Konyaspor’un bir Beşiktaş deplâsmanına gitmiştik. Yıkılan İnönü stadında yarısı gündüz yarısı gece maçı oynanıyordu. Yeşil beyazlılar o gün umulanın daha üzerinde bir performans ortaya koyuyor ve Beşiktaş kendi yarı sahasından çıkamıyordu. Biz ise maçı Konyaspor kalesinin arkasında fotoğraflamak zorundaydık! Maçın üçüncü çeyrek saatlerinde bir Beşiktaş atağında Zeki ofsayt pozisyonunda kalmasına rağmen top kendisine gelince kaleye vurup golü attı. Biz ofsayt kararı beklerken hakem santrayı gösterdi. Ben ceza yayının aut çizgisiyle kesiştiği noktaya yakındım, Recep Çınar ve Mehmet Yenikaynak ise korner köşesindeydi. Çınar gelip “Bana ofsayt gibi geldi sen ne gördün?” diye sordu. Zeki’nin bir metre ofsayt olduğunu söyleyince “Hakeme saydırarak” yerine döndü.

Maçı, başından itibaren kale arkasındaki bankta seyreden baston şemsiyeli, pardesülü ve fötr şapkalı adam bir iki dakika sonra “Konyalı!” diye bana seslendi. Döndüm; “Gördün mü golü?” diye Recep’le aynı soruyu sordu. “Zeki bir metre ofsayttaydı, ama hakem gol verdi” diye karşılık verdim. Elini sallayarak “Sen o açıdan bir metre gördün. İki metre ofsayt ikii…” diye ofsayt tespitimi teyit etti. “Tamam da, hakeme ne diyeceğiz?” diye bu defa ben sorunca da “Kardeşim, Anadolu’da siz bir yerinizi boşuna yırtmayın. Beşiktaş’ın bugün başka gol atacak hali yoktu. Bunu vermese Konya maçı alabilirdi” dedi.

Bir doğucu adam doğruları benimle yüksek sesle konuşuyordu. Hem de burası İnönü stadıydı ve sahanın o bölgesinde “Konya’dan akredite gazeteci dışında” Beşiktaşlı olmayan birinin bulunması mümkün değildi.

Uzatmayalım; o maç o ofsayt golüyle 1-0 bitti ve ertesi gün hiçbir gazete ya da televizyon yorumcusu Beşiktaş’ın ofsayttan attığı golle galip geldiğini, Konyaspor’un bir hak kaybı yaşadığını filan söyleyip yazmadı.

**

Bu sezon Süper Ligde tarihinin en başarılı sezonunu yaşayan Konyaspor çıktığı Rizespor deplâsmanında 1-0 öne geçmesine rağmen sahadan 2-1 mağlup ayrılırken Fenerbahçe’nin Lig ikinciliği umutları yükseldi. Yenmek ve yenilmek futbolun doğasında var da, etkenler can sıkıcıdır. Bu maçta da Ali Şansalan adlı hakem eliyle Konyaspor’un hem Rize maçına hem de sonraki haftalarına adeta operasyon yapıldı. Nasıl mı? Anlatalım;

Birincisi; Rizespor’un attığı beraberlik golünde ev sahibi takımın hem de iki oyuncusu çok net biçimde ofsayt pozisyonundaydı ama ne sahadaki hakemler ne de ekran başındaki YOK hakemleri durumu dikkate almadı.

İkincisi; Konyasporlu Amilton maçta adeta ince işlik yapıyor rakibin ayağındaki topları söküp alıyor, kıvrak çalımlarla da rakip savunmayı yıpratıyordu. Ki Konyaspor’un golünde de Amilton yerdeki rakibinin ayağından topu, tere yapından kıl çeker gibi ustalıkla alıp atağı sürdürmüştü. Fakat Ali Şansalan daha sonra iki pozisyonda Amilton’a faul yaptığı gerekçesiyle sarı kart gösterip kırmızı kartla oyun dışı bıraktı ki, ikisinde de YOK hakemleri devreye girmedi. Çünkü iki pozisyonda da Amilton faul yapmamıştı.

Üçüncüsü; Konyasporlu Rahmanovic iki rakibine karşı verdiği mücadelede kırmızı kart gördü ki, kendisine yapılan bir faulün karşı takıma verilmesine sinirlenmişti. Rahmanovic’in hâkim olacağı topa yetişemeyen Rizeli oyuncu ayakla vurulacak mesafedeki topa “sözde” kafayla vurma girişimde değerlendirildi ki Rizeli futbolcu aslında Rahmanovic’in müdahalesine maruz kalmadı; pozisyondaki diğer Rizeli oyuncu topa müdahale girişimde bulunurken hem arkadaşına hem de Rahmanaovic’e vurdu. Yani faul Konyaspor’a verilmesi gerekirken Şansalan son dakikalarda bu kararıyla gerçekten çıldırttı ve Konyaspor’u 9 kişi bıraktı. Anlattığım pozisyonların hiç birinde YOK inceleme görüntüleri ekrana gelmediğine göre Şansalan bu kararlarında yalnız değildi ve adaleti sağlayacak mekanizmalar devre dışı bırakılmıştı.

Bu noktada, Milli Takım Teknik Direktörü Kuntz’un Konya’daki İtalya maçından sonraki açıklamaları hafızamda tazeleniyor ve “Devlet bütçesi gibi paralar harcayıp ligde bir varlık gösteremeyen takımların hakem zoruyla da olsa Avrupa pazarına taşınmak istendiği” gibi bir hisse kaplıyorum. Yanıldığımı da zannetmiyorum.

Yıllar önce İnönü stadında fötr şapkalı o merhumun sözleri bugün halâ geçerliliğini koruyor:

Anadolu takımları bir yerlerinizi boşuna yırtmasın!