Gazetemiz Konya Yenigün'ün dünkü nüshasında ilginç bir haber dikkatimi çekti. Gerçi haber gazetemizin iç sayfalarında yer almıştı, ilk sayfadan manşetten verilmemişti ama benim için gerçekten ilginç ve önemliydi.
Haberde, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonunda düzenlenen Mahremiyet Bağlamında Sosyal Medya ve Aile Forumu'na katılarak bir konuşma yapmış ve Öncelikle Sosyal Medya İlmihaline ihtiyaç var demiş.
Dünyanın kendisine son çağda yeni bir eğlence türü bulduğunu ve bunun kötülüklerin hızı ile etkisini artırdığını vurgulayan Görmez, şu değerlendirmelerde bulunmuş:
İşte bu Sosyal Medya mecrası her türlü yalan iftira, sahtekârlık, hakaret, aşağılama, her türlü dedikodu, bunlar bazen sadece iki arasında bir şehrin, köyün sakinleri arasında olabiliyordu. Zararı yayılabildiği oranda etkiliydi, şimdi Sosyal Medya marifetiyle her türlü gayri ahlâkî söz ve davranış bir anda bütün insanlığı kuşatacak hale geldi.
Dünyadaki Cennetimiz olan aileyi bu taarruza karşı koruyacak hiçbir savunma gücümüz de yok elimizde. Onun için behemehal Diyanet İşleri Başkanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Üniversitelerimiz, yazarlarımız, düşünce insanlarımızın üzerinde yoğunlaşması gereken önemli konular vardır.
Diyanet İşleri Başkanlığımız, Din İşleri Yüksek Kurulu'nun hocaları bier arata gelerek, iletişim uzmanları ile birlikte oturarak Sosyal Medya İlmihali, Sosyal Medya Ahlâkı, Sosyal Medya Hukuku'na ihtiyacımız vardiyerek konuşmasını sürdürmüş.
Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Mehmet Görmez, gerçekten önemli bir konuyu görmüş, konunun önemini dile getirmiş.
Toplumsal ahlâkın iyice kötüye gittiği, yozlaşmanın ve ahlâkî çözülmelerin zirveye ulaştığı günümüzde, ailelerin parçalandığı, çocukların sağa ve sola savrulduğu zamanımızda gerçekten iyi bir Sosyal Medya İlmihaline ihtiyacımız var.
Mızraklı İlmihalve Büyük İslâm İlmihali ile büyüyen bir neslin ilmihalsiz büyüyen çocukları bugün ahlâkî ve manevî sorunlar yumağı içinde bunalmakta, akıllı telefonları kullanan değil de, akıllı telefonların kullandığı bir nesle dönüşmektedir.
Evet, Sosyal ağların yoğun olarak kullanımı, dini değerler açısından değerlendirilmesini doğal ve hatta gerekli kılmaktadır.
Çünkü kullanıma göre mahremiyet algısını dönüştürme, Müslüman kimliğinde kriz oluşturma, haram ve helal duyarlılığını yıpratma, sahte hesaplar yoluyla insanlara iftira atma gibi iman edenler açısından tehlikeler barındıran yapısıyla sosyal ağlar bir sorun olarak değerlendirilmektedir.
Hâl böyleyken, bizatihi internet ve sosyal ağlardaki sorunlarla ilgili fıkıh eserlerinin bulunmaması, bir eksiklik olarak görülmektedir.
Bu eksiklikte gerçek hayat ile sanal hayat arasında hüküm bakımından bir farklılık olmayacağı ilkesi ışığında, sanal hayata ilişkin yeni bir çalışmanın gerekli görülmemesi yatabilir.
Diğer yandan bazı kitaplarda internet ve sosyal medya kullanımı konusunda bölümler bulunmaktadır. Ancak, sadece medyaya, internet ve sosyal ağlara odaklanarak, bu araçların dinin ilkelerinden bağımsız olarak değerlendirilemeyeceğini vurgulayan eserler, önemli ve elzemdir.
