Tarımın geleceği, gelecekte dünya nüfus artışına bağlı olarak artmakta olan gıda tüketiminin karşılanmasını sağlamaktır. Dünya nüfusu gıda üretim artışından daha hızlı artmakta olduğundan gıda üretimini artıracak planlı üretim zorunludur.  Dünya nüfusunun 2050 yılında dokuz milyarı ve Türkiye nüfusunun 95 milyonu geçeceği varsayımına göre üretimde ülke olarak da bu zorunluluğa uymamız kaçınılmazdır. Bu uyum programlı ve bilinçli tarımsal üretim yapılanmasıyla gerçekleştirilebilir.

Ülkemizde, stratejik tarımsal ürünlerin üretiminin havzalara göre planlanarak yönlendirilmesi, bitkisel ve hayvansal üretimin artırılması, verim ve kalitenin yükseltilmesi, maliyetlerin düşürülmesi, sürdürülebilirliğin sağlanması ve çevreye duyarlı alternatif tarım tekniklerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu hususların gerçekleşmesi ve kırsal alanda ekonomik faaliyetlerin çeşitlendirilerek üreticilerin gelir seviyelerinin yükseltilmesi, ileriye dönük projeksiyonların yapılması, sanayiye yönelik kaliteli ham madde temini ve ürünlerin uluslararası rekabet gücünün artırılması Tarım ve Orman Bakanlığınca hedeflenmiştir.

İklim değişikliği, nüfus artışı ve kentleşme ile birlikte gıdaya olan talebin karşılanması ve doğal kaynakların etkin bir şekilde kullanılmasına imkân sağlanması hususunda Tarım ve Orman Bakanlığı bazı kanuni düzenleme ve planlamalar yapmasına rağmen istenilenler henüz uygulamaya tam aktarılmış değildir.

Mevlütm Ülayi̇m Yazi

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 45'inci maddesinde belirtilen tarım arazilerinin amaç dışı kullanımını önlenir ve 4342 sayılı mera kanunu uygulamalarında yeterli kontrol mekanizması işletilir ise ülkemizde bitkisel ve hayvansal üretim artacaktır.  Bu hususta taviz verilmemelidir. Bu hususta kanuni zorunluluklar yanında üretici örgütlerine de önemli görevler düşmektedir. Kullanılan toprak, su, diğer girdiler ve çevrenin sadece bu gün değil gelecek için de gerekli olduğu da unutulmamalıdır.

Tarım sektöründe farklı kanunlara tabi ve üye sayısı farklı olan çok sayıda üretici örgütleri vardır. Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde ve Ticaret Bakanlığı bünyesinde üretici Kooperatifleri ve Yetiştirici Birlikleri kurulmaktadır. Bunlar; Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri, Sulama Kooperatifleri, Su Ürünleri Kooperatifleri ve Pancar Kooperatifleri, Tarım Kredi Kooperatifleri, Yaş Meyve Sebze Pazarlama Kooperatifleri, Üretim ve Pazarlama Kooperatifleri, Tarım Satış, Tütün Tarım Satış kooperatifleri ve bitkisel üretim ve hayvansal üretimle ilgili yetiştirici birlikleri vd. kurulmaktadır. Ayrıca zirai mesleki kuruluş odaları da vardır.

Buna rağmen tarım sektörün en önemli problemlerden biri de üreticilerin örgütlerinin üretim planlaması ve pazarlamada etkin bir yapıda olmamasıdır. Tarımsal üretimde hangi ürünlerin ekileceği, ürünlerin daha iyi değerlendirilebilmesi ve üreticilerin pazarda etkin olabilmeleri için örgütlü bir yapıda olması gerekmektedir. Bu konuda yapılan birçok araştırmada üreticilerin örgütlenme düzeyini, örgütlenmeye bakışlarını ve tarımsal örgütlerden beklentilerini belirlenmiş olmasına ve Tarım ve Orman Bakanlığının üretim planlaması konusunda çabalarına rağmen istenilen mesafe henüz alınamamıştır. 

Tarım sektöründeki üreticilerin sosyo- ekonomik özellikleri dikkate alındığında büyük çoğunluğunun orta yaşlı (45- 50 yaşın üzerinde) olmaları ve eğitim düzeyleri diğer sektörlere göre geride olmasıdır. Gelir seviyeleri bölgelere göre değişmekle birlikte tarım üreticileri düşük gelirli ve küçük işletmelere sahiptirler. Ayrıca aile yapısı olarak da her geçen yıl değişmesine ve küçülmesine rağmen diğer sektörlere göre geniş ailelerden oluşmaktadır.  

Özellikle eğitim düzeyinin diğer sektörlere göre düşük olması örgütlenme konusunda etkinliğini azalttığı söylenebilir. Bu nedenle eğitimli kişilerin özel desteklerle tarımda tutulması, kırsaldan kentlere göçün önlenmesi sağlanarak bilinçli ve örgütlü üreticilerin tarımsal üretime katılması üretimin artırılması yanında örgütlenme düzeyinin ve örgütlerin etkinliğini arttıracağı da unutulmamalıdır.

