Sözlerime başlamadan önce herkesin yeni yılı tebrik eder, hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Acısıyla, tatlısıyla bir yılı daha geride bıraktık ve 2022 yılına girdik. Tabi hayatımız bir şekilde devam ederken insanların doğal olarak birtakım beklentileri de olabiliyor.

“Zam yılı olmasın dedik ama”

2021 yılında içimiz dışımız adeta zam olmuştu. Umarım bu zamlar 2022 yılında devam etmez dedik ama elektrik, doğal, gaz, benzin, motorini LPG, ve gıdada yapılan zamlar vatandaşları adeta perişan etti. Tabi bununla birlikte çeşitli vergiler ve harçlarda büyük oranda zamlandı. Gıdada ise fiyat artışları devam ediyor. Temel ihtiyaç malzemeleri gerçekten çok pahalı oldu. Marketler ya da AVM’ler kafalarına göre zam yapabiliyor. Burada acil yapılması gereken ise denetimlerin daha çok artırılmasıdır. Etiket fiyatları ile kasa fiyatları maalesef birbirinden bağımsız hale geldi. Bunu yapan stokçu, aracı, marketçi, kim varsa ağır yaptırım uygulanmalıdır. Kimsenin ekmek derdinde olan vatandaşları dolandırmaya hakkı yok. Asgari ücret belki 4250 lira oldu ama, bu zamların önüne geçmez isek ileride daha büyük sorunlar ile karşı karşıya kalabiliriz. Burada aslında yapılması gereken gelir-gider denge ilişkisini sağlayabilmek çok önemli. Çay kaşığı ile verilen bir şeyi, kürekle geri almanın bir anlamı yok.

“Terörle mücadele sonuna kadar devam etmeli”

Ülkemizin yıllardır başlıca sorunların biri olan terör belası hala devam ediyor. Ülkemiz bu konuda son zamanlarda ciddi mesafeler kaydetti. İnsansız hava araçlarda Türkiye şuan dünyada şuan bana göre bir numara. Savunma Sanayi’nde yapılan yatırımları büyük saygıyla takdir ediyorum. Gerek İHA ve SİHA’ların üretilmesi düşmanlara büyük korku salıyor. Bu konuda emeği geçen herkesi canı gönülden takdir ediyorum. Terörle mücadele ülkemizin refahı, birliği ve beraberliği için sonuna kadar devam etmeli. Unutmayalım ki başka Türkiye yok. Ülkemizin çıkarlarını etrafımızda yer alan düşmanlara karşı her daim gözetmek zorundayız.

“Ekonomik istikrar şart”

Ekonomik istikrarı yakalamak için canla başla mücadele edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yatırımların daha hızlı bir şekilde gerçekleşmesi temel hedeflerimizden biri olmalı. Yeni iş alanları oluşturulmalıdır. Tabi burada yerel yönetimleri de iş verenlere de büyük görevler düşüyor. İşsizlik rakamlarına baktığımız zaman çift hanelerde olduğuna şahitlik ediyoruz. Burada bunu tek haneye dönüştürmek lazım. Gazeteci olarak bazı konulara da şahitlik ettiğimiz şeyler oluyor. Olaya hem iş veren hem de işçi açısından da bakmak lazım. İşçiler işi beğenmiyor diyorlar ama, iş verende üç kişinin yapacağı bir işi, tek kişiye vermek istiyor. Diğer bir konu ise, işçi sadece masa başı iş istiyor. Bunu özellikle iki örnekle anlatmak istedim ama orta yolu bir şekilde bulmak lazım. Türk Milleti çalışkandır ilkesinden yola çıkarak sorunların çözüme kavuşturulması gerektiğine inanıyorum.

Gelir-gider denge ilişkisini belirli bir düzene sokmak gerekir. Yani insanların refah seviyesini yükseltebilmek temek hedeflerden biri olmalı. Her insanın yaşamaya hakkı olduğunu unutmayalım. Birilerimiz zengin olurken, birilerimiz fakirleşmesin. O yüzden ekonomik istikrar şart diyorum.

“Otomobil piyasası düzeltilmeli”

Otomobilde ikinci el piyasasına baktığımız zaman fiyatların inanılmaz derece yüksek olduğunu görüyoruz. 20-30 yıllık araçların rekor fiyatlara satıldığı bir dönemden geçiyoruz. Sıfır arabalar Türkiye’de yeteri kadar olmasa fiyatları şuan servet değerine ulaşmış durumda. Alt kesimden bazı insanlar bundan 2-3 yıl öncesine kadar ikinci el otomobili, kendi imkanları sayesinde iyi kötü alabiliyordu. Şuan ise bu imkansız hale geldi. Adeta hurda diyebileceğimiz araçlar bile inanılmaz derece de yüksek. Ben gerçekten bu duruma çok üzülüyorum. Yani şuan 100 bin lira paran olsa araba alacak bile durumda değilsin. Bu işin elbette teknik boyutları da var. Dünya genelinde sözde yaşanan çip krizi, dövizin yüksek olması ve yeteri kadar sıfır araç olmayışı fiyatları maalesef yüksek tutuyor. Evet bunlar geçerli bir neden ama, piyasası haddinden fazla yükseltmeye çalışan stokçulara niye kimse bir şey demiyor? Araç yok denilerek, ormanlık alanda, otoparklarda, galeriler de bekletildiğine kaç defa şahit olmadık mı? Evet acı gerçekler böyle. Aslında bize biz ediyoruz. Bir insan neden sıfır aracı ormanlık alana terk eder?

“Bu düzen böyle devam etmez”

Avrupa’da araç durumu biraz daha farklı. Klasik sevenlere elbette sözüm yok ama, hurda araçlara dış ülkelerde binilmiyor. Hatta bazı devletler imha ediyor. Yine bazı ülkelerin sıfır araç teşviki konusunda vatandaşları desteklediğine şahitlik ediyoruz. Türkiye’de de bu böyle olmalıdır. Burada devlet kademesine önemli görevler düşüyor. Elbette serbest piyasada isteyen istediği gibi fiyat biçiyor ama mantıksız fiyat biçiyor. Bugün hiçbir araba kendi değerinde değil. Çünkü fiyatlar o kadar arttı ki, satmakta almakta ayrı bir dert haline geldi. TOGG isimli elektrikli yerli otomobilimizin ne zaman yollarda olabileceği de merak konusu haline geldi. Allah sonumuzu hayretsin… Bir başka yazıda görüşmek dileği ile Allah’a emanet olun. Saygılar…