Öncelikle Soma'da hayatını kaybeden madencilerimize Allah'tan rahmet ailelerine başsağlığı dilerim. Bu olay sonuç itibariyle takdiri ilahi ama cüzi iradeden dolayı bize de düşen bir şeyler olmalı. Bizler öncelikle olayların sebeplerini işlemeli, tevekkül edip takdiri yine Yüce Allah'a bırakmalıyız. Bu anlamda yapılan düzenlemelere bakmak lazım. Türkiye; özellikle Avrupa Birliğine aday olma statüsü nedeniyle pek çok alanda düzenlemeler yapmıştır. Açılacak her fasılda belli düzenlemelerin yapılması Avrupa Birliği tarafından ön şart olarak istenmekte, Ülkemiz de belirlenen periyotlarda bu düzenlemeleri yapmaktadır. Bu düzenlemelerin bazıları birlik ülkelerinin çıkarlarını korumak ve sürdürmek amaçlı olmakta bazıları da iş sağlığı ve güvenliği gibi daha evrensel değerleri içeren konularda olmaktadır. Biz bu düzenlemeleri belirlenen periyotta yapıp Avrupa Birliğine adaylık süreciyle ilgili verdiğimiz sözü tutuyoruz; ama yapılan düzenlemeleri içselleştirmiyoruz, hatta bazen sulandırıyoruz. Örneğin iş sağlığı ve güvenliği konusunda bir düzenleme yapıldı ama ülkemiz gerçeklerinden uzak bir düzenlemeydi. Daha çok tehlikeli işlerde bile iş sağlığı güvenliği anlamında bir düzen yokken apartman görevlilerinin iş sağlığı tartışıldı. Yeterli A sınıfı uzman yokken pek çok işletme A sınıfı Uzman çalıştırmak zorundaymış gibi düzenleme yapıldı. Daha sonra yapılan basit bir sınavla C sınıfı uzmanlıktan A sınıfı Uzmanlığa geçiş hakkı sağlanarak A sınıfı uzman açığı kapatılmaya çalışıldı. Yukarıda örneğini verdiğim konu gibi düzenlemeleri gerçekçi ve uygulanabilir olarak yapmazsak ortaya çıkan bu tür durumlarda milletçe çok acı çekeriz, vicdanlarımızı “Ben üzerime düşeni yaptım ama takdiri İlahi böyle gelişti.”diye rahatlatamayız. İnşallah bundan sonraki süreçlerde kafa yapımızı değiştirip daha gerçekçi, halkın katılımı olan düzenlemeler yapıp bu tür olaylarla karşılaşmayız.

Şimdi temel konumuz olan Vergi ve Ekonomi gündemine geçebiliriz. 26.04.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan KDV Uygulama Genel Tebliğinde tüm katma Değer Vergisi Tebliğleri tebliğde toplanmış, mevcut tebliğlerde olan düzenlemeler mantığını ana hatlarıyla korumakla beraber ilave değişikler olmuştur. Bu yazımızda daha önce 99 numaralı KDV Genel Tebliğinde yer alan Hızlandırılmış İade Sisteminden bahsedeceğiz. Söz konusu düzenleme ile belli şartları taşıyan mükelleflerin KDV iade taleplerinin daha hızlı ve pratik şekilde yerine getirilmesi amaçlanmıştır.

Aşağıdaki şartları taşıyan mükelleflere talep etmeleri ve aşağıda belirtilen belgeleri ibraz etmeleri halinde bağlı oldukları Vergi Dairesi Başkanlığı (bulunmayan yerlerde Defterdarlık) tarafından “HİS sertifikası” verilir.

a) Başvuru tarihinden önceki son beş takvim yılı itibarıyla vergi mükellefiyetinin bulunması,

b) Başvuru tarihinden önce vergi dairesine verilmiş son yıllık kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde yer alan bilânçoya göre en az;

- Aktif toplamının 200.000.000 TL,

- Maddi duran varlıkları toplamının 50.000.000 TL,

- Öz sermaye tutarının 100.000.000 TL,

- Net satışlarının 250.000.000 TL,

olması, (bu koşullardan herhangi üç tanesinin sağlanmış olması yeterlidir.)

c) Başvurudan önceki takvim yılında vergi dairesine vermiş olduğu muhtasar beyannamelere göre aylık ortalama çalıştırılan kişi sayısının 250 veya daha fazla olması,

ç) Başvuru tarihinden önceki son beş takvim yılı içinde;

- Mücbir sebep sayılan haller dışındaki nedenlerle, defter ve belgelerin ibrazından imtina edilmemiş olması,

- Gelir veya kurumlar vergisi, ÖTV ve KDV uygulamalarından her birine ait beyanname verme ödevinin her bir vergi türü itibarıyla birden fazla aksatılmamış olması (süresinden sonra kendiliğinden verilen beyannameler hariç),

- Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya kullanma fiili nedeniyle özel esaslara tabi tutulmamış veya tutulmuşsa genel esaslara dönülmüş olması,

d) Başvuru tarihi itibarıyla;

- KDV iade taleplerinde özel esaslara tabi olmayı gerektiren bir durumunun bulunmaması,

- Vergi borcunun bulunmaması (vergilerin tecil edilmiş olması bu şartın ihlali sayılmaz), 

Gerekmektedir.

Bu şartları birlikte taşıyan mükelleflerin bağlı oldukları Vergi Dairesi Başkanlığına/Defterdarlığa bir dilekçe ile başvurması halinde, başvuru tarihini izleyen 15 gün içinde “HİS Sertifikası” verilir.

HİS sertifikası sahibi mükelleflerin iade talepleri tutarına bakılmaksızın, teminat, VİR veya YMM raporu aranılmadan yerine getirilir. 

Yukarıdaki şartları sağlasa bile bazı mükellefler HİS sertifikası almaya sıcak bakmamaktadır. Bunun sebebi tebliğde yer alan şu hükümlerdir.

“HİS sertifikası sahibi mükelleflerin iade taleplerinin bulunduğu her takvim yılında, İdare tarafından belirlenen en az bir vergilendirme dönemi KDV iadeleri yönünden incelenir ve bu inceleme ivedi olarak sonuçlandırılır. Yapılan incelemede haksız/yersiz iade aldığı anlaşılan mükelleflerden; haksız/yersiz aldığı vergilerin, ilgili dönemde yapılan vergi iadelerine oranı % 5'i geçen mükelleflerin sertifikaları iptal edilir. Bu mükelleflere, raporun vergi dairesine intikal tarihinden itibaren beş yıl süreyle tekrar sertifika verilmez.”

İade talebinin bulunduğu her takvim yılında en az bir vergilendirme dönemi KDV iadelerinin incelenecek olması mükelleflerde incelemelerin sadece KDV ile sınırlı kalmayıp diğer inceleme konularına da geçebileceği endişesi yaratmaktadır. Bu durumda mükelleflerin şartları sağlasa bile; HİS sertifikası sahibi olmanın sağlayacağı avantajlarla; her iade talebinde bulunduğu takvim yılında en az bir vergilendirme dönemi KDV iadelerinin inceleneceği hususunu göz önünde bulundurmaları gerekir.