Konya'da bilindiği gibi karasal iklim hüküm sürmektedir. Yazları kuru ve sıcak, kışları soğuk ve kar yağışlıdır. Kar yağışı son yıllarda beklenildiği kadar düşmemekle birlikte uzun yıllar ortalamalarına göre kar yağışı ekim ayı sonundan başlayıp nisan ayı ortalarına kadar yağdığı görülmektedir. En fazla kar aralık, ocak veya şubat aylarında yağmaktadır.

Değerli Okuyucularım, bu yazımda geçenlerde yağan yağmur ve kar yağışları ile bilgiler vererek bazı yorumlar getirilmeye çalışılmıştır.

Konya’da gece ile gündüz arası sıcaklık farkı yazın 16-22 derece arasındadır. Kışın ve bahar aylarında yağış ve nemden dolayı bu fark 9-12 °C'ye kadar düşer. Özellikle kar yağışı olan zamanlarda kar toprağı ve bitkileri koruyucu özellik göstermektedir. İlimizde uzun zamanlarda ölçülen en düşük sıcaklık -29 °C, en yüksek sıcaklık ise 41 °C'dir. En soğuk ay ocak ayı ve en sıcak aylar temmuz ve ağustos aylarıdır. Konya’nın uzun yıllar (1929-2020) yıllık yağış ortalaması 329,2 mm’dir. Türkiye'nin en az yağış alan ili Konya'dır.

Atmosferde yağış, yağmur, kar, kırağı, dolu halinde oluşur. Kar; havadaki su buharının ani sıcaklık düşmesi sonucu atmosferin en yüksek tabakasından itibaren doygun hale geçerek, soğumanın devamı halinde 0°C inmesiyle yavaş ve devamlı yoğunlaşmayla altıgen, yıldız veya plaka halinde buz kristalleri oluşmaktadır, bunun yer yüzüne düşüşüne kar yağışı denilmektedir. Kar, tanım olarak atmosfer içinde düşerken, yükselirken veya uçarken büyüyen suyun katı halidir.

Ülkemizde havaların soğumasıyla beraber kar yağışı deniz seviyesinden yüksekliğe, denizden uzaklığa, engebe ve yönelime bağlı olarak Anadolu’nun Orta ve Doğu kesimlerinde kar yağışı başlar. Yüksek yerlerde oluşan kar tabakası kış mevsimi boyunca arazide kalmakta ve bu dönemde kısmen erimekte ise de hava sıcaklığının 0°C altında olmasından dolayı, genelde ilkbaharda havaların ısınmasını ile eriyerek akışa geçerek su havzalarını doldurur ve bazı zamanda taşkınlara neden olmaktadır. Kar erimesi hava sıcaklığının ve rüzgâr hızının artması ile doğru orantılıdır. Kar örtüsü üzerinden kuru ve güneşli havalarda ve lodos ve benzeri sıcak karakterde rüzgarların kuvvetle esmesi halinde buharlaşma ve erime çok olmaktadır. Karın erimesi ile su kaynaklarında su çoğalır ve tarım alanlarında su miktarı artmaktadır.

Karın erimesi ile meydana çıkacak su miktarına karın su eşdeğeri denir, yani karın içerdiği sudur. Karın su eşdeğeri, kar örtüsünün yoğunluğu ile kalınlığının çarpılması ile hesaplanır. Yeni yağmış karın yoğunluğu ortalama olarak %10 olarak kabul edilir, yani 100 mm’lik yeni yağmış ise bu kar kolonu 10 mm su içerir. Kar bekledikçe yoğunluğu artar ve %50-%60'a kadar yükselir. Kar örtüsü üzerine düşen yağmur ve karın sıkışması kar örtüsünün yoğunluğunu %90'a kadar çıkarabilir. Tarım arazilerinde eriyen kar suyu toprakta biriktirilir. Eğimli yerlerde bitki örtüsü bulunmayan yamaçlarda hızlı eriyen kar suları yüzey akışı ve erozyona da sebep olmaktadır. Kardaki yoğunluk %40-%50 seviyesine çıkınca kar suyu akış haline dönüşmektedir.

Yağışlı dönemlerde yer yüzüne düşen yağışlar ile baraj, göl ve göletlerin dolmasını sağlamakta olup bu sular tarım alanlarında sulamada, sanayide ve yerleşim yerlerinde kullanılmaktadır. Görüldüğü gibi yağış ve su sadece tarım sektörü için değil diğer alanlar ve sektörler içinde mutlak gereklidir.

Yağmurlu gün en az 1 milimetre sıvı veya sıvıya eşdeğer yağışın olduğu bir gündür. Kar yağışlı gün; bir günde en az 1 cm kar yağışı olmuş ise karlı gün sayılmaktadır. Konya’da geçmiş yıllarda kar yağışlı gün sayısı 10- 20 gün, karla örtülü gün sayısı da 20-30 gün arasında değişkenlik göstermektedir. Kar yağışı şiddeti ise yağan karın yüksekliğine göre belirlenmektedir. Devlet Meteoroloji Müdürlüğüne (DMÎ) göre kar yağışı şiddeti olarak yerleşim alanlarında; yeni kanın derinliği 3 cm altında olunca bu hafif kar yağışı, 6-10 cm arasında normal kar yağışı diye tanımlanmakta, yüksek alanlar için yeni kar 20 cm fazla ise bu ortalama bir kar yağışlı gün olarak kabul edilmektedir.

