“Ahmed Mekkî Efendi'yle rahmetullahi aleyh bir akşam müftülükten eve dönüyorduk.

Vapurdan inip otobüs durağına doğru yürüdük.

Karaköy'de tam alt geçide giriyorduk ki bir ara durdu.

Ve bana dönüp;

Abdüllatîf, ileride evlenirsen hanımını hoş tut, onu sakın üzme. Hanımlar zayıftır, üzülünce hasta olurlar buyurdu.

Ve ilâve etti: Sözümü dinlersen rahat edersin.

Bu nasîhatini hiç unutmadım. Daha doğrusu unutamadım.

Büyükler, kalpten konuşurlarmış. Kalpten çıkan da kalbe girermiş. Benim de kalbime girmişti.

Hattâ kazınmıştı sanki. Onu dinledim.  Ve rahat ettim...

Yıl 1967. Ahmed Mekkî Efendi, bir gün evlilikle ilgili bana nasîhat edip;

Abdüllatîf! İleride evlendiğin zaman hanımına karşı öyle ol ki, senin, onu çok sevdiğini bilsin. Hattâ Beyim beni; anasından, babasından bile çok seviyor desin, öyle inansın buyurdu.

Ve ekledi: Bunu yapabilirsen mesut olur, rahat yaşarsın.

Çok hoşuma gitmişti. Ve kalbime işlemişti.

O an içimden; "İnşallah öyle olurum! dedim. Ve tuttum bu nasîhati.

Gerçekten de mesut oldum.  Ve rahat ettim.  Büyüklerin sözü, ilâç gibidir. Kullanan, faydasını görür.

Nasîhat, bir kimseye söylense de aslında herkes içindir. Büyüklerimiz "Kılıç, kullanan içindir" buyurmuşlar.

Ahmet Mekkî Efendi hazretleri, bir gün müftülükte bana dönüp; “Abdüllatîf! Sana mühim bir nasîhatte bulunayım mı?” dedi.

Cevâben; “Buyurun efendim” dedim.

O vakit; “Akıllı bir Müslüman; hanımını üzmez, onu hoş tutar” buyurdu.

Ve devam edip;

“Hanım, ilk zamanlar tahammül etse de daha fazla dayanamaz. Hanımların bünyesi zayıftır, birkaç sene sonra sinir hastası olur çıkar. Eski sıhhatini kaybeder ve eskisi gibi beyine hizmet edemez” buyurdu.

Ve sordu bana: “Zararı kime olur?”

“Kendine olur” dedim.

Mübârek;

“Evet, çünkü hanımının hizmetlerinden mahrum kaldığı gibi ömrü, hep onun hastalıklarını dinlemekle, ona doktor ve ilâç aramakla geçer” buyurdu.

Ne kadar doğru yâ Rabbî. Ne güzel nasîhat.

İşte reçete! İşte ilâç! Mutlu olmak isteyen gençlere, bundan iyi nasîhat olur mu?

Tecrübeler de bunu gösteriyor zâten...”  (Not: Buraya kadar okuduğunuz yazı Türkiye Gazetesi yazarı Abdüllatif Uyan Beyefendi'ye aittir. Bu yazılar üç ayrı başlık altında –Hanımına karşı öyle ol ki!, Hanımını hoş tut ve Aklı olan erkek- 05.11/12.11 ve 19.11. 2015 tarihlerinde Türkiye Gazetesi'nde yayımlandı.)

Ahmed Mekki Efendi, zamanın Kadıköy müftüsüdür. Hiç boş durmayan, çalışkan, huzurlu ve mutlu bir hayatı olan; iyiliği, nasihati seven, hele de gençlere doğru yolu gösteren bir âlimdir. Gençleri hem çok seviyor, hem de eğitiyor. Müftülüğün kapısı gençlere her zaman açık...

Abdüllatif Uyan da müftülük kâtibidir. Ahmed Mekki Efendi'ye gönülden bağlıdır. Amiri, hocası ve babası gibi görür Mekki Efendiyi.

Aile bütünlüğünün sarsıldığı bir zaman içindeyiz. Bu yazı, istedim ki okuyana aileyi yaşatma gücü versin. Verecek de İnşallah.

Abdüllatif Uyan, “menkıbeler” başlığı altında böyle güzel yazılar neşretmektedir. Aile, aklı başındaki her milletin temelidir; gücü ve geleceğidir. Çocuklar çok değerlidir. Hiçbir çocuk anne ve babasının kavga etmesini istemez; hele de ayrılmasın hiç istemez.

Ne yazık ki ayrılıklar çoğaldı. Bir tekerleme gibiydi basında ayrılıklar için söylenen: “Baba gitti, anne kaldı, çocuk ağladı!..”

Ayrılık çocukları!.. Her biri bir yerde! Kimi halada, kimi teyzede, kimi dedede, kimi ninede; kimi üvey anne ve üvey babada çileler içinde. Kimi de yuvalarda! Büyük ızdıraptır bu!..

Ağlayan her çocuk gelecekte hem kendisi için hem de insanlık için büyük problemdir. Sevgisiz insan hep bir dert ile yaşar. Bu da güzel bir hayat olmaz. Sevgi anneden ve babadan alınır. Anne ve baba sevgisi çocuğun içine öyle bir yerleşir ki, o sevgi merhametle beslendiğinde topluma huzur olarak yansır. Güldürüp hoşnut edelim çocukları ki, bizler de gülüp hoşnut yaşayalım!

Tabiatta da sevgi vardır. “Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur.”, “Milletleri büyük sevgiler kurtarır.”

İnsanlığı da sevgi kurtarır.

Aile, dünyanın en güçlü imparatorluğudur. Anne babalar imparatorluklarının kıymetini bilmelidirler; asla yıkmamalıdırlar.

“Boşanmak helallerin en kötüsüdür.” (Hadis)

Selam, sevgi ve hürmetlerimle efendim!