Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneği tarafından 3 yıldır düzenlenen Anadolu Şiir Akşamları etkinliği bu yıl Kastamonu’da icra edildi.
Anadolu Şiir Akşamlarının birincisi Amasya’da, ikincisi Aksaray’da düzenlenmişti. Bendeniz geçen yıl Aksaray’da yapılan ikinci etkinliğe davet edilmiştim. Aksaray’da yapılan şiir etkinliğinde o kadar güzelliklere şahit oldum ki bu etkinliğin tekrarını adeta iple çektim.
Aksaray’da yapılan Şiir Akşamında 11 kıtadan oluşan “GELDİM” başlıklı şiirimi okumuştum. Bu şiirimin ilk dört kıtası şöyle idi:
“Gel” dedi dostlarım, “gel muhabbete”,
Nice güzellikler sezdim de geldim.
Ruha nüfuz eden çok hoş sohbete,
Boş gelmedim bunu yazdım da geldim.
-
Öyle muhabbet ki canlara şifa,
Oluştu gönlümde büyük bir sefa,
Terk etti kalbimi dolduran cefa,
Yalnızlık bağımı çözdüm de geldim.
-
Umutla dolduğum cennet köşküyle,
Ruhuma erişen sevda meşkiyle,
İlahi davanın bitmez aşkıyla,
Gönül bahçesinde gezdim de geldim.
-
Sohbet meclisinde olmaz ki kibir,
Silinir kalpteki leke, pas ve kir,
Doğruya yönelir her yanlış fikir,
Gelirken nefsimi ezdim de geldim.
Anadolu Şiir Akşamlarının 17 Ağustos tarihinde Kastamonu’da yapılacağı gruptan ilan edilince çok sevindim ve o güzellikleri tekrar yaşamanın heyecanı ile doldum taştım. Ancak bir eksiklik vardı. O da Konya’dan tek başıma gidip gelmemdi. Aksaray’da, Konya’dan tek başıma gitmenin yalnızlığını bir daha yaşamak istemedim. Bu sebeple organizeye büyük emek veren Hüseyin Kır hocamıza yazarak Konya’dan 4 kişi olarak katılacağımızı ilettim. Toplam katılımcı sayısı 40 ın üzerinde olunca önce tereddütle karşılayan Hüseyin Hocam birkaç gün sonra talebime olumlu cevap verdi. Bu da beni oldukça memnun etti. Hemen kafamda belirlediğim isimlerle görüştüm. Onlardan da olumlu cevap alınca yol arkadaşlarım belirlenmiş oldu.
Yola çıkmadan bir gün önce Kazım Öztürk Hocam gidemeyeceğini beyan etti. Biz de Tayyar Yıldırım ve Ahmet Şener kardeşlerimle birlikte üç kişi olarak 17 Ağustos Cumartesi günü sabah erken saatte yola revan olduk. Kırıkkale, Çankırı güzergâhından geçerek yolda tam önümüzde meydana gelen ve bizimde 15 – 20 saniyelik bir farkla kurtulduğumuz kazayı saymazsak başka önemli bir olay yaşamadan 5 saatte Kastamonu’ya ulaştık.
Kastamonu tarihi bir şehrimiz. Her tarafı tarih kokuyor. Şaban-ı Veli hazretleri ile başlayan gezimiz Mehmet Akif’in vaaz ettiği Nasrullah Kadı Camii ile devam etti. Kastamonu Kalesi ayrı bir güzellik… Kaleden Kastamonu’nun bütün güzelliğini seyretmek insana huzur veriyor. Kalede 20 metre yükseklikte dalgalanan şanlı bayrağımızın gölgesi altında BAYRAĞIM şiirimi okumak büyük bir haz verdi. İçinde Sahabeden Kaysül Hamedânî Asgar Hazretlerinin türbesi bulunan Hepkebirler Camiini ziyaret etmiş olmanın mutluluğunu yaşadım. Ashabtan Kaysül Hemadâni Asgar Hazretleri, Ebu Eyyüp El- Ensari Hazretleriyle İstanbul’un Fethi için yola çıkmış, Eyüp Sultan ile birlikte Kastamonu önlerine kadar beraber yol arkadaşlığı yapmıştır. Ancak bilinmeyen bir sebeple Kastamonu’dan ileri gitmemiş, bu şehri mübarek bedenleri ile şereflendirerek Kastamonu’da kalmıştır.