Bölgemizde geçen hafta yağan kar yağışı ile topraklarımız beklenen yorganına kavuştu. Karın toprakta tutulması için bahar ekimi yapılacak arazilerde toprak yüzeyinde anızı bırakmak veya aralıklı (toprak yüzeyinin düzgün olmaması şeklinde) sürüm yapmak gerekmektedir. Yüzeyde tutulan kar suları toprakta suyun artışını, bitki besin maddelerinin çözülerek bitkilerin beslenmesini sağlar ve örtü oluşturarak ekili alanlarda bitkileri düşük sıcaklıktan korur. Özellikle kar kalınlığına bağlı olarak yavaş eriyerek toprağın derinliklerine inebilen ve topraktaki nem oranını artıran kar yağışları tarımsal ürünlerde verim ve kalite artışına oldukça etkilidir. Bu yıl hububat ekim döneminde yeterli yağış alamayan bölgemizde bu yağışlarla inşallah geçen yıl üretim sezonunda görülen tarımsal kuraklık yaşanmaz, verim ve kalite düşmez diye tahmin edilmektedir.

Canlılar doğaları gereği dış çevre ile sürekli ilişki halindedirler. İçinde bulundukları veya yetiştikleri çevrede uygunsuz koşullar oluşması durumunda adaptasyon eksikliğine bağlı olarak stres koşullarına maruz kalırlar. Çevre şartlarının bir bitkinin normal büyüme ve gelişmesini olumsuz yönde etkileyecek kadar değişmesi halinde bitkide meydana gelen duruma stres denir. Bir başka deyişle bitki gelişmesi üzerinde negatif etkileri olan dış faktörler stres faktörleri olarak tanımlanır. Birçok durumda, stres bitkinin canlı kalabilmesi, ürün verebilmesi, biyokütle birikimi ve özümleme ile ilişki kurarak açıklanması gereken geniş bir kavramdır. Bitkiler ekimden hasata kadar yaşamları sürecinde birçok stres faktörü ile karşılaşabilirler. Stres faktörleri bazı araştırıcılara göre biyotik ve fizikokimyasal (Abiyotik) olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Biyotik faktörler; mikroorganizmaların (fungus, bakteri ve virüs) enfeksiyonu ve zararlı hayvanların saldırıları sonucu oluşan stres faktörleridir.

Abiyotik faktörler ise su, sıcaklık, radyasyon, kimyasallar, manyetik ve elektriksel alanlar gibi çevre faktörleridir. Su diğer faktörler gibi çok önemli olup bitki yetişme süresince ihtiyaç duyulan bir faktördür. Toprakta bitkinin su ihtiyacını karşılayacak miktarda su bulunmaması halinde ve yetişme ortamında nem kaybının görüldüğü dönemler de bitkilerde stres meydana gelir.

Her iki faktörde üründe verim ve kalite kaybına neden olmaktadır. Ürün kaybının dünyada daha çok abiyotik stres faktörlerinden olduğu, birçok tarımsal üründe verim ve kalite kaybına abiyotik faktörler neden olduğundan tarım ürünleri üretimini ve tarım endüstrisinin geleceğini tehdit etmektedir.

Aralık ayı sonlarına doğru görülen yağmur ve kar yağışları bölgemizde bu dönemde oluşabilecek stresi ortadan kaldırdığı düşünülmektedir.

Geçtiğimiz günlerde, yağışlardan önce kuraklık, susuzluk, tarım arazilerimizin yeterli yağışı almaması ve her geçen gün yörenin çölleşmesi konuşulmaktaydı. Beyşehir gölünde ve diğer su kaynaklarındaki suyun çekilmesi üzüntü verici resimlerle basında yer almıştı. Çok şükür yağmur ve kar yağışı bir nebze de olsa bunu ortadan kaldırmış ve beklenen özlemi gidermiştir. Yağan yağmur ve karın su havzanın su sorununa bir katkısı olmakla birlikte bu yıl verim şöyle iyi olacak veya şu kadar iyi olacak demek çok erkendir. Yağışların susuzluğa ve hububat verimine bu dönemde faydası olmuştur, ancak bilinen şey; özellikle hububat verimliliğini etkileyen ilkbahar yağışları, sıcaklık ve diğer faktörlerinde var olduğudur. Temennimiz ilk bahar yağışları ve başaklanma dönemindeki havanın istenilene uygun gitmesidir.

Yağışların özellikle yağan karın tarım arazilerine ve yer altı sularımıza faydası olmuştur. Kar güzelliğinin devamı gelir, hemen ortadan kalkmaz ve kuraklık önümüzdeki yıllarda konuşulmayan konulardan olur diye bekliyorum. Tabii ki bizlerde yağışa neden olan faktörleri yerine getirmeliyiz, çevreyi ve suyu hor kullanmamalıyız. Kara beyaz felaket dememeli, bir bereket olarak görülmelidir.

Yağışların devam edeceği ümit edilmektedir. Konya’mızın yıllık yağış toplamı ve dağılımının birçok ürün için yeterli olmaması nedeniyle havzaya dış havzalardan su getirilmesi hususu bir an önce halledilmelidir. 2022 Yılının Bereketli Geçmesi Dileklerimle…