Yeniden Refah Partisi, Ak Parti ile yapmış olduğu müzakerelerin sonunda Cumhur ittifakına katılmayacağını açıkladı.

Bu açıklamadan sonra YRP Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, Yüksek Seçim Kurulu’na giderek Cumhurbaşkanlığına adaylık müracaatı yaptı.

Böylece bir aydan beri devam eden görüşmeler olumsuz sonuç vermiş oldu. Bu durumu üzüntü ile karşıladığımı belirtmek isterim. Gönül arzu ederdi ki aynı inanç birliği içinde tabana sahip olan bu iki parti seçime ittifak içinde girsin ve her ikisi de kârlı çıksın. Bu düşüncemi 2018 seçimleri öncesinde Saadet Partisi için de yazmıştım ama SP, ittifak tercihini CHP’den yana kullandı.

YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan, iktidarın yaptığı doğrulara destek vermekte, yanlışları ise yapıcı bir şekilde eleştirmekte, doğruyu ortaya koymaktadır. Yapılması gereken de budur. Bu siyaset tarzı kısa zamanda Yeniden Refah’ın büyümesine yol açtı.

Bu siyaset tarzını Türkiye’de ilk uygulayan, gerek Saadet Partisi Genel Başkanı, gerekse Has Parti Genel Başkanı olduğu dönemlerde Numan Kurtulmuş olmuştur. Türkiye’de o zamana kadar alışık olunmayan bir siyaset izleyen Numan Kurtulmuş’un bu tavrı herkes tarafından takdir görmüştü. O dönemde Numan Kurtulmuş’un izlediği siyaset tarzını bugün Fatih Erbakan izlemekte ve takdir görmektedir.

14 Mayıs’ta seçim yapılacağı kararı alınınca Ak Parti, Yeniden Refah’la ittifak yapmak üzere girişimde bulundu. Yeniden Refah Partisi, Ak Parti’ye 30 maddelik talebini iletti. Ben de bu talepleri ihtiva eden listeyi inceledim. Bununla ilgili de bir yazı yazdım. Bu talep listesinde hiç bir vatanseverin kabul etmeyeceği bir madde yok. Hepsi önemli ve yerine getirilmesi gereken maddelerdir. Bunların bir kısmı da zaten hükümet tarafından uygulanan maddelerdir. Ancak bu maddelerin tamamının bugünden yarına yapılması mümkün değil. Bunlar zaman içerisinde belki de 5 yıllık bir dönemde yapılacak olan işler. Hatta bazıları için beş yıllık dönem bile yetmeyebilir. Fatih Erbakan kendisi iktidar olsa bu maddelerin hepsini bir çırpıda yapması mümkün değil.

Maddelerin içinde yer alan 6284 sayılı yasanın aile bütünlüğünü sarsan maddelerinin ayıklanma talebi, Ak Parti içinde bulunan ve Özlem Zengin’in başını çektiği bir grup tarafından “bu bizim kırmızı çizgimizdir” denilerek kabul edilmedi.

Bu Özlem Zengin ki, daha önceki yıllarda İstanbul Sözleşmesini canla başla savunmuş, iptal edildiğinde de Cumhurbaşkanımıza tavır koymuştu. Bu Özlem Zengin ki, Ayasofya İmamı Mehmet Boynukalın Hocamıza demediğini bırakmamış, baskı üstüne baskı kurarak hocamızın istifa etmesine sebep olmuştu. Bu Özlem Zengin ki, Ahmet Şimşirgil Hocamız, İstanbul Sözleşmesine karşı çıktığı için Ak Partili Belediyelere talimat vererek konferanslarını iptal ettirmişti. Bu Özlem Zengin ve aynı tayfadan olan aileden yoksun Aile Bakanı Derya Yanık, olumlu yönde ilerleyen ittifak görüşmelerini baltalamışlardır.

Özlem Zengin ve yanındakiler 6284 sayılı yasaya niçin hiç dokundurtmuyorlar? Kadına şiddeti önleyen bir yasaymış da onun için… Bu ülkede kadına şiddeti onaylayan hiçbir inançlı kişi bulamazsınız. Biz de onaylamayız. Fatih Erbakan’da onaylamaz.

Peki karşı çıkılan nedir? Yasada geçen öyle maddeler var ki, YRP’nin taleplerinde de yazdığı gibi aile bütünlüğünü bozmaya yöneliktir. Mesela yasada kadının beyanının esas olduğu, kadının şikâyetinde hiçbir belge, kanıt aranmaksızın erkek hakkında işlem yapılacağı yazılıdır. Böyle bir madde insan haklarına aykırıdır. Aynı madde “erkeğin beyanı esastır” olsa kadınlar razı olur mu? Elbette olmaz. Peki bunu niçin savunurlar? Nerede dillerinden düşürmedikleri eşitlik?

Başka bir örnek, erkeğin evinden uzaklaştırılması maddesidir. Hiçbir belge, kanıt aranmadan kadının şikâyeti ile erkek evinden uzaklaştırılmakta, böylece erkek kadına düşman hâle gelmekte, aile yapısı çökmektedir. Hatta, kocasını evinden uzaklaştırarak, sevgilisi ile yaşamaya başlayan kadınların varlığı basına yansıdı. Böyle bir madde olabilir mi?

