10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer; Trafik ışıklarında konvoyunu durdurdu. Yurtdışına en az seyahat eden oldu. Neredeyse hiç gülmedi. Hiç iftar daveti vermedi. Çankaya’da bütçeyi en az kullanan oldu. Affettiği hükümlü sayısında ise rekor kırdı.

Son cümlede özetlenen özelliğini biraz açmak gerekiyor.

Sezer’in af kararıyla serbest kalan hükümlülerin çoğu PKK ve DHKP-C, MLKP terör örgütü üyesi… Bu teröristlerin serbest kaldıktan sonra bir kısmı çatışmada sağ ya da ölü ele geçirilirken bir kısmı ise kanlı planlarını eyleme dökemeden yakalandı. 

Şimdi bu konuyu biraz daha yakından ele alalım. Ele alalım ki o dönemde neler yaşanmış olduğunu ve bunların tekrar yaşanma yani tarihin tekerrür etme ihtimalinin olup olmadığını görelim.

“Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda namusum ve şerefim üzerine and içerim” diye Meclis kürsüsünden yemin ederek görevine başlayan Ahmet Necdet Sezer’in, Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini ne kadar korumuş ve yüceltmiş olduğuna ve bütün gücüyle nasıl çalıştığına bir bakalım.

İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Şakir Koç, teşkilatta terör örgütüne karşı verdiği mücadele ile tanınıyordu. 5 Aralık 1991 günü Emniyet binasından çıkarak evine doğru yola koyuldu. Kendisini sofra başında bekleyen ailesine 50 metre kala Şişli Şair Nigar Sokakta iki DHKP-C li teröristin saldırısına uğradı. 30 saniye süren yoğun ateş yağmuru altında şoförü olan Polis Memuru Vedat Dilmaç’la birlikte şehit oldu. Üzerinden 14 kurşun çıktı. Şehit polislerin katili DHKP-C li terörist Mustafa Demirer saldırıdan 2 yıl sonra yakalandı. Davası 3 yıl sürdü. 52 kanlı saldırıda parmağı olduğu belirlenen terörist müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Ancak mahkûmiyeti sadece 10 yıl sürdü. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından 2003 yılında affedilerek tahliye oldu.

Şehit ailelerinin isyan ettiği affın gerekçesi “Wernicke - Korsakof” hastalığıydı. Kamuoyunda “Açlık grevi” olarak bilinen ve çoğunlukla radikal sol örgütler tarafından uygulanan bu eylem sonucunda kişinin bedeni bitkin düşüyor, Adli Tıp’tan “hapishane şartlarına elverişli değildir” raporu alınabiliyor.

90’lı ve 2000’li yıllarda DHKP-C, PKK, TKP-ML ve bilumum örgüt üyesi teröristlerin cezaevinde başlattıkları bu eylem sonucunda Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in affıyla tahliye oldu.

Devam edelim bakalım başka kimler bu hile yolu ile tahliye olmuş görelim.

DHKP-C li terörist Ökkeş Karaoğlu, 1995 yılında polis aracına silahlı saldırı ve jandarma karakoluna baskın yapmak suçlarından çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. 15 yıl hapis cezası alan terörist Karaoğlu 6 yıl sonra Cumhurbaşkanı Sezer’in affıyla serbest kaldı. Adli Tıbbın “ölmek üzere” raporu ve Sezer’in onanıyla tahliye olan terörist Ökkeş Karaoğlu serbest kaldıktan sonra da terör saldırılarına devam etti. Karaoğlu, 2005 yılında Tunceli’nin Ovacık kırsalında güvenlik güçleriyle girdiği çatışma sonucu ölü ele geçirildi.

Şimdi de bir başka teröristin serbest kalış hikâyesini görelim.

Mürşit Aslan, Mardin’in Derik ilçesinde 1991 yılında güvenlik güçlerimizle girdiği çatışma sonucu sağ olarak ele geçirildi. Çok sayıda terör eylemlerine karıştığı tespit edilen terörist, ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. PKK lı terörist Mürşit Aslan 2001 yılında Cumhurbaşkanı Sezer tarafından affedildi.  Affedildikten sonra terör eylemlerine devam eden terörist Aslan, 2 Aralık 2006’da Diyarbakır’da terör örgütü PKK adına haraç toplarken yakalandı. Çıkarıldığı mahkemece yeniden cezaevine gönderildi.

Bu kadar mı? Elbette değil. Daha başka terörist affı hikâyeleri de var. Şimdi onlara da bakalım.

TKP/ML nin Tunceli, Mazgirt sözde sorumlusu terörist Orhan Gül, 2003 yılında “sürekli rahatsızlığı” gerekçe gösterilerek Cumhurbaşkanlığı affıyla serbest kaldı. Sadece bir yıl sonra 20 Ekim 2004’de Tunceli Mazgirt’te Mehmetçikle girdiği çatışma sonucu ölü olarak ele geçirildi. Terörist Orhan Gül’ün yanında iki örgüt üyesi daha öldürüldü.

Berna Ünsal ve Okan Ünsal. 1995 yılında terör örgütü üyeliğinden hüküm giyen çift 22 yıl 6 ay ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırıldı. 2003’de Cumhurbaşkanı Sezer’in affıyla serbest kaldılar.

Cengizhan Pilav, Cumhurbaşkanı Sezer’in affıyla tahliye edilen bir başka terörist. Cengizhan Pilav serbest kaldıktan sonra Yunanistan’a gitti. Burada iki yıl eğitim aldıktan sonra yurda dönen terörist yeniden eylemlere başladı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin Doğu ve Güneydoğu’da 17 bin Mehmetçikle başlattığı harekâta karşı pusu saldırıları düzenledi. 72 saatte 10 vatan evladı toprağa düştü. 6 Nisan 2007’de Tunceli’nin Hozat ilçesi kırsalında güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada sağ ele geçirildi. Beraberindeki 4 terörist etkisiz hale getirildi.