Çünkü birçok insan, bilinçli veya bilinçsiz olarak kullandığı aygıtlarla şekillendirdiği sanal dünyasının farkına varamamaktadır. Sosyal ağların daha çok gençler tarafından kullanılmasıysa, konunun önemini artırmaktadır
Bu değerlendirmeler, Abdülaziz Kıranşal tarafından kaleme alınan Sosyal Medya İlmihali adlı eseri tanıtırken yapılmış.MGV yayınları arasında yer alan bu eser, bu bağlamda bir ilk olarak görülüyor.
Abdülaziz Kıranşal'ıtebrik etmez lazım. O da Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez gibi bu alandaki eksiği fark etmiş, görmüş ve böyle güzel bir eseri kaleme almış.
Yazar, kitabının derinlemesine bir fıkıh çalışması olmaktan ziyade genç kitlelere yönelik ahlak ve kültür erozyonuna karşı bir şuur kazandırma çalışması olduğunu dile getiriyor. Kitabını genel olarak eleştirel bir bakış üzerine inşa eden yazar bununla birlikte sosyal ağların tebliğ ve davet için önemli iletişim araçları olduğunu da vurguluyor.
Yazar kitabını 15-30 yaş arası sosyal medya kullanıcısı gençler arasında yapılan bir araştırmaya göre temellendirdiğini belirtiyor. Buna göre gençlerin internet ve sosyal medya ile ilgili genel eğilimleri, soruları ve sorunları göz önüne alınarak kitabın hazırlandığını kaydediyor.
Kitap 8 bölümden oluşuyor. İlk iki bölümde yazar internet ve sosyal ağların tarihçesi ve kullanım yaygınlığına ilişkin bilgiler veriyor. 3. bölümden itibaren kitabın sonuna kadar sosyal ağlarla ilgili bilinmesi, hatırlanması, unutulmaması gereken dini hükümleri anlatıyor.
Sosyal medyada mizah ve şakada prensiplerin ne olduğu, sosyal medyada fotoğrafların paylaşımında hangi hükümlerin göz ardı edilmemesi gerektiği, niyetin sanal âlemdeki önemi, sosyal medya ahlâkının nasıl inşa edilmesi gerektiği ve pek çok konuda bilgiler yer alıyor.
Başkasının internet bağlantısından wireless aracılığı ile izinsiz olarak internete bağlanmak; komşu evlerin veya ticarethanelerin wireless bağlantısının şifresini kırmak ve kullanmak; devlet veya özel sektör kurumlarında çalışanların interneti şahsi işlerde kullanması; internet üzerinden tavla ve okey oynamak; cuma vaktinde internetten alışveriş; facebook ve twitter'da sahte hesap açmak; tweet çalmak; sosyal medyada karşı cinsi arkadaş olarak eklemek; İslamî evlilik siteleri ve diğer pek çok konu da kitabın dikkat çeken yönleri arasında.
Onlardan bazıları şöyle:
Sosyal Medya ile insan kendi amel defterinin küçük bir kopyasını tutmaktadır.
Sahte Profil ve Modern Münafıklık
Günahın fiberi, dijitali,kotalısı, kotasızı olmaz.
Tesettüre riayet edilmiş olsa bile sosyal medyada kadın fotoğrafı paylaşmak tesettürün hikmetine aykırıdır.
Salih amel kapısı olarak Sosyal Medya
Bence okumaya değer bir kitap. Çünkü hepimizin yeniden inanmaya, yeniden Allah'ın rızasına kavuşturacak Salih amellere ama her şeyden önce güzel ahlâka ihtiyacımız var.
Hepimizin ve bize emanet edilen çocuklarımızın.
GÜNÜN SÖZÜ
BU DÜNYA ÖLÜMLÜDÜR. BEN DE HER FÂNİ GİBİ ÖLÜMÜ TADACAĞIM.
Fatih Sultan Mehmet