Hayat, sürekli seçimler yapmamız gereken bir labirenttir. Her seçim bir kapıyı açarken diğerini kapatır. Peki ne yapacağız?

Hepimiz hayatımızın bir noktasında yanlış kararlar aldık. Bazen bu kararlar, sadece bizi değil, çevremizdekileri de etkiledi. Peki, neden yanlış kararlar alırız? Ve bu kararlar karşısında verdiğimiz tepkiler bize ne öğretebilir? Filozofların rehberliğinde bu sorulara yanıt arayalım.

Hayat, sürekli seçimler yapmamız gereken bir labirenttir. Her seçim bir kapıyı açarken diğerini kapatır. Jean-Paul Sartre, özgülüğü “lanet” olarak tanımlar ve insanın yaptığı her şeyden sorumlu olduğunu söyler. Bu görüş, seçimlerimizin ağırlığını omuzlarımıza yükler. Doğru ve yanlış arasındaki ince çizgide yürümek çoğu zaman bizi tüketir. Ancak ikilemler, aynı zamanda kim olduğumuzu şekillendiren aracılardır.

Yanlış kararlar, genellikle kısa vadeli rahatlık arayışının sonucudur. Epiktetos, insanın kendini kontrol etme becerisini yücelterek, bizi rahatsız eden şeylerin olaylar değil, onlar hakkındaki düşüncelerimiz olduğunu söyler. Bir karardaki yanlış, çoğu zaman ona yüklediğimiz anlamdan kaynaklanır. Eğer bir hatayı kendimizi eleştirmek yerine öğrenme fırsatı olarak görebilirsek, bu hata bir öğretmene dönüşür.

Bir hata yaptığımızda, verdiğimiz tepkiler, o hatanın sonucundan daha belirleyici olabilir. Marcus Aurelius, bir olayın sizi rahatsız etmesine izin vermenin tamamen sizin elinizde olduğunu vurgular. Yanlış bir karar verdiğimizde, durup düşünmek yerine panikle tepki veririz. Bu, olayları daha karmaşık hale getirebilir. Oysa sakinlikle karşılanan bir hata, bizi olgunlaştırır.

Hatalarımızla yüzleşmek cesaret ister. Friedrich Nietzsche, hataların büyümek için bir fırsat olduğunu savunur ve kendi cehennemini yaşayamayanın kendi cennetine ulaşamayacağını söyler. Hatalarımızı kabullenmek, onlardan kaçmak yerine yüzleşmek bizi güçlü kılar. İkilemler ve yanlış kararlar, insanı kendi gerçeğine daha da yakınlaştırır.

Hayatın sunduğu çok sayıda seçenek, zaman zaman bizi çaresizlik hissine sürükler. Ancak bu hissin kendisi de öğretici olabilir. Yanlış kararlar almak, insana kusurlarıyla barışık olması gerektiğini öğreten bir yolculuktur.

Yanlış kararlar ve onların getirdiği yükler, insan olmanın bir parçasıdır. Bu yüklerden kaçmak yerine, onlardan anlam çıkarmaya ve öğrenmeye çalışmalıyız. İkilemler, bizi doğru ya da yanlış yola yönlendiren sınavlardır. Ancak her yol, kendi içinde bir öğretmen taşır. Hayatımız, yalnızca aldığımız kararlardan değil, bu kararların ardından verdiğimiz tepkilerden de şekillenir. Bir hata, yalnızca onu bir hata olarak görmeye devam ettiğimiz sürece yanlıştır.