Tarımsal üretimde bulunan genç üreticilerin tarımsal yayım faaliyetlerini ve dünya tarım haberlerini takip etmeleri hem üretime hem de örgütlere güç katacaktır. Bu hususta ve tarımsal yayım konusunda ülkemizde en önemli kurum olan Tarım ve Orman Bakanlığı yanında kooperatif, birlik, özel sektör ve özel danışmanlık şirketlerine de önemli görevler düşmektedir.

Her ne kadar örgütlenmenin problemlerin halledilmesi hususunda etkili olacağına inanılsa da mevcut üretici örgütlerinin etkinlik ve araştırma alanında yeterli olduğu söylenemez. Bu etkisizlikte bazı üretici kuruluşları yöneticilerinin de konuya çok hâkim olmadıkları veya eğitimli kişilerle çalışmamaları da söylenebilir.

Tarımsal örgütlerin üreticilerin beklentilerini karşılayamamasında ki en önemli problem tarımsal örgütlerin, finansal ve üst örgütlenme konularında ki problemlerinin olmasıdır. Bu sorunların çözümü için tarımsal örgütlenme konusunda ulusal bir politika belirlenmeli ve tarımsal örgütlenme ile ilgili yeni bir strateji belgesi hazırlanmalıdır.

Üreticilerin üretim safhasında ve sonrasında ki faaliyetlerinin doğru ve etkin olabilmesi için tarımsal örgütlerin idarecilerinin eğitimli ve bilgili olmasına bağlıdır. Bu nedenle üreticilerin kurmakta olduğu farklı tarımsal örgütlerde bakanlıkça belirlenen eğitim düzeyine sahip kişilerin yönetimde mutlak yer alması mevzuatla zorunlu hale getirilmelidir. Üreticilerin de örgütlere üyeliğe katılımları zorunlu olmaları sağlanmalıdır.

Üretici örgütlerinin yöneticilerinin eğitimli ve üreticilerin de örgüt üyeliğine katılımları ne kadar yüksek olursa sorunlarının çözümü de o kadar kolay olacaktır.

Tarım her geçen gün gelişen teknolojiye ayak uydurmak ve teknolojik ürünleri kullanmak zorunda olduğundan üreticilerin ve örgütlerin kendini yenilemesi gerekmektedir.

Tarım ürünlerinin yetiştirilmesi, taşınması, depolanması, çok sayıda yiyeceğe dönüştürülmesi, ham madde olarak kullanılması, pazarlanması ve tüketiciye sunumuna kadar her faaliyeti içine alan yeni fikir ve metotlarla katma değer yaratan ürün ve hizmetlerin tamamı “Tarımda İnovasyon” olarak tanımlanmaktadır. Bu süreç önemli olup üretimi sürdürmek ve diğer ülke üreticileriyle rekabet edebilmek için uymak zorunluğu vardır.

Gelecekte tarım nasıl olacağını bakanlığın yanında örgütler bölgelerine göre planlamalı ve stratejilerini belirleyerek uygulamalıdırlar. Aksi halde her yıl bir veya birkaç ürün para etmeyeceğinden üretici zarar etmekte, girdiler boşa kullanılmış olmakta ve ürün çöpe gitmektedir. Bu yıl; domates, kavun, karpuz gibi ürünlerde olduğu gibi, ayrıca süt üreticisinin mağduriyeti de görülmüştür.

Teknolojideki gelişmeler tüm sektörlerde olduğu gibi tarım sektöründe de yapısal değişikliklere neden olduğundan gelecekte tarım sektörünün ayakta kalabilmesi teknoloji ve dijital dönüşüme ayak uydurması ile mümkün olacaktır.  İklim verilerinden faydalanılarak arazi kullanımı, tohum temini, yetiştirme teknikleri, ürün değerlendirme, üreticiye sunum ve pazarlamadan depo yönetimine kadar uzanan kapsamlı çözümlerin yanı sıra üretimde kullanılan drone’lar, insansız bilgisayar kontrollü traktörler ve sensörler ile algılayıcı ekipmanlar, çiftlik hayvanları için üretilen tasmalar (takip sistemleri), uzaktan kumandalı sulama sistemleri gibi birçok teknolojik ürünler tarım sektörünün bütün üyeleri için önemli avantajlar sunduğundan kullanılması zorunlu hale gelmektedir.

Bu gelişmelere ayak uydurmayı da üretici örgütleri iyi takip ederek bölgesinde üreticilerine aktarmalı, temin etmeli ve üretimi sürdürülebilir hale getirmelidirler.

Ağustos ayının bu sıcak günlerinde sağlıklı ve hoşça kalınız.