Prof. Dr. Mevlüt MÜLAYİM

Hayatın çeşitliliği olarak da bilinen biyoçeşitlilik terimi, biyosferdeki canlıların çeşitliliği anlamında kullanılmaktadır. Biyoçeşitlilik denildiğinde canlı bireylerin, türlerin, ekosistemlerin ve kalıtsal özelliklerin çeşitliliğinden bahsedilmektedir. Biyoçeşitlilik bir ekosistem için önemli bir değerdir ve korunmalıdır. Ülkemiz ve dünyada gelecek için biyosfer kaynaklarının yoğun tüketiminin önüne geçilmesi gerekmektedir. Biyoçeşitlilik, doğal düzenin devamı açısından hem insanlar hem de diğer tüm canlılar için birçok yönlerden önemlidir.  Tabiat kendi kendine selekte ederek biyoçeşitliliği sürdürmekte bu doğal seçilime tabi olarak hayatta kalabilen türler çok yönlü faydalanılan türler olmaktadır.

Gezegenimizde 8,7 milyon canlı türü yaşamaktadır. Dünya’da biyoçeşitlilik, Ekvator çizgisine yaklaştıkça artmaktadır. Amazon Ormanları ve okyanuslar da canlı türleri bakımından zengin olan alanlardır. Bu canlı türlerinin çeşitliliği, eğer gerekli önlemler alınmazsa büyük bir tehlike altında kalacaktır. Gün geçtikçe basında hızla nesli tükenen veya tükenmekte olan canlılardan bahsedilir hale gelmiştir.

Biyoçeşitlilikle ilgili, Hayat Kataloğu (Catalogue of Life) veri tabanındaki kayıtlara göre 2023 yılının şubat ayı itibarıyla biyosferde toplam 2 milyondan fazla (2.088.949 adet) canlı türü barınmaktadır. Ülkemiz bitkileri hayvanlarına göre, tohumlu bitkileri de tohumsuz bitkilerine nazaran daha çok araştırılmış olduğundan biyoçeşitliliği hakkında önemli veriler bulunmaktadır. Bu verilere baktığımızda tohumlu bitki tür sayısının 10.150 olduğunu ve bunun 3.100 kadarının endemik bitkilerdir. Endemik tür sayısı tohumlu bitkilerde daha fazladır (yaklaşık %30 daha fazla). Dünya üzerinde sadece belirli bir bölgede bulunan ve başka ekolojik şartlar altında yaşayamayan canlı türleri “endemik” olarak sınıflandırılmaktadır. Birçok bölge bu endemik türlere ev sahipliği yapmakta olup ülkemizde endemik türler açısından oldukça zengindir. Bu alanlarda meydana gelecek herhangi bir değişiklik bu endemik canlıların yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmasına sebep olacağından korunmalı ve muhafaza edilmelidir. Biyoçeşitlilik tarımsal faaliyetler ve özellikle de bitki ıslahı açısından bu sayı fevkalade önemlidir.

Her canlının bir tepki mekanizması vardır.  Tabiatta normal halinin devamlılığını etkileyen durumlarda hemen tepki vermektedir. Canlı türlerinin azalması, doğal dengenin giderek bozulmasına sebep olmaktadır. Bu bozulmada en önemli faktör insandır ve insanların bazı faaliyetleridir.

Yaşadığımız dünyada doğal dengesinin temelinde yer alan biyolojik çeşitliliğin önemi ve tüm canlılar için sağladığı yararları şöyle sıralayabiliriz.

-          Ekolojik dengenin korunması

-          Besin zincirinin korunması.

-          Çevresel boyuttaki dengenin korunması.

-          Doğal kaynakların (Canlı ve Cansız) kullanılması ve korunması

-          İklimin kontrol altında tutulması.

Biyoçeşitliliğin bu fonksiyonlarını ayrı ayrı değerlendirdiğimizde her birinin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.

Ekolojik dengenin sağlanması, sürdürülebilir bir gelecek için vazgeçilmez bir ön koşuldur. Eğer çevreye zarar vererek devam eden faaliyetler bir an önce durdurulmazsa bunun yan etkileriyle karşılaşmak zorunda kalınacaktır. Sürdürülebilirliğin temelinde, gelecek nesillerin de ihtiyaçlarını karşılayabilmesine fırsat vermekte yer almaktadır. Biyolojik farklılıkların zarar gördüğü ve azaldığı bir doğal düzende gelecek nesillerin ihtiyaçları da tehlike altına girmektedir.

