2021 yılı Mayıs ayında “Uluslararası Tarım Şehirleri Birliği= Agricities’in ev sahipliğinde oldukça güzel, verimli ve başarılı etkinlik yapılmıştı. Yapılan bu etkinliğin adı “ 30 Büyükşehir Yerel Yönetimler Ve Tarım Çalıştayı” idi. İki gün süren bu çalıştaya katılan Türkiye nüfusunun %78’ini barındıran ve tarım alanının % 56’sına hizmet veren 30 büyükşehir belediyesinin tarımla ilgili faaliyetleri hakkında değerli bilgiler sunulmuştu. Agricities’in ev sahipliğinde, iki gün toplantı ve bir günde gezi olmak üzere üç gün süreyle Konya’da yapılmış olan belediyelerin “Tarım Hizmetleri, Tarımsal Hizmetler veya benzeri isimlerle bilinen daire başkanlıklarının başkan veya elemanlarının katılımıyla gerçekleşen bu toplantıda Büyükşehirlerin tarım alanındaki hizmetleri, problem ve çözümleri ile ilgili görüşler paylaşılmıştı.

Bu çalıştaya katılan Büyükşehir Belediyesinin ilgili daire başkanları toplantıdaki sunumlarında belediyeler tarafından aşağıda sayılan çok şeye destek verildiği ve projelerin yapıldığı veya yapılmasına katkı sağladıkları anlatılmıştı.

Sunumlarında yaptıkları faaliyetlerden önemli görülenleri şöyle bir hatırlatayım: “Üretici pazarları, Halkın bakkalı, Kompost üretimi, Yetkili sınıflandırma laboratuvarı kurma işletmeciliği, Toprak analiz laboratuvarı, Toprak bitki ve su analiz Laboratuvarı kurulması, Atık su arıtımı ve tarımda kullanımı, Yöresel hayvan ırklarının ıslahı (Koyun ıslahı vd.), Kaz-Yet (Kaz yetiştirme) projesi, Göçmen (gezen) tavuk projesi, İpek böceği geliştirme projesi, Arıcılık projesi, Arıcılık malzemeleri temini, Balıkçılık malzemeleri temini, Tarımı geliştirme merkezi, Yayla yolları yapımı, Sıvat (hayvan suluğu) yapımı, Hayvan hastalıkları ile mücadele, Geleneksel mimariye uygun evler yapımı, Çok amaçlı salonların yapımı, Okul dönüşüm projeleri, Acil tamir takımı (Tamir ekibi), Güneş enerjisi tesisi, Rüzgar enerji tesisi, Down sendromlu çocukların tarımla ilgilenmesi için bahçe- sınıf tahsisi projesi, Çiftçi öğretiyor projesi, Okul çocukları için süt projesi, Çiftçi bilgi sistemleri e-desen (ürün deseni) projesi, MUBİS (Muhtarlar bilsin) sistemi, KOBİM (Koordinasyon merkezi) projesi, Ürün kurutma tesisleri yapımı Ayçiçeği, domates vd.), Ürün depolama merkezi, Yerli (Ata) tohumları depolama (Gen Bankası) tesisleri yapımı projesi, Lisanslı depo işletmeciliği, meyve ve sebze dondurma tesisleri kurma ve üreticiye malzeme temini projesi, Ürün sınıflandırma makina desteği, Taş kırma ve taş temizleme makina desteği, Hamur yoğurma makinası desteği, Çiftçi eğitim broşürleri, yayımcılık, Sel geçit yapıları yapımı, Erozyon önleme tesisleri yapımı, Badem kırma makinası temini projesi, Ağaç aşılama projesi, Anıt ağaçların tescillenmesi, Yöreye uygun fide ve fidan desteği, Sera naylonu ve malzemeleri desteği, Yöresel ürünlere coğrafik işaret belgesi alınması, Sulama ekipmanları desteği, Gübre desteği, Süt ürünleri desteği, Yem bitkileri tohum desteği, Mera ıslahı projeleri, Canlı hayvan desteği, İnsan ve hayvan refahını artıracak malzeme desteği, Sağlık(termal) turizm, Meteoroloji istasyonu kurulması, Sulama tesisleri bakımı, Su arıtma ekipman desteği, İbadethanelere inşaat malzemesi desteği, Selektör (Tohum temizleme ve ilaçlama) tesisleri yapımı, Butik mandıra yapım desteği, Doku kültürü laboratuvarı kurulması projesi” gibi çok sayıda proje teşvik ve desteklenmektedir.

Görüldüğü gibi Belediyeler halk tabiriyle “İğneden İpliğe” çok şeye destek vermekte ve projeler yapılmakta veya yapılmasına katkı sağlamaktadırlar.