Ayrıca Tarihi Kent Müzesini de ziyaret ederek yetkililerden aldığımız bilgilerle Kastamonu hakkında bilmediğimiz çok şeyi öğrenmiş olduk. Kastamonu Saat Kulesi, Sultan II. Abdülhamit zamanında, şehrin doğusunda bulunan yamaç üzerine Kastamonu Valilerinden Abdurrahman Nureddin Paşa tarafından 1884-1885 yıllarında yaptırılmıştır. Kulenin saati de Avrupa'dan getirtilmiştir. Bediüzzaman Said Nursi’nin sürgünde iken Kastamonu’da kaldığı evi de ziyaret etme imkânımız oldu.
Kastamonu'da yapılan çekme helva tatlısı ve Kastamonu sarımsağı ülke genelinde meşhurdur. Cumartesi günü akşamı şiir etkinliği icra edildi. Geceyi Şerife Bacı Öğretmenevinde geçirdik. Benim mide rahatsızlığımın yanında geziden geç ve yorgun dönüleceği endişesi ve Konya yolculuğumuzun geceye kalmaması için Pazar günkü Kanyon gezisine katılamadık.
Anadolu Şiir Akşamlarının Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneği tarafından düzenlendiğini yazımın başında belirtmiştim. Türk Dil Kurumuna göre cihannüma kelimesinin iki farklı anlamı vardır:
İlk Anlamı: Tüm kıtaları ve ülkeleri gösteren dünya haritası. İkinci Anlamı. Binalara sonradan eklenen ve genellikle camdan yapılan çatı katı. Kelime anlamı olarak bu şekilde tarif edilen ve 17. yüzyılda literatüre girmiş olan cihannüma kelimesinin sözlük anlamı, tüm dünyayı gösteren demektir. Mimarlıkta bu kelime, her tarafın rahatlıkla izlenebilmesi için camdan yapılmış olan çatı katı anlamına gelir.
Cihannüma kelimesi tasavvuf edebiyatında ve divan şiirlerinde de sıklıkla kullanılır. Örneğin, İslam mitolojisinde mecazi anlamda kullanılan Ayine-i Cihannüma, tüm dünyayı gösterdiğine inanılan ayna manasına gelir. Bu sözcük, aynı zamanda insan-ı kâmilin kalbi manasında kullanılır.
Genel Başkan Rıza Yorulmaz Derneğin sitesinde şu görüşlere yer veriyor:
“İslâm medeniyetinin zemininde, İslâm’ın barış iklimini mümkün kılan Horasan, Bağdat, Endülüs, İstanbul ve bunların arasındaki gidiş-gelişlerin, coğrafyamızda ürettiği değerlerin sahibi olduğumuzun bilincinde olarak, insanlığın yaşadığı maddî ve manevî sorunlara çözüm üretebilme, önerebilme, dünyanın neresinde olursa olsun ve maruz kalan kim olursa olsun, zulme, haksızlığa, adaletsizliğe karşı insanlığın vicdanı ve sesi olabilme tavrının çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
Bu tavrın, meselelerin ele alınışında ve çözümünde medeniyetimize ait referansları merkeze alıp, akl-ı selimi harekete geçirmenin ve işe koşmanın metodunu oluşturarak ve bu metodun işletilmesini sağlayarak tahakkuk edeceğine inanıyoruz.
Bu anlamda zihinsel kodları düzeltmek, diğer bir deyişle Müslüman zihnini inşa etmeye katkıda bulunmak için çalışmak gerektiği malumdur. Ve yine fikrî anlamda üretmek ve ahlâkî anlamda “olmak” gayreti gereklidir. Ayrıca bir yenilenme sürecinin başlatılması da kaçınılmazdır. Bugün bizim için aşağıdaki hususların önemli olduğunu belirtmek istiyoruz:
1.Tarihten aldığı ilhamla geleceği inşa edebilmek için gayret etmek.
2. Kalbimizi yeniden inşa etmeye çalışmak.
3. Yeniden ihya hareketini başlatmak.
4. Ümmet bakışı ile düşünmek, çalışmak, üretmek, başkalarıyla ilgilenmek, nihayet insana ve insanlığa faydalı olmak.
5. İyi insan olmak için çalışmak.”
