GEZİP DOLAŞMAK, MİSAFİR OLMAK, MİSAFİR ALMAK

“Kısmetindir yer yer gezdiren seni

Göklere çıksan da akıbet yer, yer seni

Onun için onun adı oldu yer,

O insanı kendi besler, kendi yer!”

Kısmet mi desem, nasip mi desem, kaderimizin bir tecellisi mi desem, doğruyu söylemem gerekirse gezmeyi çok severim. Seyahat etmeye, yeni şehirler, yeni beldeler, yeni diyârlar dolaşmaya, gittiğim yerlerde yaşayan eski dostları, eski arkadaşları ziyaret etmeye bayılırım.

İmkânım olsa dünyayı dolaşırım.

 Allah Rasulü “Kim Allah'a ve Ahiret Günü'ne inanıyorsa misafirine ikram etsin” buyuruyor. Misafire ikram bir iman meselesidir aynı zamanda. İman da en büyük imkân değil midir?

Misafir olmanın ve misafir kabul etmenin ne kadar bereketli bir eylem olduğuna, misafir ağırlamanın İbrahimî bir gelenek, Muhammedî bir sünnet olduğuna yürekten inanırım.

Hele gittiğiniz yerlerde sımsıcak duygularla kucaklanıyorsanız, evin hanımı, çocukları mütebessim bir şekilde “hoş geldiniz, sefalar getirdiniz, nasılsınız? “ diye karşılamışsa, siz de namazda kalbinizi, sofrada elinizi, mecliste sözünüzü, misafirlikte gözünü korumuşsanız, gerçek bir “Tanrı Misafiri” oluverirsiniz.

Misafirlik kurallarına uygun hareket ederseniz, misafirin “caizesi”ni verirseniz, misafir de sizi “günaha sokacak kadar” işi uzatmazsa, tam manasıyla  bir bereket sağanağı yaşarsınız. O zaman, “misafir bir götürür, bin getirir.”

Aile içinde bir Hızır elini değmiş gibi, dikkat edin Hırsız değil, Hızır elini sunmuş gibi, yuvalarda mutluluk esintileri esip dolaşmaya başlar.

Çocuklarımız evimize gelen misafirlerden pek çok şey öğrenir. Verilen ufacık bir hediyeye sevinmeyi, teşekkür etmeyi, insanlara hizmet etmeyi, fedakârlık duygusunu geliştirmeyi, paylaşmayı, cömert olmayı misafirden öğrenir.

Ahde vefayı, kadirşinas olmayı, değer vermeyi ve değer görmeyi, büyüklere saygıyı, küçüklere sevgiyi, empati yapmayı, başkasını kendisine tercih etmeyi, tok gözlülüğü ve kanâatı misafirden öğrenir.

Temizliği, düzeni ve intizamı, yapılan işe özen göstermeyi misafirden öğrenir. Misafir ağırlamanın heyecanını ve tatlı telaşını yaşar,

Sıla-i rahim yapmak, doğduğumuz yerdeki yakınlarımızı, akrabalarımızı,  arkadaşlarımızı ziyaret etmek belki de bunun için ömrü uzatır ve rızkı artırır.

Bu duygularla, bu düşüncelerle, Kütahya'da, Dumlupınar Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapan kıymetli arkadaşım Hamza Yaşar Ocak'ın kızının düğünü vesilesiyle, icabet-i davet olmak üzere yollara düştüm.

Önce Eskişehir, ardından Kütahya, Bursa İnegöl, Gemlik, sonradan tekrar Kütahya Tavşanlı, Gediz ve Simav'a uğradım. Uşak'tan Afyon üzerinden Konya'ya geri döndüm.

Gördüm ki yollar eski yollar değil, vasıtalar eski vasıta değil. Hızlı Tren ve onunla yarışmaya çalışan son model, yepyeni, televizyonlu, internetli, klimalı, çaylı, meşrubatlı, gazeteli otobüsler. Duble yollar.

Nereye gittiysem güler yüzlü, cömert ve vefakâr arkadaşlarımla karşılaştım. Kimiyle 30 yıl, kimiyle 38 yıl, kimiyle 40 yıl sonra yeniden kucaklaştım.

Çok ilginç, tevafuk diyebileceğimiz olaylar yaşadım. Bunları inşallah zaman içinde sizlerle paylaşacağım.

Ülkemizin tarihî zenginliklerini, doğal güzelliklerini, ülkesi için çalışan bilge, münevver insanları, kanaat önderlerini görüp, hayır dualarını aldım. Alnı pak anaların, bağrı yanık babaların ellerinden öptüm, ülkemizin her coğrafyasında buram buram Anadolu kokan yaylalardan, dağlardan geçtim, pınarlarından soğuk sularından içtim.

Rabbim vatanımızı aziz eylesin, kem gözlerden korusun.

Allah kimsenin gelenini ve gidenini, misafirini eksik etmesin.

Belki de bu yüzden, misafir sever bir millet olduğumuz için, ülkemiz dışarıdan sürekli göç alıyor, mülteci alıyor, muhacirlere kucak açıyor.

                                         HEM NALINA HEM MIHINA

HİCRİ YENİ YIL, 1436

Hicrî yeni bir yıla daha girdik. 1436 yılına kavuştuk. Rabbim hayırlı eylesin. Bereketli, huzurlu, başarılı, sağlıklı, barış ve kardeşlik içinde yeni bir yıl yaşayalım. Hicretin, Muhacir ve Ensar kavramlarının ne olduğunu iyi bilenler, birbirlerine, tanıdıklarına, kardeşlerine iyi dileklerle dolu mesajlar atıyorlar, dualar ediyorlar.

İyi de kardeşim, her yıl aynı dileklerle işe başlıyoruz, güzel temennilerde bulunuyoruz. Ama değişen bir şey yok.

İslâmsız İslâm Âlemi, zillet ve meskenet içinde. Her yer Kerbelâ'ya dönmüş, kan ve gözyaşı. Namuslar ayaklar altında. Kardeş kardeşi vuruyor, öldürüyor.

Cehalet ve tefrika diz boyu. Silah üreten ülkeler silahlarını masum Müslüman halklar üzerinden deneme yapıyor, pazarlama yapıyor ve satıyor,

Biz de yeni yılı kutluyoruz. Biz uyanmazsak, kendimize gelip değişmezsek, 1437 de 1438 de aynı olur ve hiçbir şey değişmez.

BAKKAL DEVRİ BİTTİ

Spor Toto Süper Lig'de oynadığı 7 maçta istediği performansı ortaya koyamayan ve sadece 1 galibiyetle 6 puanda kalan Torku Konyaspor, teknik direktör Mesut  Bakkal'ın işine son vermiş.

Böyle olacağı baştan belliydi. Bunca Süpermarket'e karşı Bakkal ne yapsın? Zaman parası olanın zamanı.

BAL VE SİNEK

Eski AK Partili, Kütahya Milletvekili İdris Bal yeni parti kuruyormuş.

Bence kursun. Parti amblemi de sinek olsun.

Malum bal olan yere sinekler çok konar da.

                                                   GÜNÜN SÖZÜ

KARDAN ADAMLARIN SALTANATI GÜNEŞ DOĞUNCAYA KADARDIR.                                                                                                                                                         M. Said Solmaz