Doğu Türkistan’da Çin Devleti tarafından yapılan zulüm devam ediyor. Bu zulme karşı başta Türkiye olmak üzere İslam ülkelerinde tık yok. Neden bu zulüme sessiz ve seyirci kalınmakta? Dünyada halkı Müslüman olan 50’den fazla İslam ülkesi var, bunların nüfusu yaklaşık 1.7 milyar civarında. Ama bu ülkelerin özgül ağırlıkları yok denecek durumda…

Soydaşlarımızın, din kardeşlerimizin canı, malı, namusu tehlikede, toprakları işgal altında.

Her türlü zulüm devam ederken iken İslam ümmetinden ses yok. Bu vurdumduymazlık neden acaba? 

“Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi'ne üye 22 ülke, Çin'in, Doğu Türkistan (Sincan Uygur) Bölgesi'ndeki Uygur Türkleri ve diğer azınlıklara yönelik muamelesini eleştiren ve kitlesel gözaltların durdurulması çağrısında bulunan bir mektup imzalamıştır. Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada, Japonya, İngiltere, Fransa, Almanya, İsveç, Letonya, Litvanya, Estonya, Danimarka, Norveç, Kuzey İrlanda, Hollanda, İzlanda, Lüksemburg, İspanya, Avusturya, İrlanda, Belçika ve İsviçre'nin de bulunduğu toplam 22 ülke büyükelçisi tarafından imzalanan 8 Temmuz tarihli mektup, BM İnsan Hakları Konseyi Başkanı Coly Seck ve BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet'e hitaben yazılmıştı. Mektupta şu ifadeler yer almıştı: “Çin’i, kendi ulusal yasalarına uymaya, uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmeye, Sincan ve Çin genelinde din ve inanç özgürlükleri de dahil olmak üzere insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı göstermeye çağırıyoruz. Çin'i, ayrıca, Sincan'da, Uygur Türkleri ve diğer Müslüman topluluklara mensup azınlıkları keyfi göz altılardan, serbest dolaşım haklarını kısıtlamaktan kaçınmaya davet ediyoruz."                                                                                              

Birleşmiş Milletlerde, Çin’in Doğu Türkistan’daki asimilasyon faaliyetlerine destek veren ülkeler Suudi Arabistan, Pakistan , Mısır, Cezayir, Suriye, Tacikistan, Umman, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Sudan,Somali,Türkmenistan,Kuveyt,Nijerya,Rusya,Angola,Belarus,Burkina Faso, Burundi, Komorlar, Kongo, Küba, Kuzey Kore, Kongo, Eritre, Gabon, Laos, Myanmar, Filipinler, Güney Sudan, Venezuela, Zimbabve, Togo, Kamboçya, Kamerun ve Bolivya.

Çin’e destek  veren yukarıdaki ülkelerin çoğu Müslüman ülkesi. Esefle karşılanacak bir durum. Biz neden ümmet olarak bu hallere düştük. Ümmet olmanın şuurunu neden kaybettik.

Peygamber (SAV) hadisi şeriflerinde: "Mü'minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.”

 “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.”  

Dünyanın neresinde olursa olsun, hangi ırktan ve dinden olsun mazlumların yanında olmak hem İslami hem de insani bir sorumluluktur. Bizim dinimiz nemelazımcılığı, vurdumduymazlığı kabul etmez. Ecdadımız tarih boyunca “Mazluma Yunusça, Zalime Yavuzca “ bir duruş göstermiştir. Bu medeniyetin çocukları nerede acaba? Neden dünya kamuoyunda bu zulümü   gündemde tutamıyoruz. En azından,  Facebook, Twitter , Messenger, Instagram vb.. sosyal medya hesaplarında bunu cesurca paylaşamıyoruz. 

Amerika ne der, Avrupa ne der, Rusya, Çin ne der psikolojisinden bir an önce kurtulmak gerek. Tarih boyunca zalimler olmuş, onların zulmüne karşı koyan inanmış insanlar, milletler hep olmuştur.

Doğu Türkistan’da soydaşlarımıza, dindaşlarımıza yapılan zulüme sessiz kalmak, duyarsız kalmak bizi hem bu dünyada hem de ahirette sorumluluktan kurtarmaz. Siyasi dengeler, ticari bağlantılar, iktisadi durumlar yapılan zulüme sessiz kalınmasına bahane olamaz.

Unutmamak gerekir ki “Fil var, filden büyük fil avcısı var, fil avcısından büyük Allah var.” Yeter ki ona güvenip gereğini yapalım. Çünkü biz hesap gününde “Yaptıklarımız kadar, yapmaya gücümüz yettiği halde yapmadıklarımızdan da Cenabı Allah’a hesap vereceğiz.”

Baki Selamlar