Bir milletin gelecekte ne yapabileceğini anlamak için geçmişte yaptıklarına bakmak lazım”
İttihat terakki ruhu Türk Milletinin ‘PUK’ kodu dur. Ülkeyi yönetenler ’PİN’ kodunu unuttukları veya yanlış kullandıkları zaman, Derin millet tarafından otomatik olarak devreye girer.
Bu milletin ferasetine, cesaretine ve sabrına güveniyorum ve rahmetli Muhsin başkan gibi haykırıyorum;
"Ben Türküm Türk esir olmaz. 
Ben Türküm Türk Devletsiz olmaz. 
Ben Türküm Türk Bayraksız olmaz. 
Ben Türküm Türk Ezansız olmaz. 
Ben Türküm Türk Hürriyetsiz olmaz.”
Baki Selamlar.