Değerli okuyucularım, bundan önceki yazılarımda da sıklıkla ele aldığım erozyon tehlikesi iklim faktörleri yanında çoğunlukla meralarımızın yanlış kullanımı, ara ürün yetiştirme alışkanlığının yaygın olmaması ve yanlış tarım teknikleri uygulanmasından kaynaklanmaktadır. Bu yıl sonbahar ve kış aylarında beklenen yağışın bu güne kadar düşmemesi çok yerde erozyon görülme ihtimalini artırmaktadır. Görülmesi muhtemel erozyon tarım alanlarını olduğu kadar yerleşim yerlerini ve tüm hayatı da tehdit eder hale geleceği dikkate alınmalıdır.    

            Ülkemizde bu yıl bu güne kadar kurak günler geçirmekteyiz. Yağışın azlığı, sıcaklıkların yüksek olması bazı tehlikeler getirebilir endişesini artırmaktadır. Göllerde ve barajlarda su seviyesi düşmüştür. Havaların böyle devam etmesi halinde tehlike sadece kurak tarım alanlarında değil sulanan tarım alanlarında da yaşanacak gibi görülmektedir.  Kışlık ekilen tahılın çimlenme, çıkış ve gelişmesini yapamaması, bazı alanlarda ekilen tohumların bozulması çiftçilerimizi bundan sonra ki kış ve bahar yağışlarını dört gözle bekler hale getirmiştir. Kış aylarının bu güne kadar kurak geçmesi nedeniyle bütün ümitler beklenen yağışlara kaldı. İnşallah beklenen yağışlar daha çok gecikmez ve yeteri kadar yağış alınır, yağışlar bölgemize bereket getirir. Zarar gören ekili alanlarda tespit yaptırılması ve havaların durumuna göre yeni planlamalar yapılmalıdır.

            Çiftçilerimiz sulanan alanlarda ve uygun olan kurak bölgelerde mutlaka ara ürün yetiştirerek tarlayı boş bırakmayıp sonbahar ve ilkbahar rüzgârlarına karşı hem yem üretip hem de toprağı korumuş olmalıdırlar. Toprağı yağışa ve rüzgâra karşı koruyan üzerindeki bitki örtüsüdür.

Mümkünse kurak alanlarda ekilmeyecek olan alanlar mevcut haliyle bırakılıp sonbahar sürümünden kaçınılmalıdır. Ayrıca bu günlerde havalar iyi denilerek tarla sürümü yapılmamalıdır. Çünkü önümüzdeki günlerde yağışın beklenilen kadar olmaması, rüzgârın hızlı esmesi halinde toprak daha fazla erozyona açık hale gelebilir.

Türk dil kurumuna göre Kum fırtınası; “Çöllerde kumu havaya karıştıran kasırga” olarak belirtilmektedir. Toz fırtınası terimi ise daha ince parçacıkların uzun mesafelerde uçurulduğunda ulaşımı, tarım alanlarını, meralar ve özellikle kentsel alanları etkilediğinde kullanılmaktadır. İlimizde ana ulaşım yollarında bazı günler görülmekte ve ilgili haberler de kamuoyu ile paylaşılmaktadır.

Kum fırtınaları, bitki örtüsünün olmadığı ya da çok zayıf olduğu çöller ile kurak, yarı kurak özelliklere sahip ve yarı çöl görünümündeki yerlerde görülmektedir.

Üretim yapılan arazilerde bitkilere göre değişmekle birlikte bitkiler toprağın daha çok 15- 25 cm derinliğe kadar olan üst kısmından faydalanmaktadırlar. Bu üst tabaka tarım için hayati önem taşımaktadır, binlerce yılda oluşan bu kısmın kesinlikle kaybedilmemesi gerekmektedir. Kum fırtınası, su ve rüzgâr etkisiyle oluşan erozyonla kayıplar genelde bu üst tabakadan olmaktadır. Bu nedenle verimli ve bitki yetişmesi için gerekli olan bu yüzey toprağının kaybedilmesine yol açan faaliyetlerden mutlaka uzak durmalı ve kaybı önlemeliyiz.

Rüzgârla taşınan materyalin %50’lik kısmı toprağa yakın seviyede taşındığından bu materyal zımpara gibi yüzeyi sürterek yüzeyden yeni parçacıkların kopmasına neden olmakta ve böylece taşınan materyal miktarı artmaktadır. Arazide erozyonu önleyici bir engel yoksa rüzgârla taşınma rüzgârın hızına göre artış gösterir.

Ekim yapılan tarım arazilerinde tarımsal faaliyetler istenilene uygun yapılmadığı takdirde bu alanlarda da kum veya toz fırtınaları görülmektedir.  Tarımda önemli olan toprakta önemli miktar ve organik madde kayıplarına neden olan bu afetler çoğu zaman yollarda ulaşımı bile engellemekte, kazalara sebep olmakta ve can ve mal kayıplarına neden olmaktadır.