Bu gaye uğruna faaliyet yapan Cihannüma’nın düzenlediği Anadolu Şiir Akşamları ismi bile derin anlam ifade eden bir etkinlik olarak zihnimizde ve ruhumuzda yer etti.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti sınırları dâhilindeki Anadolu olarak adlandırdığımız büyük yarımada parçası tarihi ve kültürel açıdan inanılmaz bir zenginliğe sahip… Dil, kültürün önemli bir parçasıdır. Kullandığımız yer adları, burada yaşamış topluluklara ve kültürlere dair bize çok şey söylemektedir. Anadolu dediğimiz bu topraklara henüz Türk halkları yerleşmeden önce buralarda sayısız uygarlıklar yaşadı. Anadolu kelimesinin Türkçedeki "ana-dolu, anaların diyarı" gibi anlamlarının yanında kelimenin tarihi, Türklerin Anadolu’ya girişinden çok öncesine uzanıyor. Kelimenin kökeni, Yunancadaki “Güneş'in yükseldiği yer” anlamındaki Αnatolí’den geliyor.
Şiir Akşamları etkinliğine böylesine derin bir anlamı olan ANADOLU ismi verilmesi oldukça isabetli olmuştur. Bu yıl ki şiir etkinliğine çeşitli illerden 35 şair katıldı. Her biri harika şiirler okudular. Okunan şiirler ruhlarımızı ilmek ilmek dokudu. Gazze ve Filistin konulu şiirler ön planda idi. Bunun yanında çeşitli konularda okunan şiirler de vardı.
Şiir, candır, canandır, değerdir, kültürdür. Şiir hayallerin, sevinçlerin, acıların, hasretin, sevdanın, umudun, tarihin manzum olarak aktarılması, yani gönülden kopan damlaların duygu ve ahenk olarak yansımasıdır. Şiir ruhu incelten, kalplere Yunus’un diliyle Yaratan’dan ötürü yaratılanı sevmenin formülünü yerleştiren, insaf, merhamet duygularının toplumda çoğalmasına vesile olan, sevgi, saygı, hürmet gibi güzelliklerin artmasına yol açan önemli bir faktördür. Şiir bedeni, ruhu ve gönlü her türlü yorgunluktan arındıran, pasiflikten aktifliğe, çirkinlikten güzelliğe, karanlıktan aydınlığa ulaştıran edebi bir sanattır. Şiir kaynağı kalp olan her türlü mutluluk ve hüzünleri tattıran, insana keyif veren akıcı, sürükleyici tarzda içimizden dökülen duygu ve düşünce yoğunluğudur. Şiir kalpten taşarak dökülen, dilden dizeler halinde yansıyan çağlayan bir duygu, sel olup akan bir ruhsal hareketlilik, coşku dolu bir düşünce, olağanüstü bir his barındıran ve güzellikler içeren anlatım biçimidir. Şiir türkülerimizin, marşlarımızın, destanlarımızın, ağıtlarımızın, ninnilerimizin sevinç ve kaygılarımızın ifadesidir. Şiir ruhu harekete geçiren, gönülleri coşturan, duyguları kıyama kaldıran, düşünceleri güzelleştiren, birlik- bütünlüğümüze ve kardeşliğimize katkı yapan, milli duygularımıza tercüman olan ezgidir, dizelerdir. Şiir öyle bir sanattır ki kaynağı yürektir, uyarıldığı yer yürektir, etkisi yüreğedir. Yani yüreği etkileyen en büyük yürek sesi, yürek eseridir. Şiir gerektiğinde düşmana keskin kılıç, dosta şefkatin, merhametin, güvenin anahtarıdır. Şiirde okuyanı ve dinleyeni büyüleyen bir sır, bir güzellik, çözülemez bir gizem, kulağa hoş gelen bir söz dizisi vardır.
Anadolu Şiir Akşamlarında bu duygularla dolup taştım. Kısaca her şeyi ile mükemmel olan ve ruhumuzda iz bırakan bir etkinliği daha geride bırakmış olduk. Anadolu Şiir Akşamlarının yeni etkinliklerini sabırsızlıkla bekleyeceğim. Şunu da ilave edeyim. Programın bitiminde Vali Meftun Dallı beye kitaplarımı takdim ettim. Kendisi de şair olan Sayın Valimize kendimi tanıttığım anda beklemediğim bir cevap verdi: “Salih bey ben sizi tanıyorum ve çalışmalarınızı ilgiyle takip ediyorum” demez mi? Şaşırdığım kadar da memnun olmuştum. Daha önceki kitaplarımı geçen yıl kendisine takdim ettiğim Genel Başkan Rıza Beye son kitabımı takdim ederken ondan da şu sözleri duymak mutluluk verici idi: “Faaliyetlerinizi yakından takip ediyor ve takdir ediyorum.”
