Dünyada iklim değişimi, kuraklık, toz taşınımı, biyolojik felaketler (böcek istilası vd.), şiddetli yağışlar ve su baskınları, kasırgalar, yangınlar, Covid- 19 gibi salgınlar ve savaşlar bütün insanların hayatını etkilediği gibi en çok tarımsal alanları ve üretimi etkilemektedir. Tarımsal faaliyetlerin çoğu açık alanlarda yapıldığından diğer sektörlere göre bu değişimlerden en fazla etkilenen ve zarar gören sektördür. Tabii ki bölgelere ve ülkelere göre farklı coğrafyalarda etkileşim farklılığı söz konusudur. Tarımda sigortalılık diğer sektörler kadar da yaygın değildir bu hususta tarım sektöründe zararı artırmaktadır. Ülkelere göre farklı etkileri görülen sayılan bu olayların tarımsal üretime verdiği zararlar üretim alanlarında, meralarda ve sonuçta doğrudan veya dolaylı üretim ve kalitede azalmaya neden olmaktadır. Dünyada tarımla uğraşan nüfusun 2.5 milyarın üzerinde olduğu da dikkate alındığında iklim ve diğer etkenlerin ne kadar önem taşıdığı bilinmelidir. Ülkelere göre yaşanılan farklı çevresel etkiler ve üretimi etkileyen riskler mutlaka beklenen üretimi etkilemektedir. Orman yangınları,  toprakla ilgili ve diğer riskler bazı tedbirler alınarak en aza indirilebilir fakat tamamen ortadan kaldırılamayacağından yapılacak planlamalarda bu tedbirlere de yer verilmelidir.

Bölgelere göre görülebilecek afet risklerini azaltmak ve tarımsal üretimde sürdürülebilirliği sağlamak için planlama şarttır. Yapılacak planlamada küresel ısınmanın etkisi ile ülkemizin iç ve kuzey bölgelerinde geçmiş yıllara göre sıcaklık artışı olduğundan eskiden yetişmeyen bazı ürünlerin bu bölgelerde yetiştirilebileceği de dikkate alınmalıdır. Ülkemiz açısından tarımda stratejik planlamada karşılaşılacak felakete, hastalığa ve iklime dayanıklı tarım sistemleri dikkate alınmalıdır. Tarımsal üretimde artan tehditler karşısında bile günümüzün beslenme ve gıda güvenliğini iyileştirecek ve gelecek nesiller için ihtiyaçların karşılanabileceği planlama yapılmalıdır.

Stratejik planlama yapılırken bölgelerde yapılan araştırma çalışmalarından faydalanılmalı ve risklere karşı alınması gereken hususları içeren yeni araştırma sayısı artırılmalıdır.

Üretici temsilcileri, Tarım Bakanlığı, Sanayi ve Ticari Sektörlerin Temsilcileri, Üniversite ve Merkez Araştırma kurumları ve Kooperatifler Üretici temsilcileri üst tarım kurullarında yer almalı ve tarımsal üretim planlamasında görev almalıdır.

İllerde Tarım Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Odası Temsilcileri, Üniversite ve bölge Araştırma kurumları, kooperatifler gibi kurum ve kuruluşlar il tarım kurullarında yer almalı ve o ilin tarımsal üretim planlamasında görev almalıdırlar.

Tarımsal Üretim Planlanması; bitkisel ve hayvansal üretimde arz noksanı ya da fazlasının önüne geçmek ilk hedef olmalıdır. Arazi ve ya da bu arazi varlığı içinde hayvan varlığı ve bu üretimde kullanılan diğer girdilerin israf edilmesini önlemek, temel gelir kaynağı bitkisel ve ya da hayvansal üretim olan bu günkü haliyle ekonomik olarak geride olan bölgelerin hedefledikleri gelir miktarının daha yüksek düzeyde gerçekleşmesine sağlamak olmalıdır.

Ülkemizde yetiştirilmesi bazı tedbirler alınarak yetiştirilmesi mümkün olan ürünleri tarımsal üretimde yer alması, üretim potansiyeli olduğu halde farklı yeterli miktarda üretilmeyen ürünlerin veya her şartta mutlaka üretilmesi istenilen ürünlerin üretilmesini teşvik etmek planlama içerisinde yer almalıdır. 