Bu çalıştayı izleyen birisi olarak ele alınan konularla ilgili bilgileri ve görüşlerimi toplantı sonrası bu gazetede iki bölüm halinde yazmıştım.

Geniş bir alanda büyük bir nüfusa hizmet eden büyükşehir belediyelerinin vatandaşa hizmet noktasında günümüzde ki ihtiyaçları değişmekte ve gelişmekte olduğundan yöreye uygun hizmetler belediyelerden beklenilmektedir. Ancak yapılan veya yapılacak işlerin bazıları bilimsel anlamda ele alınmadığı zaman faydadan ziyade bir uğraş olarak masraf kapısı olmaktadır. Hizmet değil zaman ve maddi kaynak kaybı olmaktadır.

Belediyelerimizden bazıları günümüzde yaptıkları açıklamalarda Ata tohumlarıyla ilgili projeler yapacaklarını veya yapmakta olduklarını belirtmektedirler. Ata Tohumlarının besin değerlerini kaybetmeden ve tabii halleriyle korumak, çoğaltarak ve bu tohumları gelecek nesillerimize ulaştırmak önemli bir görevdir denilerek projeler yapılmaktadır.

Geçmişte yazmış olduğum yazılarımda da belirttiğim gibi açıklamalar sonrası konunun önemine binaen “Ata Tohum” konusuna bu yazımda tekrar değinmek istedim.

Ata tohum üretim işi, tohumlarının muhafazası ve çoğaltılması bilgi birikimi, arazi ve önemli donanımlı mekânlar isteyen işlerdir.

İklim değişikliği, bitkisel ve hayvansal üretimi etkilemekte, ayrıca artan dünya nüfusunu beslemek, gıda güvenliği ve sürekliliğini sağlamak amacıyla yeni iklim koşullarına, hastalık ve zararlılara dayanıklı çeşitler geliştirmemiz gerekmekte bunun da temelinde genetik kaynaklarımız yer almaktadır. Ülkemizin sahip olduğu Biyolojik çeşitliliğimiz ve gen kaynaklarımız çok çeşitli nedenlerle yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Sahip olduğu biyolojik çeşitlilik ve bitki genetik kaynaklarını, doğal yaşama alanları yanında en önemli koruma yöntemlerinden biri de tohum gen bankalarıdır.

Tohum gen bankaları tohumların uygun koşullarda uzun süre muhafaza edildiği yerlerdir. Günümüzde tarımsal üretimi arttırmak, yeni çeşitler geliştirmek üzere gen havuzlarını genişletmek, kaybolma tehlikesi altındaki türleri korumak amacıyla genetik kaynakların toplanması, muhafazası, yenilenmesi ve kullanımı giderek önemi artan konulardır. Türkiye de genetik kaynaklar ve endemik türler açısından zengin ülkelerden biridir. Bu genetik çeşitliliği korumak ve kullanımını sağlamak üzere tüm dünyayla birlikte ülkemizde de gerekli önlemler alınmaktadır. Genetik kaynakların korunması, canlının doğal yaşam alanında korunması (in situ) ve doğal yaşam alanı dışında (ex situ) olmak üzere birbirini tamamlayan iki ayrı yöntem bulunmaktadır. Milli parklar, tabiatı koruma alanları, ormanlar ve meralar gibi doğal yaşam alanlarında korumanın yanı sıra, doğal yaşam alanları dışında genetik kaynakların en önemli koruma yöntemlerinden biri tohum gen bankalarıdır.

Tohum gen bankaları, genetik kaynak niteliğindeki bitki materyalinin doğadan, çiftçilerden, üretici firmalardan veya araştırmacılardan temin ederek, genetik çeşitliliğin korunması amacıyla muhafaza altına alındığı, uluslararası kabul görmüş standartlarda özel saklama koşullarına sahip merkezlerdir. Bu tohumlar pasaport bilgileriyle birlikte gerektiğinde ilgili araştırmacıların hizmetine sunulmak üzere muhafaza edilmektedir.

Türkiye'de Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı konuyla ilgili bu gün 2 tohum gen bankası ve 18 arazi gen bankası bulunmaktadır. Tohum gen bankalarından biri İzmir'de Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü bünyesinde Ulusal Tohum Gen Bankası 1964'ten bu yana faaliyet göstermektedir. Diğeri Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü bünyesinde bulunan Türkiye Tohum Gen Bankası’dır. Her iki gen bankasında 100 binin üzerinde tohum örneği bulunmakta ve iki gen bankası aynı zamanda birbirinin yedekleme materyalini de muhafaza etmektedir. Bu kurumlar konu uzmanı teknik elemana sahip olup oldukça donanımlı ve muhafaza usullerine uygun bu işleri yapma gayretindedirler.

