YAŞLI ANNE BABAMIZ VELİNİMETİMİZDİR

Ebeveynin gönlünü incitecek, sevgi bağını koparacak eziyet, hakaret ve isyandan uzak durulmalıdır. Büyük günahların başında Allah'a ortak koşmak gelir. İkinci sırada ise ana-babaya asi olmak gelir. Cenab-ı Allah(cc) dilediği birçok günahın cezasını kıyamet gününe kadar tehir edeceğini ama ana-babasına isyan edenlerin cezasını dünyada başlatacağını, ahirette de devam edeceğini belirtmiştir.

Ana-babaya hizmetin belli bir sınırı yoktur. Evlat ana-babasına hizmet ettiği, onları memnun ettiği ve gönüllerini kazandığı sürece yücelir ve yüksek makamlar kazanır. Böyle evlatlar Allah katında sevilen kullar listesine adını yazdırmış olur. Aksine hareket eden evlatlar ise manen alçalır, nar-ı cahimi hak eder ve Yüce Mevla'mız yanında sefihler, zeliller ve aşağılıklar mevkiindeki yerini alır.               

Hayırlı evlatlar özellikle ihtiyaç sahibi ise ana-babasına istemeden ikram etmeli, her fırsatta ihtiyaçlarını en samimi şekilde gidermeli, onların ahir ömürlerinde huzurlu bir hayat yaşamları için katkı sağlamalıdır. İslami açıdan büyük olmayan kusurlarını kapatmalı, uyarı yapılması gerekiyorsa bile kırmadan, incitmeden, dökmeden,  yapıcı bir şekilde düzeltmelidir.       

Maalesef yine günümüzde bilir iken bilmez hale gelmiş, güçlü iken zayıf hale gelmiş, tutar iken tutamaz hale gelmiş ana-babası yemekte sofra bezine dökünce kızan, bağıran sabredemeyen evlat profillerine rastlanmaktadır. Burada evlada düşen basit dünyevi kaygıları bırakıp Allah'ımızın rızasını kazanmak için sabır, sabır yine sabır etmelidir. 

1999 yılı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından Uluslararası Yaşlılar Yılı ilân edildi. İnsanlar, yaşlılarıyla bütün gün ve yıl ilgilenemeyince, hiç olmazsa bir günü yaşlılar günü ilân ettiler; bu yeterli olmasa bile elbette tamamen unutulmaktan iyidir.

Gazetelerden öğrendiğimiz kadarıyla batıda insanlar aile müessesini yıkmaları dolayısıyla gittikçe yalnız başına ölmektedirler. Maalesef nikâhsız bir arada yaşamaları sebebiyle, kısa dünya hayatının zevklerini gençliklerinde bitirip ihtiyarlıklarına bir şey bırakmamaktadırlar. Ne birbirlerine ihtiyarlıkta bakacak karı-koca oluyorlar, ne akraba, ne de dünya hayatının ziyneti evlatları! Sonunda ihtiyarlığın tüm cevri-cefasına tek başına katlanarak dar-ı bekaya zorunlu göç ediyorlar!

Müslüman-Türk milleti olarak bizim dini inançlarımız yanında tarihin derinliklerinden gelen gelenek, görenek, örf ve adetlerimizde büyüklere saygı, küçüklere de sevgi ve şefkat vardır. Gençler anneleri, babaları başta olmak üzere dedeleri, nineleri, amcaları, dayıları, ağabeyleri, teyzeleri, halaları ve bütün akrabaları ile çevrenin büyükleri ve umur görmüş kişilere saygı ve hürmet gösterir.

Toplu ulaşım vasıtaları başta olmak üzere yaşlı insanlara saygı gösterilmesi gereken her noktada gençlere sesleniyorum. Yarın sizlere nasıl muamele edilmesini istiyorsanız, onlara öylece muamele ediniz. Eğer otobüste, minibüste bir köşeye büzüşmüş kendinizin görülmediğini zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Yarın sizi de görmeyecek daha azgın saygısız bir nesil sizi bekliyor demektir. Hiç korkmayın, siz saygı gösteriyorsanız, size de saygı gösterilecektir.

Bu günlerde Mersin'de sınıfta acze düşmüş bir öğretmen görüntüsü piyasalarda geziyor. Meseleyi yakından incelemeden bir şey söylemek doğru olmaz ama bu görüntülerin bize söylediği bir şeyler var aslında! Öğretmenin sınıf yönetimi yok gibi gözüküyor, fakat mevcut sistemin öğrencileri ne hale getirdiği de malum! Öğretmenin, idarecinin hiçbir saygınlığının bırakılmadığı bir sistemi de unutmamak lazım. Hani bana bir harf öğretene kırk yıl köle olduğumuz dönemler! Tek kelimeyle değerlerin aşındırıldığı bir dönemdeyiz.

Şimdi bizlere düşen ayet, hadis, gelenek-görenek, örf ve adetlerimize et ve tırnak gibi yerleşmiş olan ana-babamıza,  tüm yaşlılara, öğretmenlerimize, hocalarımıza sevgi ve saygı göstermektir. Böylece hem dünya hem de ahiret saadetini kazanmış olacağız. Şunu da unutmayalım ki gençliğimizde ne ekersek ihtiyarlığımızda onu biçeceğiz. Selam ve muhabbetlerimle, sağlıcakla kalınız.

MUHAMMED ACIYAN

KÜLTÜR DÜNYAMIZDAN