On bir ayın Sultanı Ramazan ayı, evlerimize konuk oldu. Evimiz huzur ve bereketle doldu. 

Hoş geldin ey sevgili sultan, hoş geldin ya şehri Ramazan

Ramazana ayını dolu dolu yaşamak, feyzinden bereketinden istifade etmek için her yıl Konya'dan Çumra- Dinlendik Mahallesindeki yaz evimize taşınırız. Bu yıl da Dinlendik'e dinlenmeye huzur bulmaya geldik.

İlk orucu tutmak için sahura kalktık. Ben zannediyorum ki ramazanının ilk orucuna ramazan davuluyla kalkacağız. Davul sesini epey bir bekledik. Davul falan çalmadı. Anlaşılan bu sene davul sesine hasret kalacağız.

Ramazan davulunun yerini çalar saatlerimiz, cep telefonlarımız aldı. Adet ve geleneklerimizden birini daha tarihin derinliklerine gönderdik.. Rahatladık çok şükür! Artık kulaklarımız davul sesinden rahatsız olmayacak!

Köyde oruç tutmak şehre göre çok rahat. Sabah kalkıyorsun, evinin en az bir odası serin. Sonra öğleden sonra evin önüne, balkona gölge düşüyor. Dinlendik'in gölgesi bazen insanı üşütür bile. Ağaçların dallarından yol bulup yüzümüze gelen esinti, kuşların cıvıltısı, böceklerin çığırtısı ve şarkıları insana ayrı bir huzur veriyor.

Her yerde olduğu gibi Dinlendik'te de camide mukabele okunuyor. Köyün kadınları saat 11.00'de Kur'anlarını aldığı gibi huşu içinde caminin yolunu tutuyor. Kur'anı köyün hocası Naci ... öğretiyor. Kadınlarımız bu konuda epey ilerlediler. Köyde hemen hemen Kur'an okumasını bilmeyen kimse kalmadı gibi.

Gündüz erkekler kıra gidiyorlar. Kimisi ekini sürdürüyor kimisi su sırası gelmişse baharlıklarını; fasulye, nohut suluyor kimisi de işçi olarak evinin rızkını temin ediyor. Akşam iftar zamanında evin yolunu bulamıyorlar bile. Bulabilenler kendilerini şanslı addediyorlar.

Ramazan ayı konu komşunun en çok yemeğe davet edildiği aydır. Bu mübarek ayda ekmeğini komşusuyla paylaşmanın huzurunu tatmak, yaşamak isteyenler önce yakınlarından, hısım akrabalarından başlamak üzere komşularını iftara çağırıyorlar.

Köyün hanımlarını ikindiden sonra bir telaş kaplar. İftira yemeği yetiştirme ve davetlileri karşılamak. Yere sofralar açılır ve üzerine –Ramazanın bereketi olsa gerek- evde ne varsa getirilir. Su böreği Ramazanın vazgeçilmez ikramıdır. Her ramazan davetinde su böreği mutlaka sofraların süsü olur. Bizim ailede genellikle kıvrım dediğimiz göbek şeklinde patatesli ve peynirli börek yapılır. Bazen bu böreği kaymaklı da yaparız. Yörüklerin kaymaklı kıvrımı, bükmesi meşhurdur.

Sofrada mideyi yemeğe hazırlamak için mutlaka çorba bulunur. Çorba çeşidi olarak bazen mercimek bazen yoğurt çorbası bazen de hamur kesmesinden yapılan ayranlı çorba yer alır. O gün misafirin bahtına hangi çorba denk gelmişse onu  içer.  Amma sever amma sevmez o başka mesele. Çorba sevmeyenler başka şeylerden yiyerek karınlarını doyururlar. Çünkü bütün yemekler aynı anda servis yapılıyor. Yemekler ayrı ayrı tabaklara konmaz. Herkesin yetişebileceği mesafede ortaya birkaç tabak içinde konur. Birkaç tasa çorba, birkaç tabağa ana yemek; etli sebze yemeği, tavuk kızartma, et kavurma veya kuzu kapama, sonra erişte veya pilav, salata, birkaç tasa bölüştürülmüş ayran sofrada arz endam eder. 

Sofrada yer işgal etmesin diye sonraya bırakılan tatlılar ve bostan dediğimiz kavun ve karpuz tabakları konur.  Namazdan sonra çay ikram edilir.  Daha sonra teravih namazına gidenler gider, gitmeyenler hasta ve çocuklar, çocuklu hanımlar evde oturur. Teravihten sonra ya ikinci bir çay demlenir misafirlere ikram edilir ya da meyve ve çerez. Gecenin ilerleyen vaktinden sonra herkes evlerine dağılır. Eve gelen kişi yakın akraba ise sohbetler sahura kadar devam eder. Sahurda er ekmeği yendikten sonra herkes yatar. 

Bir ramazan sofrasını daha sizlerle tanıştırdıktan sonra afiyet olsun derken hayırlı, mutlu huzurlu, bereket dolu bir Ramaz geçirmenizi Yüce Allah'tan niyaz ediyorum. Allah vatanımızı, milletimizi Ramazan-ı şerifin bereketiyle korusun ve muhafaza etsin.(Amin)