Ülkemizde kitap okuma oranı maalesef oldukça düşük seviyelerde. Kitap okumayan bir toplumuz. Dünya geneli ile kıyasladığımız zaman Türkiye kitap okuma konusunda çok gerilerde kalıyor.

Konya’mızda kitap okuma oranının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu tahmin ediyorum ama yine de istenilen sevilerde değil.

 Bize “Oku” diye emreden bir dinin mensuplarıyız. “Yaratan Rabbinin adıyla oku. O Rab ki kalemle (yazmayı) öğretti. İnsana bilmedikleri şeyi öğretti” buyuran  Allah’ın kullarıyız.

“İlim Çin’de dahi olsa gidip alınız” diyen bir Peygamberin ümmetiyiz ama maalesef okumuyoruz.  Ne yazık ki gayri müslimler bizi kat kat geçti bu konuda…

Kitaplar raflarımızı süslüyor sadece… Okumak için değil, ya başkalarına gösteriş yapmak için ya da boş kalan raflarımızı doldurmak için kitap bulunduruyoruz evlerimizde… Böyle olmasa idi kitap okuma konusunda ve ilmi konularda dünyanın en geri ülkeleri arasında mı yer alırdık?

Daha önceki yıllarda açıklanan istatistiki bilgilere bir göz atalım isterseniz. 

Ülkemizde dergi okuma oranı % 4,5,  kitap okuma oranı % 5, gazete okuma oranı % 15, radyo dinleme oranı % 25, TV izleme oranı % 95.

Yani ülkemiz insanının her 100 kişiden sadece 4 ü - 5 i dergi ve kitap okuyor ama her 100 kişiden 95 i televizyon izliyor. Bu rakamlar bize kitap okumayan ama televizyonun esiri olan bir toplum olduğumuzu ortaya koyuyor.

İstatistiki bilgilere devam edelim.

Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen yıllık kitap alımı ortalama 100 dolar, Türkiye’de ise bu rakam 10 doların altındadır. Bu rakamlar, aklımıza hemen fakir bir ülke olduğumuz bahanesini getirmesin. Her türlü lüks harcamayı yapabiliyoruz, arabanın en iyisine biniyoruz, çocuklarımız bile en modern ve en pahalısından cep telefonları taşıyor yanlarında… Her evde değil artık her evin her odasında televizyonlar baş köşede ama kitap almaya gelince yok diyoruz. Zararlı ve şerli işlerde hep önde faydalı işlerde hep gerilerdeyiz.

Bilgilere devam edelim.

Japonya’da yılda 4,5 milyar kitap basılıyor. Türkiye’de ise yılda 22 milyon kitap basılıyor. 22 milyon çeşit kitap değil bu. Mesela bir kitaptan bin, bir başka kitaptan 2 bin basılıyorsa baskıya giren toplam kitap yılda 22 milyon ediyor.  Toplam nüfusu 8,5 milyon olan Azerbaycan’da kitaplar ortalama 100 bin tirajla basılırken, Türkiye’de bin, 2 bin, 3 bin tirajla basılmaktadır.

Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Raporunda, kitap okuma oranında Türkiye; Malezya, Libya, Ermenistan gibi ülkelerin bulunduğu 173 ülke arasında 86. sırada yer alıyor.

Türkiye'de kişi başına düşen kitap adedi ortalama olarak 8 civarında. Uluslararası Yayıncılar Birliği verilerine göre, yayın sektörleri arasında Türkiye 11. sırada. Aslında TÜİK verileri basılı kitap sayısının her geçen gün arttığını gösteriyor. Elektronik kitap dâhil Türkiye'de 2008 yılında 32 bin çeşit kitap basılmışken 2014 yılında bu sayı 50 bini 2019 yılında ise 75 bini aştı. Yani basılı kitap sayısı artıyor ancak kitap okuma oranı yükselmiyor.

TÜİK verileri, Türk insanının kitap okumaya günde ortalama olarak sadece 1 dakika ayırdığını gösteriyor. Buna karşılık TV izlemeye ortalama 6 saat, internete bağlanmaya 3 saat ayırıyor.

Son istatistik bilgilerine göre, ülkemizde kütüphane sayısında artış var ancak okuyucu sayısında, kütüphaneye kayıtlı üye sayısında ve ödünç verilen kitap sayısında büyük oranda düşüş var. Nüfusun % 40 ı hayatı boyunca hiç kütüphaneye gitmemiş. Bir-iki kez gidenlerin oranı da % 31. Gençlerin % 70 i hiç kitap okumuyor. Öğretmenlerimizin bile % 65 i bazen kitap okuyor yani devamlı okumuyor. Hiç kitap okumayan öğretmen oranı % 10 un üstünde. Ülkemizde düzenli kitap okuma alışkanlığı oranı binde 2. 

 Türkiye’de ihtiyaç maddeleri sıralamasında kitap 235. sırada yer alıyor.  Allah (c.c.)  birinci emir olarak “Oku” diyor. Allah’a iman etmiş olan bizler ise okumayı 235. sıraya atmışız.

