Tarafsızlık ilkesinin “elhamdülillah Müslümanım” diyen bir insan için mümkün olamayacağını daha önce ki bir yazımda değinmiştim. Evet, Müslüman Hakk'ın tarafındadır.

“Firavuna karşı olmak yetmez, Musa'nın yanında olmak gerekir.” Sözü rahmetli Muhsin Beye atfedilen bir söz olarak Müslümanların taraf seçerken sadece zalime karşı tepkilerini ortaya koymalarının yeterli olmayacağını çok güzel özetliyor. Bu konuyu izah ederken Hz. Musa (a.s.) bir sembol olarak kullanıldığı için onun şahsını kastetmeyeceğim. Bu sebeple “Hazreti ve A.S.” gibi hürmet ifadeleri kullanmayacağım.

Bazı Müslümanlar Musa'nın yanında yer alırken, bazı Müslümanların da hem firavuna sövüp hem de Musa'ya karşı olduklarını görüyoruz. Dünyada İslam birliği sağlanmadan mazlumların kan ve gözyaşı dinmeyecektir. Şimdi bazı sorular soralım kendimize:

Musa'nın yanında yer almamakla İslam birliği sağlanabilir mi?

İslam birliğini istemeyen Müslüman var mıdır?

İslam birliğini istemeyen Müslüman olabilir mi?

İslam birliğini istediği halde söyleyemeyenlere ne denir?

İslam birliğini Müslüman olmayanlar ister mi?

Aşağı yukarı hepimiz bu sorulara aynı cevapları verebiliriz ama yine de dünya Müslümanlarını tek sancak altında birleştirebilecek bir Musa'ya inanamıyoruz. Peki, kim olabilir bu Musa?

Suriye'de el-Nusra ve Özgür Suriye Ordusu ile savaşıp, Gazze'de Hamas'ı, Mısır'da İhvan'ı tekfir eden IŞİD ve onun zihniyetindekiler mi?

Bugün herkes görüyor ki Suriye'de, Irak'ta ve Gazze'de en çok insani yardım ve lojistik desteği Türkiye yapıyor. Dünya'nın neresinde ezilen bir halk varsa Türkiye oraya elini uzatıyor. Gazze'de ve Irak'ta yaşanan katliamlara tüm İslam ülkeleri sus pus olurken, Türkiye'nin sesi çıkıyor. Doğu Türkistan bölgesinde yani ta Çin'de Müslümanlar zulüm görürken sadece Türkiye'nin sesi çıkıyor, hem de eli uzanıyor. Orada binlerce Müslüman kardeşimiz ve soydaşımıza Türkiye Cumhuriyeti Pasaportu dağıtıldı. Bu pasaporta sahip olanlara Çin polisi zulmedemiyor. İstanbul'a gelerek Türkiye topraklarına sığınabilen Doğu Türkistanlı kardeşlerimizden Abdulgafur bakın neler anlatıyor; 59'dan fazla İslam ülkesinin Doğu Türkistan halkının uğradığı zulme sessiz kaldığını söyleyen Abdulgafur, 'Çoğu İslam ve Türk devleti Çin ile işbirliği yaptı. Bizi yetim bıraktılar. Çin bizi yalnız görünce diğer devletlerle ilişkilerini artırmaya başladı. Türkiye haricinde hiçbir İslam devleti Uygur Türklerini barındırmıyor. Hatta Endonezya ve Malezya bile çok zaman yanımızda olmuyor. Biz garip kalmış topluluğuz' diyor.

Gazze'de Hamas temsilcisi 'Türkiye'den aldığımız desteği hiçbir ülkeden almadık' diye açıklama yapıyor. Eğer Mısır'da Mursi görevinde olsaydı, Gazze bize bağlanmıştı! Suriye'de Türkmenler ve Özgür Suriye Ordusu yetkilileri sadece Türkiye'den yardım geldiği söylüyorlar.

Evet! Kardeşlerim, İslam Birliği Dünyada tesis olunmadan zulüm durdurulamaz. Bu birliği kurmak için Musa'nın yanında olmalıyız ve arkasında saf olmalıyız. Bunu gören dünyadaki bazı Müslümanlar sabırsızlıkla Musa'nın daha güçlenmesini bekliyorlar. Bosna Hersek'den Azerbaycan'a, Kuzey Irak'dan Katar'a, Gazze'den Suriye Halkına, Mısır Halkından Sri Lanka Müslümanlarına kadar pek çok kardeşimiz Musa'nın daha güçlü olmasını bekliyor. Bunun için çalışanlar da var. Peki, kimdir Musa? Tabi ki Osmanlı'nın bakiyesi olan bu aziz Türk milletidir. Maddi güç ve İslam şuuru bu aziz millette yükseldikçe dünya İslam birliğinin önü açılacaktır. Bu milletin içinde yaşayıp, Müslüman olduğunu söyleyip hâlâ milyonlarca vatandaşımızın ve dünyadaki yüz milyonlarca kardeşimizin gördüğünü göremeyenler var. İşte onun için biz de diyoruz ki;

“Firavuna karşı olmak yetmez, Musa'nın yanında olmak gerekir.”