Bir başkası süresiz nafakadır. Bir evlilik birkaç gün sürse bile kadın, erkekten süresiz olarak yıllar boyu nafaka alabilmektedir. Bu nasıl adalettir? Bu maddeyi istismar eden çok sayıda kadın, önce evleniyor sonra birkaç gün veya birkaç hafta içinde şikâyette bulunarak boşanıyor. Kadının beyanı esas ya… Boşandıktan sonra süresiz olarak yıllarca gelsin nafaka…

Bu maddelerin hepsinin düzeltilmesi gerekir. Bunlar aileye atılan birer bombadır. Yeniden Refah’ın istediği de bunların ayıklanmasıdır. Yoksa hiç kimse kadına şiddeti onaylamıyor. Kadına şiddetin cezası arttırılsın ama aile yapısına büyük darbe vuran bu maddeler değişsin.

Buraya kadar biz de Fatih Erbakan ile bu konuda aynı düşünüyoruz. Ancak şayet ittifak, bu yasa için olumlu sonuç vermemişse, Fatih Erbakan’ın bu maddeyi zamana bırakarak zaman içinde düzeltme yolunda çalışma yapmasını arzu ederdik. 30 maddenin ne kadarı uygulanabilir hale gelirse o kadar iyiydi. 30 maddeden bir veya birkaç madde yerine gelmedi diye ittifaktan vazgeçmek hiç de iyi olmadı. İttifak içinde yer alarak bu maddelerin takibini yapmak çok daha doğru ve yerinde olurdu.

Diğer yandan bazı siyasilerin ve gazetecilerin söylediği gibi milletvekili sayısında bir ihtilaf yaşanmış ise bir orta yol bulunabilirdi. Bir zamanlar Saadet Partisi de Ak Parti’den “20 den aşağı milletvekilini kabul etmeyiz, 19 olsa olmaz” diye diretti ama gitti CHP’nin verdiği 2 milletvekiline razı oldu. Bunu Saadet ile Yeniden Refah’ı aynı kefeye koymak için yazmıyorum. Saadet zaten CHP ile yol yürümeyi kafasına koymuş. Demek istediğim, bu konuda her iki taraf da diretmek yerine bir orta yol bulunabilirdi.

Zaten benim aldığım haber milletvekili sayısının konuşulmadığı yönündedir. Zira Yeniden Refah Partisi ittifaka girerse, BBP gibi ittifak içinde kendi listesi ile girmek istiyordu.

Öyle veya böyle ittifak gerçekleşmedi. Peki bunun sonucu ne olur?

Benim tahminime göre YRP ittifaka kendi listesi ile girseydi, ittifaka girmeden kendi başına alacağı oydan daha fazla oy alacaktı. Bunu neye göre söylüyorum? İttifaka girseydi, Cumhurbaşkanlığında Recep Tayip Erdoğan’a oy veren bazı seçmenler milletvekilliğinde YRP’ye vereceklerdi. Ama şimdi bu kesim ittifaka girmediği için YRP’ye kızgın. Bu sebeple bu kesimin oy vermeyeceğini düşünüyorum.

Tahminde bulunayım. İttifak içindeki YRP, % 5 civarında bir oy alabilirdi. Zaten ittifakta olduğu için genel seçim barajı problemi de olmayacaktı. Ama şimdi YRP’nin alacağı oy oranının %2 – 2,5 seviyesinde olacağını düşünüyorum. Anketler %1,5 gösteriyor, ben 1 puana yakın bir artış vermiş oldum. Bu oy oranı Yeniden Refah’a hiçbir şey kazandırmaz ama Recep Tayyip Erdoğan’ın kaybetmesine ve CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun kazanmasına sebep olabilir. Bunun vebali ve sorumluluğu çok büyük olur. Seçim ikinci tura kalırsa YRP ne yapacak? Onu o zaman göreceğiz.

Yeniden Refah Partisi mecliste temsil edilme fırsatını eliyle itti. Şimdi hiçbir şey kazanamayacak maalesef. Bu kararla YRP hem kendine zarar verdi hem de Kılıçdaroğlu’nun önünü açtı. Şu anda HDP, CHP başta olmak üzere Fatih Erbakan’ın şiddetle eleştirdiği 6’lı masadakiler bayram yapıyor, inananlar ise üzgün…

Fatih Erbakan karar verirken, babasına darbe yapan 28 Şubatçılardan hesap sorulmasını, Erbakan hocamızın hayali olan Ayasofya’nın ibadete açılmasını, yine Hocamızın üzerinde çok durduğu Taksim’e cami yapılmasını, yine hocamızın en büyük isteği olan şahsiyetli dış politikanın hayata geçmesini, yine hocamızın en büyük hayali olan İHA, SİHA, AKINCI, KIZIL ELMA gibi savunma sanayimizde çok büyük bir adım atılmasını düşünerek hareket etseydi. Bunun geri dönüşü var mı? Yasal olarak var ama karar açıklandığı için çok zor olsa da siyasette olmaz olmaz. Allah’tan hayırlı sonuçlar, sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.