 Bu bilgiler bizim kitap okuma konusunda hali pürmelalimizi ortaya koyuyor. Korkunç bilgiler bunlar…

Bu bilgiler arasında okuyor olarak geçenlerin bir kısmının da hikâye, masal ve çizgi roman türü kitaplar okuduğunu düşünürsek geriye kalanı varın siz hesap edin. 

Kitap okumayan, hiçbir konuda yeterli bilgiye ulaşamayan ama her konuda da ahkâm kesen bir toplumuz. Çocuklarımız, TV nin ve internetin esiri olmuş. Kahvehaneler, internet salonları ve benzeri yerler ağzına kadar insanla dolu. Evlerimizdeki kitaplar bile okunmayı bekliyor.

Okuma Kültürü Haritası ile ilgili yapılan araştırma sonuçlarına da göz atalım.

Kadın-erkek okuma oranları eşittir. Ülkemizde yılda ortalama 7.2 kitap okunmaktadır. Türkiye nüfusunun % 31’i hiç kitap okumamakta. Kitap okuyanlar kitapları rastgele seçip, düzensiz okumaktadır (% 45.3). Genellikle tavsiye edilen kitaplar okunmaktadır (% 61.5). Bir okuyucu bir seferde aralıksız olarak en fazla 30 dakika okumaktadır. Herhangi bir yazar düzenli olarak izlenmemektedir (% 84.2). Kitap seçiminde yayınevi tercihi yapılmamaktadır (% 90.16). Halk kütüphanelerinin varlığı ağırlıklı olarak bilinmektedir (% 77) ancak yararlanma oranı çok düşüktür. Ders kitabı dışında kitap satın alma oranı düşüktür. Kitap okuyanlar en fazla edebiyat okumaktadır (% 20). Onu dini kitaplar (% 18.5), eğitime ilişkin kitaplar (% 16) ve tarih (% 14) izlemektedir. En fazla okunan tür romandır (% 34), onu öykü izlemektedir (% 27). En çok macera temalı kitaplar okunmaktadır (% 22). Evlerde genellikle 25’ten az kitap bulunmaktadır (% 44).

Kitap okumada bu olumsuz rakamları arttırmak için Konya Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Kitap Günleri bu yıl 19 - 27 Ekim tarihleri arasında “Özgürlük için Oku” ana temasıyla gerçekleştirilecek.

Bu tarihler arasında Konya hem dolu dolu bir kültürel faaliyete ev sahipliği yapmış olacak hem de Konyalılar özellikle kitapseverler kitaba doymuş olacak. Konya Kitap Günleri; çok sayıda imza günü, konferans, şiir dinletisi, söyleşi gibi çok sayıda etkinlikle Konya’nın kültür ve sosyal hayatına önemli bir renk katacak ve özellikle gençliğimizin kitaba olan ilgisini arttıracak.

Selçuklu Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek olan Konya Kitap Günlerinde milyonlarca kitap, yüzlerce seçkin yayınevi ve çok sayıda yazar yer alacak. Bu önemli faaliyete Konya içinden ve dışından önemli isimlerin katılacak olması ve bu isimlerin hem kitaplarını imzalamak hem de söyleşi yapmak üzere Kitap Günlerinde yer alması Konya’mıza artı değer kazandıracaktır. Kaçırılmaması gereken büyük bir fırsat ayağımıza geliyor.

Bendenizin de bu etkinlik kapsamında 22 Ekim Salı günü saat 18.00 de Malazgirt Salonunda “İslâm Medeniyeti ve Batı Uygarlığı” konulu söyleşim olacak. Söyleşimden sonra da kitaplarımı imzalayacağım. Ayrıca Çimke Yayınevi standında 19 Ekim Cumartesi günü saat 16.30 – 18.30 saatleri arasında, 24 Ekim Perşembe günü 18.30 – 21.00 saatleri arasında düzenlenen imza günlerimde kitapseverlerle buluşacağım.

Çocuklarımıza kitap okuma ve harçlıklarından kitap alma alışkanlığı kazandırmamız gerekir. Geleceğin nesilleri olan evlatlarımız boş yetişmesinler. Günde en az bir gazete, haftada bir dergi ve bir kitap okumayı alışkanlık haline getirmeliyiz. İlkokul 4. Sınıftan itibaren her gün bir kitap okuduğumu belirtsem bugünkü gençliği buna inandıramayız. Kendileri okumayınca, bu bilgi onlara gerçekçi gelmiyor.

Kitaplarımız garip, kitaplarımız yetim, kitaplarımız öksüz… Kitaplarımızı gariplikten, yalnızlıktan ve içleri tozlanmış olmaktan kurtaralım. En yakın arkadaşları olalım onların… Okumadan muasır medeniyet seviyesine ulaşamayız.

Konya Kitap Günleri’nde; yayınevleri yanında daha önceki yıllarda olduğu gibi kültürel faaliyet yapan sivil toplum kuruluşlarına da stand verilmesini ve böylece Konyalı yazarların kitaplarını daha fazla oranda sergilemelerini gönül arzu ediyor.  Sağlıklı ve mutlu yarınlar diliyorum.