Çevresel düzenin zarar görmemesi için doğal kaynakların düzenli bir şekilde kullanılması gerekmektedir. Aynı zamanda, doğal kaynaklardan faydalanılma sürecinde ekosistemdeki canlıların durumuna dikkat etmek ve var olan dengeyi bozacak bir davranışta bulunmamak gerekmektedir. Böylece, canlıların yaşama alanları da korunmuş olacaktır. Canlı çeşitliliğinin korunması, besin zincirinin de bozulmadan devam etmesi anlamına gelmektedir.

Biyoçeşitlilik nasıl korunmalı; Bütün faaliyetlerimizde çevre ve tabiata zarar vermeyecek şekilde faydalanmalı ve kullanmalıyız. Tarımsal faaliyetler, yeraltı ve yer üstü kaynaklarından faydalanma, sanayileşme, nüfus artışına bağlı güncel bazı ihtiyaçlar için yeni alan açma faaliyetleri biyoçeşitliliği etkilemektedir. Tabii ki bu faaliyetlerin olumsuz etkileri biyoçeşitliliğin azalması yanında iklim değişikliği ve bazı tabiat olaylarını da beraberinde getirmektedir.

Bu nedenlerle, doğal hayatın korunması gittikçe daha da zorlaşmaktadır. Bazı faaliyetler sonucu doğa ve canlılığın geri dönüşü olmadığı gibi bazılarını geri dönüşü de çok uzun zaman almaktadır. Bu nedenle tabiatı iyi kullanma ve korumalıyız. Dayanılmayacak bir noktaya gelmeden önce her alanda yararlandığımız doğal kaynakların ve gezegenimizin mevcut düzeninin kıymetini bilmeli, korumalı ve korumak için de gereğini yapmalıyız.

Çok önemli olduğuna inandığımız biyolojik çeşitliliğin muhafazası ve korunması için neler yapmalıyız; Her şeyden önce tabiatın bir dengede oluştuğunu ve bu dengeyi insan olarak sürdürmek zorunda olduğumuz bilincinde olmalıyız. Bütün kaynaklarda üretim ve tüketimlerde bu bilinçle hareket etmeliyiz. Tabiatın kuralları yanında faydalanılan özelliğe uygun çıkarılmış yürürlükteki mevzuatlara da uyulmalıdır. Atıkları değerlendirerek çevreye ve doğaya zarar vermemeliyiz.

Yaşadığımız evrende birey olarak tek yaşadığımızı değil toplum olarak yaşadığımız bilinciyle kaynakları verimli kullanmalı ve tasarruf yapma alışkanlıklarımızı sürdürmeliyiz. Özellikle “ağaç yaş iken eğilir” atasözünde olduğu gibi çocuklara ve gençlere bu alanda eğitimler verilerek bu konularda bilinçlenme artırılmalıdır.

Dünya sadece bir ülkeden ibaret olmadığından ülkeler arası iş birliği artırılarak insan faaliyetlerinin daha bilinçli bir şekilde düzenlenmesi sağlanmalıdır.

Küresel boyutta, Birleşmiş Milletler tarafından oluşturulan hedefler çerçevesinde gündeme gelen iklim değişikliğine ve biyoçeşitlilik korunması konusunda ki insan kaynaklı faaliyetler sonucunda doğaya verilen zararın azaltılması için yapılmakta olan teşebbüsler önemli görülmektedir.

İnsanlar, Dünya’daki biyokütlenin sadece %0.01’ini oluşturmaktadır. Bu da aslında, canlıların çeşitliliği ve doğal yaşamın zenginliğinin bir göstergesidir. Bu zenginlik içinde bu kadar az yer kaplamamıza rağmen çok büyük etkilere sebep olmaktayız. Azınlığın çoğunluğa tahakkümü gibi canlı türleri içerisinde çok az oranda olan insanoğlu da biyokütle içerisindeki diğer canlılara zarar vermemeli ve doğru kullanmalıdır. 2024 yılının hayırlara vesile olması dileklerimle hoşça kalınız.