Terör Örgütü DHKP-C nin sözde Ege sorumlusu Bekir Sıtkı Keçeci, terör örgütünün özel vazifeli elemanı olma ve bombalı saldırı suçlarından 1998 yılında hüküm giydi. Çok sayıda polisin şehit olduğu kanlı saldırıda adı geçen terörist Keçeci, 5 Haziran 2003 tarihinde “ölmek üzere” olduğu gerekçesiyle Cumhurbaşkanı Sezer tarafından affedilerek tahliye edildi. “Ölmek üzere” raporu ile serbest kaldıktan sonra tekrar terör eylemlerine başlayan DHKP-C li terörist Keçeci, son olarak Ebru Timtik için düzenlenen eylemde görüntülendi.

DHKP-C li terörist Hüseyin Fevzi Tekin uzun yıllar örgütün sözde tepe ismi oldu. 1993’te kanlı planını gerçekleştiremeden 10 adet silahla yakalanarak tutuklandı. 1998’de tahliye oldu. 1999’da ise İstanbul Fatih’teki bir bombalı saldırının faili olarak yine hapse atıldı. Ancak Cumhurbaşkanı Sezer’in affıyla yine serbest kaldı. 2015’de DHKP-C li iki terörist Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol’a bir talimat gönderdi. Harekete geçen teröristler, bir Ramazan günü Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı makamında şehit etti. Hepimizin yüreğini yakan savcı Kiraz’ı şehit eden teröristler bu iğrençliği, Cumhurbaşkanı Sezer’in affıyla serbest kalan teröristin talimatıyla yapmışlardı.   

10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in verdiği bu af kararları yeniden yaşanabilir mi? Şehitlerimizin katilleri, yüreklerimizi yakacak şekilde yeniden Cumhurbaşkanı affıyla serbest kalır mı?

Bilindiği gibi Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, aday olarak ilan edildikten sonra ilk olarak HDP’yi ziyaret etmişti. Bu ziyarette yapılan görüşmenin ardından HDP, Cumhurbaşkanlığına aday göstermeyeceğini ilan etmişti. Geçtiğimiz günlerde de HDP, Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini resmen ilan etti. Bu ilanla birlikte bölücü kanlı örgüt PKK liderleri de peş peşe yaptıkları açıklamalarda Kılıçdaroğlu’na desteklerini açıkladılar.

Kılıçdaroğlu; HDP’ye ve PKK’ya ne söz verdi de bunların desteğini aldı? Bunlar durduk yere Kılıçdaroğlu’na niçin destek vermeye başladılar? Bu konunun açıklanmaya ihtiyacı var ama maalesef Kılıçdaroğlu’dan bu konuda hiç ses çıkmıyor. Hatta HDP eş başkanı Mithat Sancar’ın “Kılıçdaroğlu ile hedeflerimiz örtüşüyor, bunun için destekliyoruz” sözleri karşısında bile sessiz kalınması, sükutun ikrardan geldiği sözünü hatırlatıyor bize…

Peki Kılıçdaroğlu bunlara ne söz vermiş olabilir? Kılıçdaroğlu zaten saha önce yaptığı açıklamalarda; “Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın yanında KHK ile tutuklanan FETÖ’cülerin serbest bırakılacağını, özerkliği desteklediklerini ve belediyelerde kayyum atamalarına son verileceğini” açıkça söylemişti. Bunlara ilaveten ne gibi sözler verilmiş olabilir bilmiyoruz ama bu sözlerden birisi hükümlü teröristlerin Cumhurbaşkanı kararıyla af edilmesi olabilir. Geçmişte olduğu gibi yine olması kuvvetle muhtemel.  

Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olarak, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i ziyaret etmesi de, Kılıçdaroğlu’nun onunla aynı zihniyette olduğunu, kararlarında onu örnek alacağını açıkça ortaya koymaktadır. Şehitlerimizin kemiklerini sızlatan; bölücü ve kanlı örgüt militanlarının Cumhurbaşkanı affıyla tahliye edilmesi kararı, Ahmet Necdet Sezer’den Kemal Kılıçdaroğlu’na seçildiği takdirde miras olarak kalacak gibi görünüyor.

Diğer yandan PKK liderleri tarafından “15 Mayıs’ta Öcalan serbest kalacak” açıklamaları da boşuna yapılmıyor. Bunların Kılıçdaroğlu’na verdikleri destek karşılığında çok büyük beklentileri var. Kılıçdaroğlu bunlara kolunu kaptırmış durumda. Bundan sonra koluyla kalmayıp bütün vücudunu kaptırması çok büyük bir ihtimal dahilinde…

Kılıçdaroğlu, HDP ve PKK’ya vermiş olduğu sözleri gündemden uzaklaştırmak için soğan siyasetine soyundu. Ama ben, bu milletin terör örgütünün tam desteğini alan Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı olarak asla seçmeyeceğini düşünüyorum. İnanıyorum ki bu necip millet, vatanı soğana kurban etmeyecektir. Bendenizle birlikte milletimizin de şöyle haykırdığını hissediyorum.

Açlığımdan ölsem de vatanımı; din, vatan, mukaddesat düşmanlarının eline bırakmayacak kadar çok seviyorum.

Vatanım da vatanım,

Yüreğimde atanım,

Cana canlar katanım,

Namert eller değmesin.SSE.

Sağlıklı ve mutlu yarınlar diliyorum.