Çevresel etkiler bu yıl meraya dayalı hayvancılığı da etkileyeceği muhakkaktır. Özellikle meralarda toprağın yüzeyinde bitki örtüsünün olmaması hem otlatılan hayvanların yeterli ot bulamamasına hem de bu alanlarda daha fazla gezinerek zarar vermesine neden olacağı beklenmektedir. Bu nedenle bu yıl meralar geçmiş yıllara göre daha bilinçli kullanılmalıdır. İllerde “İl Otlatma Takvimini” hazırlayanlar bu hassasiyeti göstermeli ve meralarımız bu yıl daha bilinçli kullanılmalıdır.

Ankara Polatlı, Konya Karapınar ve Ereğli ilçeleri gibi birçok yerleşim yerinde geçtiğimiz yıllarda zaman zaman görülen toz bulutları, toz fırtınası bu yıl daha çok görülebilir.

Bu yıl otlatma takvimi planlanırken yaşanan iklim şartları ve meraların mevcut bitki örtüsü daha fazla göz önüne alınmalıdır. Meralarda toprağın yüzeyinin bitki ile kaplanması ve arazilerde alternatif (hem yazlık hem kışlık özellikte) tahılların ara ürün veya ana ürün olarak ekilerek toprağın yüzeyinin bitki ile kaplı olması bu toz fırtınalarının oluşmasını engelleyeceği unutulmamalıdır.

Bitkiler de diğer canlılar gibi belirli yaşama dönemi olan, uygun şartlarda büyüyüp gelişen bir canlıdır. Çok yıllık bitkilerin kış öncesi kış ve kıştan sonraki büyümeleri için ihtiyaç duydukları yedek besin maddesi depolayabilmeleri için sonbahar kritik periyodunda hayvan sokulmamalıdır. Kış öncesi yeterli besin maddesi depolamış olan bitkiler bu besin maddelerini kullanarak ilkbaharda uyanmaya, yani büyümeye başlarlar. Tek yıllıklar ise üreme birimindeki besin maddelerini kullanarak çimlenip büyümelerini sürdürürler. Tek yıllık ve çok yıllık bitkilerden bu kritik dönemde faydalanılmamalı, belirli bir büyümeye ulaşıncaya kadar biçme ve otlatma yapılmamalıdır. Bu nedenle erken ilkbahar döneminde meraya hayvan sokulmamalıdır.

Bu dönemde yapılan otlatma bitkilerin sağlığı açısından son derece zararlıdır. İşte bu dönemlerde meraya çıkan koyun, keçi ve diğer hayvanlar merada yiyecek ot bulamadıklarından daha çok gezinerek bitkiye ve toprağa daha büyük zarar vereceğinden erken ilkbaharda meraya sokulmamalıdırlar.    

            Eğer geçmiş yıllarda olduğu gibi otlatmaya devam edilirse, yağısın kıt olduğu bu yıl zaten zar zor büyümeye tutunmaya çalışan zayıflamış mera bitkileri fizyolojik olarak daha çok hırpalanacağından bitki örtüsü zayıflamış olan meralarımızda bitki ölümleri ve erozyonla toprak kaybı daha artacaktır. Meralarda ve ekili alanlarda görülmesi muhtemel erozyon hem bu alanlardan beklenilen faydanın alınmamasına hem de ekili alanların ve yerleşim yerlerinin erozyondan etkilenmesine sebep olacağından çoğu yerde kum ve toz fırtınaları görülebilir.

            O halde değerli çiftçilerimiz tarımı doğru ve bilinçli yapmaya gayret edelim. Kurak dönemlerde kimyasal gübre kullanımında gerekli hassasiyeti gösterelim. Yetkililerin uyarılarına uyalım. Hayvanlarımızı uygun olmayan dönemlerde meraya çıkartmayalım. İdarecilerimiz mutlaka mera kanununda yer alan mera amenajmanının dört temel esasına uyulmasında gerekli hassasiyeti göstermelidirler. Tabiat kendini koruyamaz hale geldiğinden oluşacak tehditlere karşı gerekli tedbirleri üreticiler olarak alalım ve erozyona davetiye çıkarmayalım.

Dünyada dijital tarımın yaygınlaştığı, “Tarım 4.0’ın” uygulamaya konulduğu, tarımın endüstriyel şirketlerin hâkimiyetine doğru yöneldiği günümüzde maalesef bazı üreticilerimizin uygulama hataları ve idarecilerimizin de mera kanun ve yönetmelikleri uygulamada ki toleranslı davranışları kum fırtınalarının oluşmasına ve giderek de erozyonun artışına sebep olmaktadır. Bu nedenle özellikle böyle kurak yıllarda herkes üzerine görevi zamanında ve eksiksiz yapmalıdır ki beklenen zarar en az düzeyde atlatılabilsin.

İçerisinde bulunduğumuz mübarek günler hayırlı olsun, ülkemize ve tüm insanlığa hayırlar getirsin İnşallah.

 Ülkemizde beklenen yağışların gelmesi, meralarımızın bitki ile kaplı, daha güzel olması ve topraklarımızda erozyon olmayan günler görmek dileğiyle hoşça kalınız.