Bir firma sahibi 2019 yılında Katar’a 5000 dekar soğutmalı sera kurma çalışmasının olduğunu, bu alanda zorunlu hallerde ihtiyaç duyulacak gıda maddelerinin bu seralarda yetiştirilmesi amacıyla planlandığını söylemişti. Ülkeler normal şartlarda ihtiyaçlarını dünya piyasasından temin edebilmektedirler. Rusya- Ukrayna arasında savaşta görüldüğü gibi kısıtlamalar birçok ülkede gıda krizine sebep olmaktadır. O nedenle ülkelerin birçok konuda olduğu gibi tarımsal üretim konusunda da planlama yapması gerekmektedir. Gelecek yıllarda bir salgın hastalığın veya savaş olması ihtimali bilinmediğinden tedbirler buna göre alınmalı ve planlamalarda bu gibi acil durumlar için B ve C planları yapılmalıdır.  

Ülkemizde tarımda kullanılan alanlar güneş panelleri kurularak ve diğer kullanım alanlarına dönüştürülerek kaybedilmemelidir. Bu tesisler iyi etüt edilmiş alanlarda yüksek ayaklı güneş paneli sistemleri olarak tesis edilerek alt kısımları sera veya diğer bitkilerin kullanımına uygun olacak şekilde tesis edilmeli ve bu yapım sistemi yaygınlaştırılmalıdır. Tarımsal üretime uygun arazilerde güneş panelleri tesislerine kesinlikle müsaade edilmemelidir.

Su zengini ülke olmadığımızdan su ihtiyacı olan ovalara, özellikle Orta Anadolu’ya dış havzalardan su getirilmeli, temin edilen su tarımda kullanılan sulama sistemlerinde suyu daha tasarruflu kullanan sistemler desteklenmelidir. Ayrıca geçmişte sulanamayan araziler yeni sulama sistemleri ile sulanabilme imkânına kavuştuğu, nüfus ve sanayi tesisleri artışı nedeniyle daha fazla sulama ve kullanma suyuna ihtiyaç duyulacağı gerçeği göz ardı edilmemelidir.

Özellikle son yıllarda öne çıkarılan sektörlerden biri de turizm sektörüdür. Turizmin getirisi faydalı olmasına rağmen tüketeceği, kullanacağı ve kirleteceği de hesaplanarak gerekli tedbirler alınmalı ki süreklilik arz edebilsin. Turizm alanlarına yakın olan bölgelerde gelir getirisi yüksek ürünler ve aile işletmeleri desteklenerek üretim sürdürülmelidir.

Tarım sadece üretim olmayıp toprağın, suyun, suda yaşayan canlıların, yer altı ve yer üstü zenginliklerimizin korunması ve diğer sektörlere olan çok yönlü etkileri de planlama da göz önüne alınmalıdır. Rusya– Ukrayna savaşında mevcut üretilen ürünlerin dış ülkelere satışı ve taşınmasında yaşanılan problem bile bazı ülkelerde açlığı veya tarım ürünleri fiyatının hızlı artışına sebep olurken üretimin yeterli olmadığı bir dünyada nelerin olabileceği düşünülmelidir.

İklim değişikliğine bağlı üretimde görülecek risklere karşı tarımsal üretimde çiftçilerimiz kısa sürede kendi kendilerine uyum sağlayamazlar. Bu uyumda karşılaşılacak pek çok engelle başa çıkmak özellikle küçük işletmelerde daha da zor olacaktır. Bu nedenle araştırma kuruluşlarının, tarımla ilgili fakültelerin ve tarıma yön verenlerin bu risklere karşı alınabilecek olası tedbirlere karşı ön araştırmalar yapmaları ve idarecilerin de stratejilerini bu konuları kapsayan kapsamlı ve dinamik bir politika yaklaşımı içinde olmaları gerekmektedir.

İnsanoğlu gelecekte daha çok tüketime, israfa değil, değişen şartlara uyuma ve zor şartlarda kendini yaşatabilmeye odaklanmalıdır. Tarımsal üretimde ürün çeşitliliği ve üretim miktarında değişim görüldüğünde beslenme alışkanlıkları değişecek ve dengeli beslenemeyen insanlarda hastalık riski veya ilaç kullanımı artacaktır. Ülkede sağlık giderlerinin artmasını önlemek için sağlıklı üretim planlaması yapılmalı ve ürün çeşitliliği de mümkün olduğunca korunmalıdır. Sağlığa yapılan yatırımdan daha çoğu tarıma yapılmalı ki dengeli beslenme ve daha fazla sağlıklı toplumumuzun olması hedeflenmeli ve planlama bu hususlara göre yapılmalıdır. Sağlıklı günler dileklerimle Hoşça kalınız.