Kültür bitkilerinin yabani akrabaları yöre koşullarına dayanıklı bireyler bulunmakta olduğundan bu genetik kaynakların toplanması, muhafaza altına alınması, ıslah çalışmalarında bu materyalin ebeveyn olarak kullanılması çok önemlidir. Bütün bu faaliyetler gen bankaları vasıtasıyla gerçekleştirilmekte ve ıslahçı ziraatçılar tarafından da değerlendirilmektedir.

“Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü” yurdun çeşitli bölgelerindeki bitki tohumlarını Ankara'daki Tohum Gen Bankası'nda toplamak amacıyla çalışmalar yürütmektedir. Ayrıca Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı ulusal veya Uluslararası düzeyde kurulu “Araştırma Enstitüleri veya Araştırma İstasyonları” ilgilendikleri bitkilerin tohumlarını muhafaza etmekte ve ıslah çalışmalarında materyal olarak kullanmaktadırlar. Tohumlar canlı olduklarından belirli bir süre saklanabilmekte ve ömür uzunluklarına göre de uygun ortamlarda döllenme biyolojilerine göre tescil mesafesine ve tekniğine uyun olarak yenilenmesi çoğaltılması gerekmektedir. Çoğaltılan bu tohumlar uygun depolama şartlarında ve özel ortamlarda muhafaza edilerek saklanmalıdırlar. “Ata tohum muhafazası veya gen bankası” gibi hizmetler ıslah çalışmaları için gereklidir. Konu uzmanı elemana, bilgiye, araziye ve özel yatırımla kurulan tesislere ihtiyaç duymaktadır.

Bu nedenlerle “Ata tohum muhafazası veya gen bankası” gibi hizmetler ıslah çalışmaları için gerekli, bilgi ve özel yatırım istemekte olduğundan bunun gibi yatırımlara belediyeler yeterli teknik elemana ve donanıma sahip olmadıklarından kesinlikle girmemelidir.

Belediyeler konuya ilgi duyup bölgelerindeki tohumları muhafaza etmeyi ve çoğaltmayı düşünüyorlar ise bakanlığın ilgili kurumlarına destek vermeli veya ortak çalışmalıdırlar.

Konya’da Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü olması ilimiz bakımından bir avantajdır. Ar-Ge projeleri, bitki ve hayvan ıslahı çalışmaları özel uzmanlık alanı ve uzun zaman isteyen çalışmalar olduğundan ilgili kamu kurumları ile ortak çalışmalara destek vermeli, bu tip projelere belediyeler kendileri doğrudan girmemelidirler.

Belediyeler bu ortak çalışma dışında tohumla ilgili şunları yapmaları daha yararlı olabilir;

Arazi sahibi olan belediyeler farklı bitkilerden oluşan örnek çeşit bahçeleri kurabilirler.

Çeşit bahçeleri yanında özellikle çocukların görmeleri için büyük parklarda ve Millet Parklarında (Bahçelerinde) bitkilerin tanıtımları için küçük gösteri parselleri oluşturabilirler.

Ayrıca tohum temizlemede kullanılan selektörler belirli dönemde çok az süre kullanılan yatırımlar olduğundan Belediyeler tarafından köylere “Tohum Selektör” yapımı da zorunlu ihtiyaç değilse yapılmamalı, bu konuda ki desteklemeler en aza indirilmelidir. Selektör tesis yapımı yerine sertifikalı tohum kullanımı yaygınlaştırılmalı ve teşvik edilmelidir.

Tohum gen bankası gibi “Doku Kültürü Laboratuvarı” da uzman eleman isteyen laboratuvarlar olduğundan Büyükşehir veya diğer belediyeler tarafından kurulmamalıdır. Doku kültürü çalışmaları gerekli görülüyor ise illerdeki üniversitelerin ilgili fakültelerinden hizmet alımı yapılmalıdır. Eleman ve kaynak israfı böylece önlenmeli ve yapılan işlere süreklilik kazandırılmalıdır. Başkanlarla başlayıp başkanlarla bitirilmemelidir.

Belediyelerde tarım alanında hizmet veren “Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlıklarında” kariyerli eleman sayısı ve bütçeleri artırılarak günün şartlarına göre hizmet akışı sağlanmalıdır.

Ata tohum muhafazası veya gen bankası gibi hizmetler ıslah çalışmaları için gerekli, bilgi ve özel donanımlı tesislere ihtiyaç duyulduğundan tekrar belirtmeliyim ki bu gibi yatırım ve projelere belediyeler ilgili kuruluşlarla ortak çalışmalı kendileri doğrudan girmemelidirler.

Sağlıklı ve huzurlu günler dileklerimle hoşça kalınız.

(Kadir gecenizi ve Ramazan Bayramınızı tebrik ederim)