ÇORBA VE NAMAZ ÜSTÜ ÇORBA
Çorba, birçok çeşidi bulunan ve kaşıkla içilen sulu yemeğin adıdır. Çorbacı da, çorba pişirip satan kişinin adı olup, Osmanlı Devleti'nde taşra ileri gelenlerine verilen ya da Yeniçeri Ocağı'nda bölük subayı orta kumandanına verilen lakaptır.
Ara sıra evdeki hanımlar için de bizim çorbacı dendiğini duyduğumuz olmuştur. Bu hanımlarımızı küçümseme değil, aksine bir iltifat sözcüğüdür.
Günümüzde çorba hem kadınlarımız, hem de erkeklerimiz tarafından hazırlanan önemli bir beslenme çeşididir. Ekmek gibi sofralarımızın baş tâcıdır.
Çorbanın o kadar çok çeşidi vardır ki, saymakla bitiremezsiniz. Mahallî ve yöresel çorbalar, geleneksel çorbalar, son yılların ortaya çıkarmış olduğu çorbaların tadına doyum olmaz.
Tarhana, işkembe, tuzlama, kelle-paça, çürük, ezo gelin, arabaşı, mercimek, yoğurt, bamya, yayla, damar, domates, yüksük, tavuk suyuna mercimek, şehriye, düğürcük, yarma, tutmaç, lebeniye, Kafkas, bahçıvan, bademli, analı kızlı, sütlü ve mantarlı çorbalar ilk akla gelenlerdir.
Bunların dışında sarımsaklı grip,erişteli nohut, yuvalama, peynirli kabak, kremalı brokoli, andoloz, bezelye, ren, kış çorbası, kesme, fırınlamış karnabahar, köfteli semiz otu, pırasa çorbası, kremalı havuç çorbası, kamelya. fesleğen soslu sebze çorbası, karpuz çorbası gibi pek çok çorba var ki, çoğunun ya ismini duyduk ya da resmini gördük.
Çorba şiirlere bile konu olmuş, şairler çorbaya övgüler yağdırmıştır. Yıllar önce, çorba içmek için gittiğimiz, Kaşıbeyazda, üç beş çorba minik kâselerle, istemiş olduğumuz ana çorbanın yanında servis edilirken, duvarda gördüğüm, tabloda yazılı olan şu dizeleri hiç unutamam:
Kana kan, göze fer, batna cilâdır çorba,
İllet-i cûa devâ, mahz-ı gıdadır çorba
Alemin sevgilisi dense, sezâdır çorba,
Ağniya dostu, muhibb-i fukaradır çorba.
Şairi belli olmayan bu şiirde çorbaya methiyeler diziliyor, içene güç kuvvet verdiği, gıda kaynağı olup, açlık derdine çare olduğu, zenginlerin dostu, fakirlerin ve bütün insanlığın sevgilisidir dense boşa gitmeyeceği belirtiliyordu.
Özellikle sabahın erken saatlerinde, bir sabah namazı çıkışında, güne başlarken, işe giderken içilen çorbalar, çorba çeşitleri bir güç ve bir muhabbet vesilesidir. Hele üç beş kafadar, üç beş aynı duygu ve inancı paylaştığınız insanlarla bir olmak, sohbet ederek çorbaları kaşıklamak ayrı bir zevktir.
Konya'da bugün insanımız fakir olsun zengin olsun yine çorba salonlarını, çorba dükkânlarını günün her vaktinde dolduruyor. Karnını doyuruyor. Kimileri yine Kaşıbeyaz'a, Efe Çorba'ya, Zemzem Çorba'ya, Hilâl Çorba'ya eşiyle, çocuklarıyla ve arkadaşlarıyla gidip çorba muhabbeti yapmaya devam ediyor.
Kimileri de Esader gibi, İrfander gibi ya da Otogar Camii gibi mekânlara, Cuma ya da Pazar günleri sabah namazına gidip, namaz sonrası hem tefsir hadis, fıkıh dersleri dinliyor, hem de ikram edilen çorbayı kaşıklıyor.
Çorba ikramını vakıf, dernek ya da sehavet sahibi gönlü ve cebi zengin Müslümanlar üstleniyor. Sabahın nuru, seher vaktinin bereketi, imanın neşesi, paylaşmanın güzellikleri, hep birlikte yaşanıyor.
Durmuş Sert gibi, Orhan Çeker gibi hocalarımızın feyizli sohbet ve dualarıyla bilgileniyor, Muammer Tan, Mehmet Kaya gibi hocalarımızın okudukları Kur'an'la gönüller, aşka geliyor.
Yani çorba bahane, muhabbet şahane oluyor.
Rabbim sofralarımızı bir tas çorbayla da olsa bereketlendirsin. Helâl ve temiz yiyeceklerle donatsın. Sağlık ve huzur versin.
Rabbim bizleri bir tas çorbayla da olsa hayatı paylaşan, birbiriyle kaynaşan kullarından eylesin.
TEBRİK
Konya S.Ü. İlahiyat Fakültesi'nden okul arkadaşım, Mustafa Büyükeğen'in oğlu Ahmet Büyükeğen ile, Abdurrahman Üzümcüoğlu'nun kızı Hatice Üzümcüoğlu evlenip dünya evine girmişlerdir.
Aileleri tebrik eder, evlenen gençlere dareynde mutluluklar dilerim.(K.B)
GÜNÜN SÖZÜ
KISMET ETMİŞ İSE MEVLÂ
EL GETİRİR, YEL GETİRİR, SEL GETİRİR
KISMET ETMEZ İSE MEVLÂ,
EL GÖTÜRÜR, YEL GÖTÜRÜR, SEL GÖTÜRÜR.
(Anonim)