Vali Meftun Dallı beyle birlikte programdan sonra salona geçtik. Salonda yine şiir okumaları devam etti. Vali bey Konya’dan beraber gittiğimiz Ahmet Şener’in okuduğu “ALİ GELİYOR” şiirinin hikâyesi ile birlikte şiiri tekrar dinlemek istedi. Ahmet kardeşim de daha coşkulu bir şekilde bu isteği yerine getirdi.
Bu harika etkinliği düzenleyen başta Cihannüma Genel Başkanı Rıza Yorulmaz Bey olmak üzere büyük bir gayretle çalışan Hüseyin Kır Hocama, emeği geçen tüm yetkililere, ev sahipliği yapan Cihannüma Kastamonu teşkilatına, özellikle şiir sever Vali Meftun Dallı Beye ve katılan tüm şair dostlara şükranlarımı sunuyorum. Gelecek programlarda buluşmak üzere İnşaAllah...
Bendeniz programda MESCİD-İ AKSA’NIN DİLİNDEN” şiirimin bir bölümü ile YANAR YÜREĞİM şiirimi seslendirdim. Programda okuduğum şiirlerimle yazımı sonlandırıyorum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar diliyorum.
Kudüs, Gazze, Şeria her bir yanım yanıyor,
Filistinli Mü’minin ta yüreği kanıyor.
-
Siyonistler doymuyor katliama, vahşete,
Kapılıyor çocuklar şiddetli bir dehşete.
-
Bin parçaya bölünmüş o küçücük bedenler,
Şehadete yürüyor, cihada azmedenler.
-
Bombaların altında masumlar inlemekte,
Bu feryat figanını acep kim dinlemekte?
-
Sel akıyor gözlerden, kan gölü oldu her yer,
Öyle bir acıdır ki ölümden daha beter.
-
Filistin’deki yangın her geçen gün büyüyor,
İki milyar Müslüman mışıl mışıl uyuyor.
-
Ne oldu kardeşliğe? tek vücuttuk ya hani,
Kimseden ses çıkmıyor, delmiş kalbimi cani.
-
Hani nereye gitti, dünyayı fethedenler,
Bir gün hesap verecek bu zulmü seyredenler.
YANAR YÜREĞİM
İzzet şehridir o şehit diyarı,
Yok oluyor Gazze yanar yüreğim.
Cennet-i Firdevs’in en bahtiyarı,
Boğuluyor Gazze kanar yüreğim.
-
Filistin ağlarken haramdır gülmek,
Atılmış boynuna kementten ilmek,
Esaret yerine şereftir ölmek,
Can veriyor Gazze donar yüreğim.
-
Siyonist şeytanlar Gazze’yi seçti,
Bu şerefli şehre ölümler saçtı,
Doymadı zalimler doğradı biçti,
Şehidin kalbine konar yüreğim.
-
Bombalar yağıyor, her taraf viran,
Ruhumda sönmeyen büyük bir hicran,
Dillerde sürekli Allah’a şükran,
Benim de enkaza döner yüreğim.
-
Bombalar yanında açlık da mevcut,
Yeni bir Kerbelâ bulmuştur vücut,
Saldırıyor Yezit, Firavun, Nemrut,
Kahrolur, tükenir, söner yüreğim.
-
Harim-i İsmet’e daldı reziller,
Bütün dünya suskun lâl olmuş diller,
Zulmü önlemeye uzanmaz eller,
Şehitler kanıyla yunar yüreğim.
-
Bebek çığlığından titriyor gökler,
Arzı sallamakta, sökülen kökler,
Sırtımıza bindi manevi yükler,
Her daim Gazze’yi anar yüreğim.
-
Yükselir feryatlar arşı âlâya,
Yönelmekte Gazze ancak Mevlâ’ya,
Dualar, niyazlar bir Teâlâ’ya,
İmanla, bâtılı yener yüreğim.
-
Yok mu bir Ömer ya da Selahaddin,
Uyanalım artık emrediyor din,
Ne zaman kalkarsa ayağa Mü’min,
Benim de o zaman diner yüreğim.
-
Mücahide zafer bahşeder Allah,
Direniş sonunda var kesin felah,
Rabbim verecektir mutlak inşirah,
Şehide bin selam sunar yüreğim.
SALİH SEDAT ERSÖZ